#7

112 23 36
                                    

01.05.24

Jimin çoğu zaman hayatının koca bir çöp olduğunu düşünmüştü. Bunda ailesinin ve kendisinin takındığı kompleksli tavrın oldukça etkisi vardı tabii ki fakat Jimin bunun olmaması için oldukça çaba vermişti.

Kim ona ne derse desin mutlu olmaya, mutlu hissetmeye özenmişti mesela. Yatağında, yorganının altında geçirdiği günlerde buna özenmişti. Yürüyüşlere çıkmıştı, kendi kendine vakit geçirmeye alışmaya çalışmıştı, derslerine asılıp iyi bir hayatın temelini oluşturmak için çabalamıştı ve bir noktada tekrar tekrar başa dönmüştü.

Bıkmış, yılmış ve sonunda bu rutini en başa çevirerek tekrar tekrar mutlu olmak adına çaba vermişti.

Kötü hissetmenin ne demek olduğunu iyi biliyordu.

Kaçtığım zamanlarda boşvermiştim aslında

Annesi onu bir gece bağıra çağıra uykusundan uyandırdığında, babası onu eleştirdiğinde ve abisinin artık abisi olmadığını fark ettiğinde... Jimin gerçekten de kötü hissetmenin ne demek olduğunu iyi biliyordu.

Dört kişilik bir evde tek başına yaşamaya çalışırken ve işin ilginç tarafı sanki hep tekmiş gibi kendisini teselli etmeye çalışırken pek de iyi hissettiğini söyleyemezdi.

Böyle zamanlarda da takıntılı bir şekilde kafa oyalayacak şeylere odaklanırdı.

Üniversiteye başladığı ilk sene bütün parası aldığı iplere gidecek şekilde örgüye takmıştı mesela. Kesinlikle normal değildi, eve girdiği ilk anda eline aldığı ipleri gece uyuyana kadar bırakmazdı. Bir nevi yalnızlığını bastırmaya çalışıyordu.

Başka bir zaman da kitap okumaya takmıştı ve bir günde iki kitap bile bitirdiği zamanlar oluyordu.

Müzik dinlemeye takmıştı, evin içinde kulağındaki kulaklıklar asla çıkmazdı.

Böyle böyle çokça zaman atlatmıştı.

Yaraysa açtığın devamlı kanar
Kabukları çocukluğumdan yana

Duygularını ertelemeye ve düşüncelerini oyalamaya alışkındı. Doğru olduğunu düşündüğü şeyi yapıyordu fakat tam şu anda, darmadağın bir adam evinin oturma odasında yerde oturarak bir şeyler karalarken bunun düşündüğü kadar doğru olmadığını öğreniyordu, fark ediyordu.

Saatler önce Jimin'in evine gelen Yoongi kafasını bir saniye bile kaldırmadan önünde duran kağıtlara önce bir şeyler karalıyor sonra da onları büyük elleri içinde buruşturarak Jimin'in oturma odasının ortasına öylece fırlatıyordu.

Tek artısı Jimin'in yalnız başına yaptığı şeyleri yanında Jimin varken yapabiliyor oluşu olmalıydı fakat Jimin'i çok da dikkate aldığı söylenemezdi.

Önüne sessizce konan kahve çoktan soğumuştu ve Jimin Yoongi'nin içmediği kahveye bakarak ona alınmak yerine endişe etmeye başlamıştı.

Uzun süre koruduğu sessizliğinin Yoongi'ye iyi hissettirdiğinden pek de emin değildi ama Yoongi gerçekten de çıldırmış bir şekilde karalamalarını yaparken sessiz kalmak en doğrusu gibi hissettirmişti.

Kendisinden büyük adamın eninde sonunda açılacağını düşünmüştü fakat Jimin'in beklediği açılma bir türlü gelmiyordu.

"Hyung?" Yoongi ona dönmedi. "Ne yapıyorsun?"

"Şarkı yazıyorum." En azından cevap verdi diye düşündü Jimin ama gururunu okşayan başka bir detay Yoongi'nin bunu bir üst kattaki evi yerine kendi evine gelerek gerçekleştirmesiydi.

limerence | yoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin