Sıçrayarak uyandığımda ter içinde kalmıştım. Karanlığın içinde soluk soluğa nefes almaya çalıştım. El yordamıyla yataktan kalkıp perdeyi açtığımda hava çoktan aydınlanmıştı. Elimi enseme götürdüm, gerçekten de sırılsıklam olmuştu ama sanki içimi bir soğukluk basmış gibi üşüyordum.
Tyler'ın mırıldanmasıyla yatağa döndüm. Tekrar uzanıp rahatlamaya çalıştım. Kendimi berbat hissettiğim için hiçbir şey düşünmemeye çalışıyordum. Yalnızca babamın geri dönmesini ve onun kollarında kendimi yeniden güvende hissetmek istiyordum. Başka hiçbir şey, evet hiçbir şey düşünmek istemiyordum. Dün akşam yaşanan bütün mide bulandırıcı anıları tamamen silinmek üzere beynimin çok derin bir kuyularından birine dökmüştüm.
''Alice.''diyerek gözlerini açtı Tyler ve sonra elini birbirine karışmış saçlarımdan geçirdi. Tanrım, iğrenç durumdaydım.''Ter içindesin.''
''Evet.''dedim sessizce ona arkamı döndüm.''İçkiyi fazla kaçırdım.''
''Bütün gece sayıkladın.''
Cevap vermedim. Tyler bana sarılıp saçlarımı okşamaya devam etti. Uykulu gövdesinden yayılan sıcaklık beni biraz olsun rahatlatıyordu.
''Alice.'' dedi tekrar ama onu duymamazlığa vererek kalkıp banyoya gittim. İşimi hallettikten sonra Tyler'ın yanına dönmek üzereydim ki aynadan yansıyan silüetimi görünce ayaklarım beni durdurdu. Telaşla aynaya baktım ve gördüğüm korkunç görüntü elimde olmadan o iki sapıkla yaşadığım her şeyi en başından hatırlamama neden oldu. Yanağımdaki kızarıklıklar, bileğimdeki morluk,içkiden ve ağlamaktan şişip berbat hale gelmiş gözlerim..Tanrım, gerçekten o kadar kötü gözüküyordum ki yalnızca fiziksel olarak değil, ruhsal olarak da tamamen çökmüş bir evsiz gibiydim. Aynaya iyice yaklaşıp ışığın altında yüzüme baktım. Gözlerimin içi kıpkırmızıydı ve gözlerimi kırptıkça yandığını hissediyordum. Nasıl bu hale gelmiştim ? Bunun cevabını elbette biliyordum. Fakat aynadaki yansımama bakarken.. zihnimde dün geceden beri bastırmaya çalıştığım çok daha karanlık bir soru belirdi: Ben gerçekten de bu kadar zavallı biri miydim?
Lanet olası Mac'in sesi beynimde canlanınca gözlerim doldu. İçimde lanet bir hüzün, öfke ve bitmeyen bir nefret vardı. Evet ikisinden de nefret ediyordum..ama en çok da beni bu hale getirmelerine izin verdiğim için, bir korkak gibi onlara yenildiğim için kendimden ölesiye nefret etmeye başlamıştım.
Zavallıyım işte..Ben bir zavallıyım..Zavallı bir sürtük..
Düşünceli bir şekilde yüzümü yıkadıktan sonra odama geri döndüğümde yatak boştu. Üzerime uzun kollu bir tişört giyip aşağıya indim. Ancak ilginç bir şekilde ev son derece temiz ve düzenliydi.
''Tyler.''
''Gel, sana kahvaltı hazırladım.''
Tezgahta güzel bir omlet, biraz çilek ve en sevdiğim mısır gevreği duruyordu. Bunu görünce istemsizce gülümsedim ve gidip Tyler'ın yanağına tatlı bir öpücük kondurdum.
''Jason ve Justin nerede?''
''Bizi yalnız bırakmak istediler.'' dedi sırıtarak.
''Hm anladım.''
''Şimdi daha iyi misin ?''diye sordu.
''Evet, senin yanındayken daha iyiyim.''diye gülümsedim. O da gülümsedi ve beni masaya oturtup kahvaltıyı servis etti. Sonra ''Hadi aç ağzını.'' diyerek sandalyemi kendine doğru çekti. Şimdi bana bakan gözlerindeki sıcak ifadeyi çok daha net görebiliyordum. Lanet olsun, Tyler neden bana bu kadar iyi davranıyordu ? Bunu kesinlikle haketmiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÜVEY KARDEŞ
Любовные романыÜvey kardeşiyle aşk yaşayan bir kızın hikayesi. *Cinsellik, argo ve küfür içerir. *+18 *Bu hikayedeki tüm karakterler ve olayların gerçek kişi ve kurumlarla ilgisi yoktur. Tamamen hayal ürünüdür.