#13

102 19 37
                                    

24.05.24

Jimin'in yumuşak koltuğunun bir ucunda Jimin diğer ucunda da Yoongi oturuyordu. Odayı aydınlatan tek ışık dışarıda devam eden aralıklı şimşek ve elektrikler gittikten sonra yetersizliği bir kez daha ortaya çıkan ayın ışığıydı. Güneşten gelen ışığın yaklaşık yüzde üçü ila on ikisini dünyaya yansıtıyordu ve düşününce Jimin buna minnet mi etmeliydi yoksa Yoongi'yi iyi göremediğinden isyan mı etmeliydi tam olarak kestiremiyordu.

Kumral saçlı, sanki Yoongi evine ilk kez gelmiş ve bir yabancıymış gibi daha dün bağdaş kurduğu koltukta şimdi sopa yutmuş gibi dimdik ve ellerini bacaklarının arasına kıstırmış bir vaziyetteydi. Minik ellerine baskı uygulayan bacakları oradaki kan akışını bir hayli yavaşlattığı için mi yoksa tamamen Yoongi kaynaklı mı uyuştuğunu bilmediği ellerini bacakları arasından çıkartak hafifçe salladı. Sessizlik vücudunu büyük bir gerginlik dalgası ile kaplıyordu fakat ne konuşması gerektiği konusunda da emin değildi.

"Nasılsın hyung, ne yapıyorsun hyung" gibi yersiz ve saçma sorular sormamak için de çenesini sıkıca kapalı tutuyordu Jimin.

"Dairelerin şifrelerinin pille çalıştığını biliyor muydun?" büyük olan bakışlarını hiç ayırmadığı Jimin'in ellerini salladığını gördüğünde lafa atladı. Dakikalarca hareket bile etmeyen Jimin'in bu minik hareketi Yoongi için bir nevi işaret olmuştu.

"Hayır." dedi Jimin ve gülmemek için kendisini sıkıca tutması gerekti çünkü ne alakaydı ki? Bu soru Jimin'in Yoongi'ye naber demesinden bile daha tuhaf- dairelerin şifreleri pille çalışıyordu... "aaa" dairelerin şifresi pille çalışıyordu ve Yoongi ikidir eve giremediğini söylüyordu. O gece de bunu demişti. "o zaman sen-" cümlesini yarıda keserek kafasını salladı Jimin anladığını belirtir şekilde.

Şaşırmıştı. Cidden çok şaşırmıştı.

"Gelmek istedim çünkü. İlk seferde de ve şimdi de."

Elektrikler bu anı bekliyormuş gibi geldiğinde jimin sadece balkon ışığının düğmesini açık bıraktığından oturma odası biraz daha aydınlansa dahi hâlâ loştu.

"Hyung ben seni öptüğüm için-"

"Randevuya çıkalım."

Geçen sene Jimin bir akşam durup dururken kalbinde bir çarpıntı ve ağrı hissettiği gerekçesiyle acile gitmişti fakat şu an, o andan da beterdi ve Jimin utanmıyor olsaydı elinin birini göğsüne çıkartmak yerine ambulansı arardı. Konu sağlık, bir de aşk olduğunda pimpirikli bir yaratığa dönüşüyordu.

Sessizlik Yoongi'yi korkutacak kadar uzun sürdüğünde büyük olan daha fazla dayanamayacağını hissetti. Saatlerdir aklında dolanan ve yapması için bütün iç güdülerinin destek verdiği tek bir olay vardı. Jimin karşısında şaşkınca açılmış gözleri, aralanmış dudakları ve bir eli kalbinde beklerken de Yoongi yapmaması için herhangi bir sebep göremiyordu.

Bundan ötürü Jimin'in aralık dudaklarının arasına kendi dudaklarını yerleştirmek adına koltuğun bir ucundan Jimin'in oturduğu uca doğru yavaşça kaydı. Sessizlik olduğu gibi devam ediyordu.

"Randevuya çık benimle Jimin." küçük olanın dibine girdiğine isteğini bir kez daha tekrarladı Yoongi. 

Sslında bunun erotik bir teklifmiş gibi gözükmemesi gerekiyordu fakat hem ortam ışığı, hem Yoongi'nin bulunduğu konum -jiminin hayli dibindeydi- hem de istemsizce şuh çıkan sesi randevu teklifi cümlesini Jimin'in aklında bambaşka bir konuma ulaştırmıştı ve Jimin bu sebepten ötürü katbekat heyecan ve panik içinde hissediyordu.

Yoongi iyice dibine girdiğinde ise aklının yapmasını emrettiği tek şeyi yaptı Jimin. Gözlerini sıkıca kapattı ve çok geçmeden aralık dudaklarının arasına yerleşen Yoongi'nin alt dudağını hissetti.

limerence | yoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin