#otuz bir

744 53 2
                                    

İyi okumalar!

***

[emir'den]

Dudaklarımın arasındaki sigaranın dumanını ciğerlerime çekip, hemen sonrasında nefesimi bıraktığımda gri duman nemli havaya karışmıştı.

Bakışlarım gri dumandayken arkamdan gelen adım seslerini duyabiliyordum. Sert adımlar motorumun yanından geçti ve tam karşıma dikildi. Öfkeli bakışların hedefi doğrudan bendim. Midesini bulandıran ya da bakmaya bile tahammül edemediği bir şeymişim gibi bakıyordu bana. Sigaramı tekrardan dudaklarımın arasına götürerek nefes aldığımda, tek kaşım da usulca havalanmıştı. Onu bu deniz kenarına çağıran ben olsam da, gelmesini beklemiyordum. Gerek, Almira'dan numarasını alarak ona attığım mesajlar sırasında gerek Almira'nın temkinli yaklaşmasından Cenk'in benden pek haz etmediğini anlamıştım. Sorun yoktu. Ben de onu sevmiyordum.

"Niye çağırdın beni buraya?"

Asabi sorusuna karşın sadece, sakince dibine geldiğim sigaramı yere attım ve ayakkabımın ucuyla ezdim. Sönen sigarayı yere eğilerek aldığımda hemen birkaç adım yanımda olan çöp konteynerına atmıştım. "Konuşuruz diye düşündüm." Umursamaz çıkan sesim, karşımdaki adamı daha da öfkelendirmişti. Rahatsızca bakışlarını etrafta gezdirdikten sonra tekrardan gözlerimi buldu. Sert ifadesi yüzündeyken, "Konuş." dedi emredici bir biçimde. Şu ülsüpla konuşmasına dişimi sıktım. Almira'ya verdiğim onlarca sözden sadece birisine uyarak ters bir hareket yapmayıp, sessiz kaldığımda, "Konuşmayacak mısın? Birbirimize bakalım diye mi çağırdın beni buraya?" diye sormuştu.

Almira'nın saçlarıyla aynı tonda olan saçlarına bakarken kendime onun Almira'nın kardeşi olduğunu bir kez daha hatırlatma gereği duymuştum. Buraya, Almira'nın da istediği gibi onun bana karşı olan öfkesini söndürmek için gelmiştim; ona öfkelenmek için değil.

Söze nereden başlayacağımı bilemeyerek, "Almira'yı seviyorum." dedim kendimden emin bir sesle. Evet, onun bana karşı olan öfkesini söndürmek için gelmiştim fakat bunu yapmak için istekli olduğumu pek sanmıyordum. Yine de konuşmaya devam ettim. "Sen istesen de istemesen de sevmeye devam edeceğim." Sözlerimi bitirmeme izin vermeden alayla güldü. "Seviyormuş!" diye söylendiğinde kaşlarımı çatarak ona bakıyordum. "Madem seviyordun, bu kızın en zor zamanlarında neredeydin?"

Sorusu üzerine sertçe yutkundum. Evet, zor zamanında yanında olamamıştım ve bahanem de vardı fakat bu yine de zor zamanında onun yanında olmadığım gerçeğini değiştirmiyordu. Zamanı geri almak dışında hiçbir şeyin de değiştirmeyeceği pekâlâ inkar edilemez bir gerçekti. Fakat yine de karşısında öylece sessiz duramazdım. "Bilmiyordum." diye çaresizce bir mırıltı çıktı ağzımdan. Gözlerimi kaçırdığımda, "Allah kahretsin ki bilmiyordum!" diye adeta feryat etmiştim.

Almira, yaralı bir kızdı. Üstelik bu yaraları bir iki günlük falan da değildi, çocukluğundan itibaren başlamıştı ve hâlâ daha da devam ediyordu. Bizzat tanıştığım ailesi sorumsuz, sevgisizi ve bencildi. Yıllarca Almira'yı ablasıyla karşılaştırarak kendisini değersiz hissetmesini sağlamış, onu manipüle etmişlerdi. Yaptıkları psikolojik şiddeti saymıyordum bile...

Sorunu bilmediğim anlarda bile yanında olmuştum ve bundan da asla gocunmamıştım çünkü ona iyi geldiğimi biliyordum. Beni yanında istediğini, onu yalnız bırakmamam gerektiğini... Ona iyi geldiğim sürece gıkımı bile çıkarmadan hayatımın sonuna kadar ona teselli verebilirdim. Fakat dediğim gibi, ona iyi geldiğim sürece. Mehmet'in sözleri, Almira'nın mesajlarıma bile dönmemesi, İstanbul'a geldiğimde onu bulamamam ve benzeri sebepler o an için bana, bunun tersine döndüğünü; artık ona iyi gelmediğimi düşündürtmüştü. Ve inanın bana, yirmi bir yıllık hayatımda bundan daha acı verici hiçbir şey yaşamamıştım. Ondan ayrılmamın sebebi artık beni sevmemesi değildi. Onu gördüğüm ilk gün başlayan ve her gün daha da artan sevgim ikimizi de yeterdi. Ondan ayrılmamın sebebi, panzehir olmaya çalıştığım yerde zehrin ta kendisi olmuş olmamdan korkmamdı.

Hayatımın ölüme kadar olan her kısmında olacağını düşündüğüm, aksi bir duruma ihtimal bile vermediğim şeyin başıma geldiğini düşünmek çıldırmama sebep olmuştu. Mantıklı değildi. Zaten her şeyini kaybettiğini düşünen bir adamdan da mantıklı davranması beklenilmezdi. Yine de keşke mantıklı davransaydım, keşke Fethi amcayı da arasaydım demedem edemiyordum. Ahmak herifin tekiydim fakat bu bile engel olamıyordı onu sevmeme.

Cenk'in alaylı gülüşü kulağıma çalındı. "Bilmiyordun?" Kahkahasının sesi bir ton daha yükseldi. "Seviyorsun ama bilmiyordun?! Dalga mı geçiyorsun oğlum sen benimle? Nasıl bilmiyordun?" Şu an Almira'nın zor zamanında yanında olamadığım için dokunsanız ağlayacak bir kıvamda olsam da, "Bana sesini yükseltme." demeden edememiştim. Bağırmaktan da bağırılmasından da hoşlanmazdım. Hele bana bağırılması... Şalterlerim atardı. Tek bir kişi hariç... Güzel bebeğim bana istediği kadar bağırabilirdi. Sinirlenince dehşet derecede seksi oluyordu. Üstelik zevk çığlıklarına da bayılıyordum. Fakat az önce işittiğim yüksek sesin bunlardan hiçbirisiyle alakası yoktu. Az önce işittiğim ses, Almira'ya değil, çok sevgili kaynıma aitti. Uğraşacağım bir kaynım çıktı diye sevinirken şu an ona kendimi kabul ettirtmeye çalışmam da hayatın cilvesi olmalıydı.

"Siktir oradan." dedi ağzını bozarak. Kaşlarımı çattım. "Arada Almira falan var ama sen de şansını çok zorlama istersen. Gelmiş Almira için düzgünce kendimi sana ifade etmeye çalışıyorum. Bana kalsa on dokuz yıl sonra yırtık dondan çıkar gibi çıkmış kardeşi sikime bile takmam ama arada Almira var. Almira sana ve senin fikirlerine değer veriyor. O yüzden sikik sikik konuşmak yerine düzgün dur." Sert çıkan sesimle duraksadı. Az önce bakışlarında var olan kararlılık ve cesaret biraz olsun kırıldığında devam ettim, "İlişkimize onay vermediği için Almira'dan uzak duracağım tek bir kişi var, o da sen değilsin. Sidik yarıştırır gibi hangimizin Almira'yı daha çok düşündüğünü de tartışmayacağım seninle. Yarın Ankara'ya gitmek için Fethi amcadan izin almaya gideceğim. İzin verirse verir, vermezse de ben bir şekilde kendimi ona affettiririm. Sen de sorun çıkartma çünkü bu sadece Almira'yı üzüyor."

"Almira şimdi üzülmeyecek diye ileride daha çok üzülmesine göz yum, mu diyorsun yani?"

Bu cümlesine karşın söyleyebilecek çok şeyim vardı. Almira'yı bir daha üzmeyeceğimi, onu üzmektense kafama sıkmayı tercih edeceğimi söylemek ise bunlardan sadece birkaçıydı. Yine de bunları söylemedim. Çünkü biliyordum ki, söylediklerim onun için hiçbir anlam ifade etmiyordu. Bu yüzden, "Aynen öyle diyorum." demekle yetindim. Motorun direksiyonuna takılı olan siyah kaskı alıp kafama geçirirken de sadece, "Hadi eyvallah." demekle yetinmiştim.

Almira'ya halledeceğim demiştim fakat ne kadar helledebilmiştim, tartışılır. Yine de az önce de dediğim gibi, benim için asıl önemli olan kişi Almira'ya yıllarını veren Fethi amcaydı. Almira'dan ayrıldıktan sonra birkaç kez konuşmuştum onunla. Bana karşı beni hiç tanımayan, ne yaşadığımızı bilmeyen Cenk kadar tepkili değildi. Bu da beni teselli eden yegane şeydi.

•bölüm sonu

merhabalarrrrr!! iki hafta kadar bir sürenin ardından yine benn. nasılsınız?

aralar biraz uzun, biliyorum ama umarım kitabı unutmuyorsunuzdur😭😭 çünkü ben anca fırsat bulabiliyorum

bu bölüm sanırım birazcık emir'in duygularına değinmiş olduk, pek emin değilim. bölüm sizi ne kadar tatmin ediyor ya da emir-almira konusunda ne düşünüyorsunuz, merak ediyorum. umarım hoşunuza gidiyordur.

umuyorum ki yakın zamanta tekrar görüşürüz, kendinize iyi bakın. seviliyorsunuz!💖💖

kırık kadeh | textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin