#5

87 20 37
                                    

07.04.24

"Önce çerçeveyi oluşturalım, sonra da benzer parçaları ayırır ortayı doldurmaya çalışırız."

Jimin Yoongi'nin söylediklerini derin bir tutku, heves içinde dinlerken dizleri üstünde çökerek orta sehpaya dökülmüş olan minik karton parçalarda ellerini gezdirdi. Bir puzzle yapmayalı yıllar olmuş olmalıydı.

Gerçi yaptığı son puzzledan sonra Jimin bin parçadan daha fazla parçaya sahip birçok puzzle ile uğraşmış, derin bilmecelerde boğulmuştu fakat uğraştığı tüm o şeylerin önünde duran kartonlarla en ufak bir benzerliği yoktu. Jimin'inkiler elle tutulmuyordu, parçalar birbirine uymuyordu ve aklının içinde bir yerlerde derin oluklar bırakıyordu.

Geçenlerde okuduğu bir makaleye göre beyni her bir bilmecenin parçalarını bir yerlerde depoluyordu. Korkularını, hislerini, mutlu olduğu zamanları... Ve bunları vakitli vakitsiz Jimin'in önüne sererek Jimin'i en ilkel şekline, en insanca şekline dönüştürüyordu. Nasıl tepki vereceğini belirliyor, Jimin'in geçmiş yaşamından, her bir anısından kendisine bir ders çıkartıyordu.

"Bunu bitirdiğimiz gibi çerçeveleteceğim." Sessizliği Yoongi bir daha bozdu.

Jimin onun bu özelliğini seviyordu. Evine bakınca Yoongi istifçi biri gibi dursa da aslında sadece anılarına, hobilerine değer veren ve onlar hakkındaki her şeyi göz önünde tutmaktan çekinmeyen bir yapısı vardı. Evinin her köşesinde birilerine ait fotoğrafların olduğu çerçeveler bulmak mümkündü. F1 posterleri dört bir yandaydı, oturma salonunda açıkça duran mini kütüphanesi vardı ve Jimin bu kitapların çoğunun hediye olduğunu oraları karıştırırken öğrenmişti.

Aklıma sardım seni

Kitapların çoğunda hediye eden kişilere ait notlar duruyordu ve bu Yoongi'nin neden onları bir arada tuttuğunu açıkça özetliyordu.

Nota kağıtları evin dört bir yanında oluyordu ve ilginç bir şekilde evin bazı duvarlarına yazılmış şarkı sözleri de vardı. Bu sözlerin altında bazen Yoongi'nin, bazen diğer grup arkadaşlarının bazen de, Jimin artık bundan her ne kadar hoşlanmasa da, Jungkook'un ismi gözüküyordu.

Yoongi etrafındaki insanlara, anılarına değer veriyordu. Değer verebileceği şeylere sahipti.

O gözler bana bir baktı

"Asacağın yeri ben seçeceğim ama hyung, bu çok özel bir tablo olacak. Evin en güzel yerinde durmalı."

Minik kartonlardan ikisini birbirine geçirirken kıkırdadı Yoongi. Jimin bunu biraz farklı söylemişti. Büzdüğü dudaklarıyla sevimli gözüküyordu ve bu Yoongi'ye minik bir bebeği hatırlatmıştı. Saf ve sevimli minik bir şeyi...

Jimin'in sevgisinden hoşlanmamak mümkün değildi ve Yoongi bunu geçirdikleri vakitlerde daha da iyi anlamıştı.

Kumral olan her ne kadar farkında olmasa da yanındaki insanı iyi hissettirmek, rahat ettirmek ve onu güldürmek için elinden geleni yapan bir yapıya sahipti ve Yoongi bunun bir arkadaşta sahip olması gereken önemli özellikler olduğunu bilecek kadar deneyimli arkadaşlık ilişkileri geçirmişti.

Jimin karşısındaki insanı ilgiyle dinlemeyi seviyordu, minik detayları aklında tutuyor ve karşısındaki insanı değerli hissettirmeyi biliyordu. Yoongi de Jimin ile arasındaki bağı güçlendirme konusunda aldığı karardan bu sebeple herhangi bir pişmanlık duymuyordu.

Evine geldiğinde yalnız hissetmiyordu çünkü bir kat aşağısında Jimin'in varlığını biliyordu. Onunla uzunca sohbet edebiliyor, film izleyebiliyor, puzzle yapabiliyordu ve evin içinde hissettiği yalnızlık Jimin ile kayboluyordu.

limerence | yoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin