Koğuşta korkutacak şekilde bir sessizlik vardı. Bu savaşı hem korkutup hem huzurlu bir uyku uyuturken,dibinden güm güm vurulan kapı bütün zevkini batırmıştı. Zaten yaralı olan bedeni uykusu bölünerek daha da acı vermeye başlamıştı. Açmadı gözlerini belki yok sayarsa keserdi Uğur manyağı sesini. Duyduğu ayak sesleri ise işe el koyacak birisinin olduğunun habercisiydi, muhtemelen polattı kalkan çünkü ses baya yakından geliyordu.
"Uğur, siktir git kıvrıl bir yere gelirsem savaş kadar iyi niyetle yaklaşmam sana kalkamazsın o alafrangalardan!" Uğur duyduğu tehtidin üzerine sesini kesmişti, bir yerlerinin tekrardan ses çıkarmaya yemediği açıktı. Bu sessizlik baya uzun süre devam etmişti, fırsattan istifade, savaşta bu sayede iyi uyku çekmişti. Önüne atlayan bir kurtuluş olmasaydı eğer daha da rahat rüyasına dalabilirdi ama mümkün değildi şuan. Ranzanın kenarına koyulan merdiven kurtuluş için kullanılmıyor gibiydi.
"Merdiven diye birşey var"
"Bana göre yok, bak bakalım bu bacaklara merdiven oluyor mu?" Hafifçe araladığı gözleri ile karşısında poz vermiş kurtuluşa baktı. Gülüşü yerini bulmuştu sevdiceği sayesinde ama kısa sürmüştü. Kendisine olan bakışları pek mutlu değildi kurtuluşun, dünden kalan anılar yüklenmiş gibiydi beynine. Savaş ayaklanmaya çalışsa da kurtuluş çoktan orhan amcanın ranzasına doğru kaçmıştı. Savaş buna bile razıydı şu diken üstü olduğu durumda, yanından geçen ve dün kendisini tekmeleyen adamlarla ufak bir bakışma yaşamıştı. Polat her ne kadar laflarını ikiliye verse de bu iftirayı nasıl kendinden temizleyecekti? Herkesi toplayıp herşeyi anlatsa da kıl kuyruk Uğur lavaboda kitliydi, illa ki laf söz edecekti ama yine de kendini savunması şuanki durumundan daha iyiydi. Ayak ucunda dikilen polata seslenip yanına çağırmıştı, malum yerinden kalkamıyordu koğuş sağolsun.
"Aklımda bir plan var polat ama yardımınız lazım"
Onayını aldıktan sonra anlatmaya geçmişti, her ne kadar kurtuluş bu işin olmayacaksa bile dinlemesi yeterdi savaşı. Dinlemeliydi çünkü çaprazında olan ranzadan esmer çocuğa olan bakışları hayra alamet değildi, dün kedi gibiyken bugün neden bir anda bu ruh haline bürünmüştü anlam veremiyordu. Çatık kaşları, birbirine bağladığı kolları ile esmerin aklındaki düşünceleri okuyacak gibi bir hali vardı. Savaş bu durumdan rahatsız olacaktı ki, polatın yardımı ile koğuşun ortasındaki masaya oturtturuldu, kurtuluş hala gözleriyle süzüyordu esmeri. Savaş polatı dürtüp gitmemesini rica etmişti.
"Polat bu herif beni çiğ çiğ yer, bakışlarına bak. Zaten iki sıkımlık canım kaldı, ayrılma yanımdan"
"Ayrılmam ama sen acaba çok mu büyütüyorsun?"
Savaş başını iki yana olumsuzca sallarken hala hedefinde hissettiği kumral çocuğa baktı, artık bakmıyordu kendisine ama orhan amcayla konuşuyordu. Ne diyordu acaba ona? Savaşı sorduğu yüzünün ifadesinden belliydi, orhan amcanında kendisine bakmasıyla anlamıştı bir şeyleri. Fiziksel bir acısı olsa da olduğu yerde kıpırdanmaya çalışmıştı,bunu yapmak hem karın boşluğuna hemde sırtına ağrı saplanmasına sebebiyet vermiş, ağzının içinden ufak bir küfür bırakmıştı. Polatla tahsin tartışırken savaşı farketmemişlerdi bile, ölümden dönmüştü dün edinecekleri tavır bu muydu? Morali bozulmuştu, oturduğu yerden kalkmaya çalışsa da sendeleyip geri düşmüştü. Altından kayan sandalyeye zar zor tutunmuştu savaş, koğuşun içinde gıcırdayan sandalye dikkatleri üzerine çekmişti. Savaş başta çevresine baksa da gözü kurtuluştaydı. Yine aynı bakışlar vardı,yine azarlar gibi bakıyordu. Şayet bakması bile bir umuttu kendisine, taştan oluşan kumral çocuğa tam şu durumdayken gülücüklerini sunması pek iyi bir fikir değil gibiydi. Bunu anlaması geç olmuştu biraz,Tahsin'in kolunu dürtmesi sebep olmuştu.
![](https://img.wattpad.com/cover/365073630-288-k564452.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KURTULUŞ İÇİN SAVAŞLAR | BXB
General FictionSana batan çakıl taşları, benim yüreğimi kanatan canının kırıkları.