|1.0|

151 11 42
                                    


KEYİFLİ OKUMALAR

...

  Akşam olmuştu. Eve gelip yemek yedikten sonra odama girdim, annem de arkamdan geldi. Yatağın üzerine oturduğumda o da yanıma oturdu. "Mira iyi misin annem? Sabah da erken çıkmışsın. Lavabodan çıktığımda yoktun." İyi miyim? Hiç sanmıyorum.  

  "Sabah geç kaldım diye apar topar çıktım. Bir saat erken çıkmışım meğer. Durağa gidince fark ettim. İyi miyim? Biraz şüpheli ama halledeceğim annecim. Sen merak etme." Hüzünlü bir tebessüm ettim.

   "Barkın'ın teklifini bir düşün annem. İyi bir çocuk bence, dediğinin aksi bir şey yapmaz. Hem sana da sevdalıymış. Yarına kadar hızlı düşün ama..." diyip dizimi okşadı , ardından odadan çıktı.

  Sabahtan beri Barkın'ın teklifini düşünüyordum zaten. Aklımdan çıkmıyordu ki... Melih vazgeçecek gibi durmuyordu, çocukluğumuzdan beri vazgeçmeyen adam şimdi vazgeçer miydi? Hiç sanmıyorum.

   Elim telefonda, sürekli Barkın'ın adına gidip geliyordu. Uzun süren kararsızlığın ardından Barkın'ın adına hızla bastım. Düşünmemiştim bu sefer, düşünseydim sabaha kadar aynı pozisyonda beklerdim. Arıyordu. Kapatma şansım yoktu artık.

   "Efendim." Sesim titremesin diye boğazımı temizledim. "Barkın buluşabilir miyiz acaba?" dediğimde anında konuştu. "Mira sen iyi misin, sesin kötü geliyor." Derin bir nefes aldım. "Müsaitsen buluşalım. Her zamanki şeyler, endişelenme. Ekstra bir şey olmadı."

  "Tamam sizin köşeye geliyorum." Onayladıktan sonra oturma odasına göz gezdirdim. Babam içtiği için salonda sızmıştı. Anneme Barkın'la buluşacağımı söyledim ve üzerime montumu giydikten sonra evden çıktım.

   Bahçe kapısından dışarı çıktığımda köşedeki Barkın'ı gördüm. Ne kadar hızlı gelmişti o öyle?! Hızla yanına ilerledim ve yanında durdum. "Mira?" Ne diyecektim şimdi ben? Barkın'ın gözleri hariç her yere bakıyordum. Sahi, ben bu çocuğun yeşillerine çok az bakabiliyordum. 

   "Barkın..."Kaçamak bakışlarım sayesinde soru dolu bakışlarıyla göz göze geldik. Gözlerinden ayrılmamaya karar verdim ve gözlerine bakarak konuşmaya başladım. "Sabahtan beri düşünüyorum ama işin içinden çıkamıyorum." Gözlerimin dolmaya başladığını hissetmemle boğazıma düğüm vurulması da bir oldu. Yutkunmak istiyordum ama unutmuştum sanki. Sonunda yutkunurken gözlerimi sımsıkı yumdum ve başımı eğdim. Hemen ardından derin bir nefes aldım ve başımı gözlerine tekrar kaldırdım.

   "Barkın ben o adamla yapamam! Seninle gelirsem de Bade Naz ve annemi bırakmak zorunda kalacağım. O adama terk edemem onları. Bir yandan da okuyup abimle olan hayalimi gerçekleştirmek istiyorum. Orada tek başıma ne yaparım hem ben. Of! Kafam çok karışık."  Cümleler ağzımdan sıra sıra dökülüyordu ama sanki ben konuşana kadar yıllar geçmişti. Aralarda duraklayıp burnumu çekiyordum, yanağıma süzülmeye tenezzül eden yaşları geri göndermek istercesine gözlerimi gökyüzüne çeviriyordum. 

   Konuşmanın başından beri ,Barkın bir saniye bile gözlerini gözlerimden çekmemişti. "Mira sen bana evet desen bütün sorunları çözeriz. Hem ne demişler :Bir elin nesi var, iki elin sesi var." İstemsizce güldüm. "Komik oldu o söz sanki. Kendimi çocuk gibi hissettim." 

  "Sana ağlamak değil. gülmek yakışıyor Mira." Dudak kenarları yukarı kıvrılmıştı. Elini yanağıma koydu, okşayarak göz yaşlarımı siliyordu. "Aşık olacağım yüzbaşım. Tehlikeli sulardasınız." Ben ne deniştim öyle? Anın etkisine kapılmıştım. Vereceği tepkiyi beklerken nefes almayı unutmuştum resmen.

  "Nefes al Mira!" dediğinde cevabim "Nefes nasıl alınıyordu?" olmuştu. İlk kez gözlerini gözlerimden ayırırken kafasını gökyüzüne çevirmişti. Kafasını orada çok tutmadan bana geri çevirdi. Gülerken kısılan gözlerini görmemle ben de gülümsemiştim. Gerginlik yerini huzura bırakmıştı.

   Gülüşünü söndürdü. "Ayrıca, dediğim gibi sen istemediğin sürece ben bir şey yapmam ama istediğinde... Başım üstüne." Hayranlıkla gözlerine bakıyordum. Derin bir nefes çektim. "Tamam... En fazla ne kaybedebiliriz ki? Sonuçta birbirimizden hoşlanıyoruz, duygularımız yok değil. " Tebessüm etti.

   "Babama söylüyorum ve Rıza'ya haber veriyor o zaman. Yarın onunla değil benimle sözleniyorsun." Göz kırptı. Karnımda değişik durumlar dönerken stresten mi yoksa heyecandan mı olduğunu kestirememiştim.

   "Neden yarın yapıyoruz sözü? İptal olacaksa daha sonra da yapabiliriz." Merkıma yenik düşmüştüm. "Yarından sonraki gün göreve gidiyorum, sana söylemiştim. Ne zaman döneceğim belli değil ve Rıza onu oyaladığımızı düşünüp seni o çocuğa verirse... Neyse... Her ihtimali düşünüp ona göre davransak daha güzel olur bence ,küstüm çiçeği." Gülümsemişti, ben de öyle...

   Abim ve annemden sonra beni bu kadar düşünen biri ilk defa oluyordu.  Bu düşünce tebessüm etmemi sağladı. İçimden gelen bir arzuyla Barkın'a daha çok yaklaştım. Yeterince yaklaştıktan sonra kollarımı boynunda birleştirdim. Boyumdan dolayı, daha doğrusu onun aşırı uzun boyundan dolayı parmak ucumdaydım. Kulağımı kalbine koyduğumda o da bana sarılıp çenesini kafama koymuştu. Kalbi çok hızlıydı. Tıpkı benimki gibi...


...

İki gündür yazamıyorum, o yüzden artık buna bir el atmanın vakti geldi diye düşünüp yeni bölümü yazdımm!!

YORUM ATIP OYLARSANIZ ÇOK MUTLU OLURUMM :)

OKUDUĞUNUZ İÇİN TEŞEKKÜR EDERİMM<33

SIFIRDANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin