bölüm dokuz, hayatın kıymeti

153 30 15
                                    

Jeonghan kardeşi ve komşusu Seungcheol ile birlikte sahil kenarına gittiklerinde içinde tarif edemeyeceği bir heyecan vardı. Hayatının hangi zerresinde böyle mutlu olmak için çabaladığını bilmiyordu. Jeonghan hep bir şeyler için çabalıyordu ancak ardı arkası hep hayallerinin ürünü çıkıyordu.

Şimdi bir şeyi gerçekten yapabildiğine, mutlu olmanın sadece hayallerine dayanmadığını görmek umutlarını yeşertiyor, aldığı her nefesin içinde yeni umutlar açtığını hissediyordu. Kendini bu denli yalnız hissettiği o zamanların hepsine taş çıkarıyor gibiydi.

Kumsala ayakları değdiğinden itibaren hissettiği rahatlamayı anlatmasının imkanı yoktu. Denizin dibine kadar geldiğinde duraksayıp etrafına bakındı. Suyun o iç açıcı tuzlu kokusu ve tenini okşayan meltemi o kadar hayal ürünü geliyordu ki Jeonghan o an bunun gerçek olmasını diliyordu.

Yanında onun varlığını hissettiğinde gözlerini kapattı Jeonghan. Bunu nasıl anlatabilirdi bilmiyordu. Tek bildiği sanki hep olduğu ve hep olması gerektiği yere kavuşmuş gibi hissediyordu. Deja vu hissiyle dolacak kadar mükemmel bir şeydi bu kendisi için.

"İstediğin buydu değil mi?"

Sorulan soruya karşı gözlerini açıp yanında duran Cheol'a baktığında elleri cebinde denizi izleyişine şahit oldu. Onun gibi denize baktı.

"Evet."

Ona bu kadar huzur veren ana gülümseyerek baktı.

"İşte şimdi yaşıyormuşum gibi hissediyorum."

Sözlerine karşılık Seungcheol ona baktığında gülümsedi Jeonghan. Yaşamak için bir sebep bulamadığını ve günlerin içinde öylece sürüklenip gittiğini biliyordu ve bunu bilerek ona kendisinin yaşamak için ne kadar çaba verdiğini göstermek istiyordu.

Seungcheol sözlerine bir karşılık vermeden birkaç adım denize girdiğinde duraksadı. Yüzme bilmiyordu ve hayatında hiç denize girmediğini söylerse yalan olmazdı. Ona bakakaldığı yerde Cheol dönüp baktı.

"Gelmiyor musun?"

Jeonghan kendi tişörtünün kenarını tuttu gerilmemek için.

"Yüzme bilmiyorum."

Seungcheol dizlerine kadar girdiği suda ona anlamsız bir bakış attı.

"Bu seviyede yüzmene gerek yok."

Dediğine inanarak heyecanlasa da dönüp kardeşine baktı. Kendine bir şemsiyenin altında yer bulan Chan gülümseyerek el sallamıştı. Bu onun için dert olmayacağını anlatan bir ifadeydi. Sahi dizlerine kadar girmesinin bir problem olmayacağına kendisi de ikna olduğunda bir iki adım attı.

Soğuk su ayaklarına değdiği anda cildi diken diken olan Jeonghan bir iki adım attıktan sonra alışarak Seungcheol'ün yanına kadar ilerledi. Kuru kuma göre ıslak kumun hissiyatı sandığından çok daha güzeldi. Yumuşak ve pürüssüz kum suyun üzerinde yürüyormuş gibi his veriyordu.

Dizlerine kadar suya girdiğinde onun yanına kadar ilerlemişti. Sahil boyunca ilerleyen Seungcheol'ün yanında yürürken Jeonghan gülümsedi. Suya hiç bakmayan onun aksine kendisi deniz kabuğuna veya başka bir şeye bacağından korkup sürekli adımlarını takip ediyordu.

"Bakmadan da yürüyebilirsin."

Jeonghan onun dediğine uyup kafasını kaldırdığında kumun sudan sıcak olduğunu hissetti. Bu kesinlikle iç gıcıklayıcı bir histi ve bu hisse karşı kıkırdamadan edemedi. Onun neden güldüğünü anlayamayan Cheol'ün bakışlarına maruz kaldı.

"Daha önce gelmeye cesaret etmem gerekirdi."

Şimdiye kadar gelemdiği için kendisine defalarca kızdı. Böyle bir hissi ve huzuru hiç tatmadığı, kendisini o eve kapattığı için derin bir pişmanlık yaşadı.

hayallerim düşer avuçlarına | jeongcheolHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin