Chapter eight

250 4 10
                                    

İlerlerken sol yanımda gördüğüm patika benzeri taşlık alana eğilerek baktım. Çok fazla dik değildi,fakat sonunun nereye çıkacağını bilmediğim için gidip gitmeme konusunda kalmıştım. Tam olarak da düşündüğüm gibi,işe yarıyordu. Buğra ya da sorunlarım aklımda kol gezip durmuyordu. Sadece buraya da bakıp ormandan çıkabilirim. İçimde merak ile kalmak istemiyordum ki zaten çıksam da gidecek yer yoktu o yüzden boşu boşuna içimde merak bırakarak buradan ayrılmam bana katkı sağlamayacaktır. Merakla ağaç dallarından sıkıca tutunarak aşağı doğru inmeye başladım. Ayağımın altındaki taşlar hafif kayıyor da olsa düşürecek kadar zorlamadıkları için şanslı hissediyordum. İleride gördüğüm kulübe ile gözlerimi hafifçe kıstım. İçeride birinin yaşayıp yaşamadığını bilmiyordum fakat bakmaktan zarar gelmezdi. Belki burası terk edilmiş bir kulübe ise burada yaşama ihtimalim bile vardı ki bu mükemmel olurdu. Hızlı fakat dikkatli adımlarla kulübeye doğru ilerledim. Tahtadan yapılmış gibi gözüküyor. Kapısı kapalıydı fakat kilitli olup olmadığını bakarak öğrenebilirdim. Kulübeye baktıkça içimdeki merak daha da arttığı için adımlarımı daha da hızlandırıp sonunda kapının önünde durdum. İçeride beni kim veya ne karşılayacak bilmediğim için dikkatli olmam gerekiyordu. Sonuçta içeride yaşayan bir aile de olabilirdi,terk edilmiş olduğu için içeriye yerleşmiş evsizler de olabilirdi. Elimi uzatarak kapıyı yavaşça ittim,tiz bir gıcırdama sesi ile kapı karanlığa aralandı. Başımı kapı kenarından eğerek içeri doğru kontrol etmek adına baktım. İçeride kimseyi göremediğim için kapıyı arkamdan kapatıp etrafa daha dikkatli bakındım. Eğer gerçekten terk edilmiş bir ev ise ve burada yaşayabilme ihtimalim varsa sanırım mutluluktan ağlayabilirdim. Buraya gelirken açıkçası aklımda böyle bir fikir az da olsa vardı. Çaresiz kaldığım zamanlarda doğa bana her zaman yardım etmiştir,bu halde bile ailem yerine doğa yardımcım oluyordu. Hafifçe gülümseyerek salona bakındım. Tahtalar turuncu ve kahverengi karışımıydı. Çok fazla olmasa da gördüğüme göre güçsüz duruyordu. Hani tek seferde kırılıp elimi değdirsem dökülecek derecede olmasa bile güçsüz göründüğünü anlayabiliyordunuz. Salonun ortasındaki açık mavi fakat neredeyse kararmış koltuğa kendimi halsizce bıraktım. Kendimi fazla mutlu hissediyordum. Gerçekten bu evi bulabildiğime henüz inanamıyordum. Karnımın guruldaması ile oflayarak yerimde doğruldum. Dolapta bir şey olmadığına adım gibi emindim. Terk edilmiş bir evde bulunan dolabın içerisinde ne bekleyebilirim ki? Telefonumu cebimden çıkarıp tekrar açtım,kafenin numarasını almıştım ve sanırım ilk üç gün için az bir miktar para istememde sakınca görmezlerdi. Telefon açılır açılmaz kulağıma bir sürü bildirim sesi dolduğu için yüzümü buruşturdum. Gelen bildirimlerin neredeyse hepsi Buğra'ya aitti. Merakla bildirime tıkladım. Cevap vermek istemiyordum fakat bir yanım vermek de istiyordu.

Bugraa_officiall

-Of.(15.03)

-Vicdanımı sikeyim.(15.03)

-İyi misin?(15.03)

-Biraz fazla geldim sanırım üzerine.(15.04

-Özür dilerim. (15.04)

-Sinirliydim,bunu bilerek yapmadığını biliyorum.(15.04)

-Belki de yaşın küçük ve yaptığın tek şey ergenlik hormonları yüzündendi. (15.04)

-Neyse özür dilerim işte.(15.04)

-Nasıl yaparım hiç bilmiyorum ama bir şeye ihtiyacın olursa yardım edebilirim,abicim.(15.05)

-Uzun süre düşününce yaptığım şeyin bana göre bir şey olmadığını fark ettim.(15.05)

-Dediğin doğruydu,herkesin yüzüne gülüp tatlı tatlı konuşan biriydim fakat eğer takipçimsen biliyorsundur ki o hesabı hayatımdan daha çok önemsiyorum. Şimdi ise sırf saçma sapan bir video yüzünden hesabın kapanması zoruma gidiyor,beni anlıyorsun değil mi?(15.05)

Yayıncı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin