|0.6|

175 14 18
                                    


Medya : Elif Mira

...

   Üzerime Bade Naz'ın atlamasıyla açtım gözlerimi. Yatağımda uyanmam için zıplıyordu yine. "Ablacım uyuyacağım, annemin yanına git." Hâlâ üzerimde zıplama devam ediyordu. Durmazsa içim dışıma çıkacaktı artık. "Annem kahvaltı hazır, ablanı uyandır dedi." kelimelerin arasında ,zıpladığı için, duraksayarak konuşuyordu. "Tamam sen git geleceğim ben hemen." diyerek yetindim. "Tamam ama gelmezsen yine üzerine atlarım bak!" Tehdit desen var.

   İki dakika daha uyuduktan sonra biraz daha gitmezsem kardeşim tarafından zıpzıp olarak kullanılacağımı hatırlayıp banyoya gittim. Kişisel ihtiyaçlarımı giderdikten sonra kahvaltımı yapmak üzere mutfağa gidip sandalyeme oturdum.

   "Evleniyorsun ha!" Babam sırıtarak konuştu. Bu adamın sırıtması çok kanıma dokunuyordu. "Evet, hatırlamıyor musun? Benden habersiz söz vermiştin ya! Dünürcülük oynamak nasıl merak ettin herhalde!" diyip ağzıma bir dilim salatalık atmıştım. "Sana soracak hâlim yoktu. Bu evdeki kararları ben veririm!" Sakin bir şekilde konuşması da kanıma dokunuyordu. Bu adamın her hareketi benim kanıma dokunuyor galiba!

  Çok kısık bir sesle "Ben sana isteme günü göstereceğim, bu evde tacın kimde olduğunu!" derken babam "Niye içine konuşuyorsun yine mır mır?!" demişti. "Seni onaylıyordum. Sana da yaranamıyoruz!" Annem kısık söylediğim şeyi anlamış olacak ki, bu sözlerimden sonra dudakları yukarı kıvrıldığını görürken sözde babam olacak adam ise onaylar bir şekilde başını salladı. Annemin başı öne doğru eğik ve bıyık bölgesinde tuttuğu elinden dolayı, yanında oturduğum için, mimiklerini sadece ben görebiliyordum.

   Odama gidince Barkın'a aldığım hediyeyi masanın üzerinden alıp çantama koydum. Babam görürse bir de ona laf anlatacak enerjim yoktu. Hediyeyi unutmak da istemezdim zaten. Telefonuma bildirim gelince elime aldım ve kayan bildirimlerimi açtım. Harcımı yatırıp kaydımı yenilemem gerektiği hakkında Ankara üniversitesinden gelen bir bildirimdi. Unutmamak için takvimden zamanlarını ayarlamıştım.

^^^

  Liseden mezun olduğum sene üniversite başvurusunu yapmama rağmen babam sınava girmeme izin vermemişti. Çok kavga etmiştik, her gün bu konuyu açardım neredeyse. Babam bu kadar istekli olduğumu bildiği için gireceğimden şüphelenip sınavın olduğu gün erkenden kalkıp odamın kapısını kilitlemişti. Camdan kaçma ihtimalim yoktu zaten çünkü demir parmaklıklar vardı camımda. Çok ağlamıştım, çok yalvarmıştım ama sınav başlayana kadar odamdan çıkartmamıştı. Abim finallerde bir dersi geçemediği için bütünlemelere kalmıştı o yüzden yanıma gelememişti. Zaten babam ona haber vermemem için telefonu almıştı o yüzden arayıp sınavımın nasıl geçtiğini sorduğunda girmediğimi öğrenmişti. 

  Abimle konuşup üniversiteye gidemeyeceğimi anlamışım ve sınava sanki hiç girmeyecekmişim gibi davranmama karar veriştik. Bu sayede babam ne sınavın ne zaman olduğunu bilecekti ne de üniversiteye gitmemem için bana karşı çıkacaktı. 

  Gelecek sene bu sayede üniversite sınavına girmiştim. Bu sefer yanımda abim de vardı ve beni kapıda bekleyen de oydu. Birkaç gün önceden bu yana ,ara sıra doktora gideceğimi söylüyordum. Direkt olarak babama söylemiyordum bunu. Genellikle duyabileceği şekilde ve ona yakın olan yerlerde birileriyle konuşuyormuşum gibi yapıyordum. Sınav günü de o yüzden pek sıkıntı çıkartmamıştı. 

  Sınav iki gün üst üste olduğu için ertesi gün de doktorun tahlil istemesi bahanesiyle evden çıkmıştık. Söylense de bir şekilde çıkmıştık evden. İkinci sınava girdikten sonra iki sınavın da çok iyi geçmesiyle abime koşup sarılmıştım. Beni en çok destekleyen kişiydi abim. Okumam için elinden geleni yapmıştı. Hatta benim için atanmasını Ankara'ya yapmaya çalışmıştı ve başka yerlere çıkmasına rağmen benim yanımda kalıp özel bir okulda sözleşmeli öğretmen olmaya razı olmuştu. Tabi ki babam KPSS'yi kazanamadığı için özel okulda çalıştığını sanıyordu. Yoksa abimin gitmesi işine gelirdi, ne de olsa benimle uğraşmak için meydan açılacaktı.  

   Bu dönem üniversiteye gitmezsem  kaydım silinecekti ve abim ve benim tüm emeklerim çöpe gidecekti. Abim bunu bildiği için son nefesini verirken bile benim ne olursa olsun bu sene okula gitmemi istemişti. Onun vasiyetini yerine getirmem gerekiyordu, ama nasıl? Bu sıralar kafamı kurcalayan en önemli soru buydu.

^^^

  Bugün tatil günümdü, ben de abimin yanına gitmek için yola koyulmuştum. Meryem ablaların evinin önünden geçerken Selim abiyle denk geldik. Başımla selam vereceğim sırada bana yaklaştı. "Kızım nasılsın?" Samimiyetle sorduğu soruyla cevap vermiştim. "İyiyim Selim abi. Sen nasılsın?" Tebessüm etmişti. " Ben de iyiyim." Duraksayıp tekrardan konuşmaya başladı. "Meryem seni bize çağırıyordu. Görünce söyleyeyim dedim." 

   Abimin yanına gideceğimi , bu yüzden daha sonra geleceğimi söylememe rağmen çok ısrar ettiğinde dayanamayıp "Tamam" dedim.  Zili çalmamla Berke kapıyı açtı. Şaşkın şaşkın bana bakınca Selim abi bizi içeri almasını söyledi. O da şaşkınlığı bırakıp içeri almıştı beni. Şaşırmasının sebebi, Berke ne kadar onlara gitmem için ısrar etse de ben gitmek istemiyordum. Birden kapıda beni görünce şaşırmıştı hâliyle ama her zamanki gibi abartmıştı biraz. 

  Hoş geldin, beş gittin faslından sonra Barkın da yanımıza geldi. Sessizlik çökünce Barkın konuştu. "Berke dönem kayıtlarının açıldığını söyledi." Başımı dizlerimdeki ellerime çevirip tırnak kenarındaki etleri yolmaya çalışıyordum. "Evet." demekle yetindim sadece. 

  Sınava girip üniversite kazandığımı ama gidemediğimi sadece annem ve abim bilirken o gün Barkın da öğrenmişti. Babamın duymaması için kimseye söylememiştik. Barkın öğrendikten sonra bu konu hakkında merak ettiklerini sorduğu sırada konuştuklarımızı Berke de duymuştu. Berke kendi ailesinin yardım edebileceğini ve ne onların ne de kendilerinin kimseye söylemeyeceği hakkında garanti verdiğinde Meryem ablayla Selim abiye de söylemişlerdi. O yüzden rahatça konuşabiliyordu onların yanında.

   Berke "Bu dönem gitmezsen kaydın silinecek." dediğinde zaten bildiğim gerçekle ciğerlerime derin bir nefes çektim. "Görücüyü kaçıramazsam bu oldukça yüksek bir olasılık!" dedim bezmiş sesimle. İçimden söylediğimi düşünürken "Ne görücüsü?" diye soran Selim abinin sesi kulaklarıma doldu.


...

GERÇEKTEN NE GÖRÜCÜSÜ YA!

RIZA VE İŞLERİ İŞTE SELİM ABİCİĞİM...




SIFIRDANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin