Chapter eleven

198 2 11
                                    

Günlerim,haftalarım ve birkaç ayım işte geçtikten sonra sonunda düzgün bir şekilde yaşamaya başlamıştım. Tabii ev bulma sorunu henüz ortadan kalkmış değildi çünkü ev fiyatları benim maaşımdan fazla yüksekti. Maaş kesinlikle eksik geliyordu fakat yine de aç ve susuz kalmadığım için ses çıkarmayı düşünmüyordum. Bugün pazar,işim yok ve benim olmayan orman evinde boş bir şekilde oturuyordum. Buğra ile konuşmamız neredeyse sona ermişti. Arada sinirlenip yazarak sövüyordum ya da kırıldığımı belli ediyordum fakat tabii bu en başlangıçta olan şeylerdi. Artık ikimiz de engel atmamış olmamıza rağmen yazmaya yüz bulamıyor gibiydik. Beni suçlu hissettirmişti. Mahkeme kararı ile verilen para cezasını zar zor ödemeyi başarmıştım, zaten çok yakın zamanda bitmişti. Üzerinden henüz bir hafta bile geçmemiştir. Telefonumdan gelen bildirim sesiyle kaşlarım anlamazca çatıldı, uzun zamandır yazmadığı için yazmaz diye düşünmüştüm. Kucağımda ellerimin arasında tuttuğum telefonu açarak gelen bildirime baktım,bildirim Buğra'dan değildi. Özel mesaj bölümünden gelmişti,Buğra telefon numaramı bilmiyordu. Bildirime tıklayıp gelen mesaja merakla göz gezdirdim.

05**

Sayın Melisa hanım,Buğra bey'in açtığı ikinci dava konusunda sizi bilgilendirmek için yazmış bulunmaktayım.

Okuduğum başlangıç mesajı bile gözlerimin kocaman açılmasına ve kalp atışımın iki katına çıkmasına yetti.

-İkinci dava dün akşam saatlerinde açıldı,bugün ise Buğra bey'in lehinde cevaplandı. Sayın Buğra Barın,ikinci dava para miktarının en az 40.000 YTL şeklinde başlaması üzerinde büyük talep göstermiş,mahkeme kararı bunu reddetmiştir. Buğra bey hala davaya vermek istediği için 40.000 YTL isteğini geri çekti fakat hala tekrardan ödenmesi gereken 20.000 YTL para cezasına çarptırıldınız. Sağlıklı günler dileriz.

Gördüğüm mesajla içimdeki tüm siniri boşaltmak adına uzun bir çığlık attım,o sırada bütün vücudum sinirden titriyordu. Uzun süredir konuşmadık ve önüme ikinci bir dava serdiğine inanamıyordum. Bu kadar kin tutan biri olduğunu şimdiye kadar bir kere bile aklımdan geçirmemiştim. Telefonu koltuğun üzerinde yanıma bıraktım,ağlamamak için kendimi ne kadar zor tutsam da dayanamayıp hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlamıştım. Bedenim yaşadığım berbat durumu kaldıramıyor. Bu kadar berbat biri için yıllarca ölüp bittiğime kendim bile inanmakta zorluk çekiyordum. Bugün normalde evime dönüp ailemi görmek istemiştim. Belki beni affetmişlerdir, belki özlemişlerdir. Gözyaşlarımı umursamadan yerimden kalktım,telefonumu burada bırakamayacağımı biliyordum o yüzden hızlıca arka cebime attım. Berbat hissediyordum fakat şuan ağlamak yerine aileme ihtiyaç duyduğumu biliyordum. Annemin bana sarılmasına, babamın saçımı okşamasına şuan her şeyden çok ihtiyacım vardı. Yolda giderken de ağlayabilirdim, onların yanında yine eski güçlü kız olarak kalmak zorundaydım.

Yol boyu ağlamamın ardından sonunda eve varmıştım. Kapıyı çalmadan önce hızlıca telefon ekranım ile gözlerimi kontrol ettim ağladığımın belli olup olmadığını görmek için. Gerçi belli olsa da olmasa da içeri gireceğimi biliyordum. İçimde kin olmaması beni garip hissettiriyordu. Hala içimden bir kısım ailemin suçlu olmadığını ve onlara empati kurmam gerektiğini söylüyordu fakat aslında duruma mantıklı yönden bakarsak empati kurulacak yer yoktu çünkü kimse bu kadar saçma bir sebep için kızını evden atmazdı, üstelik reşit olmayan bir çocuğu asla kimse atmazdı. Kafamdaki düşünceleri silmeye çalışırken kapıyı çaldım. Korkudan ve heyecandan ellerim titriyordu ve ne yapacağımı bilmiyordum. En büyük nedeni ailemin nasıl bir tepki vereceğini bilmiyor olmamdı. Bağırıp çağırabilirlerdi fakat ben annemin beni göğsüne çekip sarılmasını istiyordum. Kapı açılınca başımı kaldırdım fakat karşımda tanımadığım bir kadın görmeyi tabii beklemiyordum. "Buyurun? Kime bakmıştınız?" Kadının arkasından içeriyi görmeye çalışmak zordu,boyu benden çok fazla uzun olduğu için içeriye bakamadım. "Ş-şey...evi mi sattılar?" Sorduğum aptal soruyla içimdeki stres daha da arttı. Eğer yeni kiracı tarzı bir şey ise kadın benim kimden bahsettiğimi anlamazdı ki. "Anlamadım?" Tabii,beklediğim tepki de tam olarak buydu. İçimdeki stresi daha fazla kaldıramadığım için tüm gücümle kadını kenara itip hızlıca içeri koştum. Artık polis ve mahkeme ile uğraşmaktan buna alışmıştım. Zaten hayatım berbat bir hal aldığı için hapse falan girmem o kadar da sorun olmazdı. "Baba!" Bu terimi kullanmaya utandığım adamı bağıra bağıra çağırdım,sonunda girdiğim salonda koltuğun üzerinde oturarak film izlediğini fark ettim. Başını bana döndüğünde yüzünde hem öfke hem de aynı zamanda şaşkınlık vardı,sanırım canlı kalmış olmama anlam veremiyor. "Ne işin var senin burada?" Yüksek sesle bağırarak ayağı kalktı,tabii beklediğim tepki bu değildi. Yüzünde üzüntü veya özlem görmeyi beklerken içindeki nefret ses tonuna da yüzüne yansıyordu. "B-baba..." gözlerimin dolmasına binlerce lanet savururken dizlerimin üzerinde yalvarmamak için zor duruyordum. Kendimi daha fazla küçük düşürmek istemiyor da olsam ona ihtiyacım vardı,ona her şeyden çok ihtiyacım vardı. Özellikle anneme ihtiyacım vardı fakat onu görmemiştim,arkamda duran kadının kim olduğunu henüz anlayabilmiş değildim, "Hey!" Arkamdan gelen kadına babam bir süre baktı,sesin kesilmesini şaşkınlıkla izledim. "İşime karışma da uzaklaş, bunlar bir kadının anlayacağı şeyler değil minik beynin yetmez buna." Babamın konuşma tarzı yüzünden şaşkınca kaşlarımı kaldırdım,o kadının kim olduğunu bilmesem de bu şekil konuşması bana göre hiç doğru değildi. "Ne istiyorsun yine?" Arkamdan adım sesleri geliyordu. Sanırım kadın yukarı doğru çıkıyordu,onun ayak sesleriydi. Odağımı kadının adım seslerinden çekip babama yönelttim. Gözlerim hafif hafif sulanmaya başlamıştı bile. "Baba..." sarılmak için bir adım ileri attığımda elini kaldırarak beni engelledi,sanki benden iğreniyormuş gibi bir adım geriledi. "Bana 'Baba' deme. Artık baban değilim,bunu sana daha önce de söylemiştim." İçimdeki hüzün tüm bedenimi ele geçirdiğinde,daha fazla dayanamayıp beni itmemesini umarak sıkıca sarıldım ona.

Ağlamaktan şişmiş gözlerim tekrar dolmaya başlamıştı,tekrar ağlarsam düşüneceğim tek şey en azından göğsünde ağlıyor olmam olurdu. "Anlamıyor musun sen? Beynin mi yetmiyor lan senin?" Beni geriye doğru itmesiyle dengem bozulduğu için acı içinde yere düştüm,ağzımdan acı dolu bir inleme döküldü. Sırtım acımıştı fakat bağırması kadar canımı yaktığı söylenemezdi. Kalbim acıyordu,ruhum sızlıyordu. Bana böyle davranmasından nefret ediyordum. "SENİ ALDIĞIM O YETİMHANEYE LANET OLSUN!" Duyduğum sözle gözlerim kocaman açıldı,yüzümdeki hüzün ifadesi şoka dönüştü. "N-Ne...?" Sesim kısık çıkmıştı fakat zaten bağırmış da olsam duyup cevap verecek kadar sakin olduğunu düşünmüyorum. "ANNEN OLACAK ORUSPU SENİ BIRAKIP GİTMİŞTİ! SENİ ALIP İYİLİK YAPALIM DEDİK DE ANNESİ ORUSPU OLANIN KIZI DA ORUSPU OLUR,BUNU HESABA KATAMADIK BİZ! DEFOLUP GİT EVİMDEN! YÜZÜM GÖRMESİN SENİ KALTAK KADIN! ANNEN GİBİ GİDİP ÖNÜNE GELENİN ALTINA YAT ERKEN YAŞTA,HAMİLE KALIR ÇOCUK DA VERİRSİN HERKESE! SİKİLMEK İÇİN OYUNCAKSIN,SADECE BU! DOĞMA NEDENİN DE BUYDU!" Hala üzerimdeki şoku atlatamamıştım bir yenisi daha ekleniyordu. Babam sandığım adam beni kollarımdan çekerek evden dışarı doğru sürükledi,yerdeki taşa sürtündüğü için soyulan bacak derim pek de umurumda değildi açıkçası. "Sen...siz benim ailem değil misiniz? B-ben...ben gerçekten evlatlık mıyım? Ailem nerede?" Sesimin sakinliği hüzün dolu çığlıklara boğuldu. "KANDIRDINIZ BENİ! YALANCISINIZ HEPİNİZ! KANDIRDINIZ...BENİ KANDIRDINIZ! GERÇEK AİLEM NEREDE? SÖYLE BANA SÖYLE!" tabii sözlerimin pek bir etki ettiği söylenemezdi. Beni umursamazca sürükleye sürükleye dışarı attıktan sonra yüzüme son defa baktı. "Umarım annenle beraber ikiniz de geberirsiniz." Kapıyı çarpmadan önceki son sözleri bunlar olmuştu.

Yayıncı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin