Beklenmedik misafir

69 6 26
                                    

Kazağın boğazını dahada yukarı çekerken soğuk hava resmen onunla inatlaşıyor gibiydi, kaç kere yolu düşmüştü şu karakola o gittiğinden beri. Şahsen o mahallesine geldiğinden beri başı hep beladaydı ya şaşırmıyordu artık, tanıyordu memurları bile.
Bir gece nezarette kalmıştı ama hala karakolun önündeydi, ifadesini düzeltmek için gelmişti. Amacı kendini haklı çıkartmaktı sadece.

Dönüp dolaştığı karakolunun önündeki banka oturdu, sağ tarafına baktığında erdal ve ardanın geldiğini gördü. Görmezden gelse belki giderlerdi diye düşündü ama çoktan birbirlerini görmüşlerdi

"Oğlum ben seni ne yapayım şimdi, senin için görüşmeden geleli daha 3 gün olmadı yine kendini karakola attırmışsın, hiç mi düşünmüyorsun sen savaşı?!" erdalın elleri kurtuluşun yakasına yapışırken arda ve bir polis ikiliyi zor ayırmıştı

"Sakin olsana biraz, anlatacaklarım var."

Erdalın gözünden ateş çıkarken arda onu, kurtuluşun oturduğu banka oturtmuştu.

"Dinliyorum seni"

1 gün önce

Elinde tuttuğu sopayla sokağın başını kolluyordu kurtuluş, daha üç saat öncesine kadar sakindi. Savaştan gelen mektuba kadar tabii

Kurtuluş kaçtıkça savaşta ondan uzaklaşıyordu, bunun savaşın son mektubu olduğu ihtimali onu daha da germişti. Hem savaşa kızarken hem kenanı bekliyordu, sanayiden çıkması ve sokağa girişi tam bu saat aralığında oluyordu.

İlerde kestirdiği gölge Kenan'a aitti, kendi büyüğüne el kaldırmak onluk birşey değildi. Ona böyle öğretilmişti ama savaş hapise girdiğinden beri kurtuluş onunla denk düşmemeye çalışıyordu, biliyordu denk düşseydi eğer kenan sağ çıkamazdı bu sokaktan.

Elindeki sopayı daha sıkı kavrarken yüzündeki yarım sırıtışı ile savaşın babasının dükkanının önüne geçti. Sırtını dayadığı dükkanın kepenkleri hafif bir ses çıkartmıştı, içinden küfür savurdu kurtuluş. Savaş çıktığında ona bu kepenklerin bile hesabını soracaktı. Adım sesleri sokağa yaklaşırken içine çektiği ve bir süredir tuttuğu derin nefesi bıraktı. Sokağa girdiğinde kurtuluşu farketmemiş olması en büyük şansıydı gencin.
Orta yaşlı adamın sırtına sırayla indirdiği sopa darbeleriyle, öfkesi daha da harlanıyordu. Adam iki seksen yeri boylarken, kurtuluş elindeki sopayı yola fırlattı. Üstüne çullandığı adamı kendine doğru çevirdi ama beklediği insan değildi bu, Kenan değildi.

"Hasiktir" diyebilmişti sadece, kaçsa maksimum eve gidebilirdi. Mahalleden kaçsa da illa ki birisi onu görmüştü, yere yığılan adamı Tolga amcanın dükkanın önüne sürüklese de delilleri nasıl ortadan kaldıracaktı? Elindeki beyzbol sopası ile sahile inene kadar zaten polisler turardı onu. Gözü yığılan adama kaysa da içindeki pişmanlığı duymamak için uzaklaştı yanından, sopayı kenanın bahçesine atarken sanki daha temin adam dövmemiş gibi sahile doğru ilerliyordu. İndiği yokuşun ve merdivenlerin sonu denize çıkarken paketindeki son sigarayı dudaklarının arasına yerleştirdi. Ateşi yakmadan önce aklına savaşla kavgalarından sonra yan yana birer dal sigara içişleri gelmişti, kardeşinden öte sevdiği savaşın hapiste olması onun omuzlarına yeteri kadar yük bindirirken üstüne gelem mektuplar sanki döşüne saplı bıçağı tutup çeviriyor gibiydi. Yarası daha derine işlerken bir süre sahildeki belediye banklarında tüneklemişti, saatler geceyi vurduğunda artık eve gitmesi gerektiğini anlamıştı.

Sokağa vardığında çoktan polislerin doluştuğunu görmüştü, kenanda oradaydı. Ellerine kelepçe takıyorlardı, bir kerede o suçlu olmadan tutuklansın dedi kurtuluş içinden. Onuda alacaklardı gerisin geri sahile dönmesi hiçbir şey değiştirmeyecekti şuan, ama kaçacaktı polisler yakalayana kadardı artık. Giremediği sokağa tekrar baktı, savaşı taşıdığı an canlanmıştı gözünde.

KURTULUŞ İÇİN SAVAŞLAR | BXBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin