Chapter three

343 4 8
                                    

Hayatım bitmişti.

Saat gitgide daha da ilerliyordu,sanki saat değil de yanımda canlı bomba varmış da o ilerliyormuş gibi her ilerlediğinde daha da gerginliğim artıyordu. Hava kararmadan hızlıca bir yer bulmam gerekirdi fakat henüz yaşadığım şokun etkisinde bankın üzerinde oturarak etrafa bakıyordum. Mutlu aileler,oynayan çocuklar ve eğlenen gençler. Ben ise buradaki fazlalık mıydım? İyi bir aileye sahip olmak için ne yapmam gerekirdi bilmiyordum. Hava soğumaya başlamıştı ve incecik pijama takımım bu konuda hiç yardımcı olmuyordu. Kollarımı bedenime sararak ne kadar titrememi durdurmaya çalışsam da dişlerim birbirine çarparak titriyordu. Parkta bulunan insanlar yavaş yavaş azalmaya başladı. Eğer yalnız kalırsam daha korkacağımı biliyordum. Herkes gittikten sonra buraya tam da korktuğum kişiler gelecekti fakat kalkıp farklı bir yere gidemem. Başka bir yer belki daha da tenha bir yerdi de bana orada rahat bir şekilde zarar verebilirler. Korkudan sürekli gözüm dolup duruyordu,ne kadar sakin düşünmeye çalışsam da olacaklar çoktan belliydi. Ne bekliyordum ki? Sadece birkaç saat sonra burayı sarhoş,tinerci veya belki madde satıcıları bile gelecekti. Tek yapabileceğim şey sessizce oturup beni fark etmemelerini ummak,başka çarem yok. Başımı havaya kaldırarak tekrar havaya baktım saati anlamak için.

Hava kararmıştı. Yıldızlar çoktan gökyüzüne ulaşmış, ay da asil yerini almıştı. Saat ilerlemiyordu. Benim hayati tehlike altında kalma sürem yaklaşıyordu. Bedenimi kollarım ile ne kadar korumaya çalışsam da tir tir titriyordum. Parkın içerisinde yaklaşık sadede beş kişi kadar kalmıştı. Onlar da zaten yere serdikleri kilimi topluyorlardı. İçimde o kadar fazla korku vardı ki,bir yanım kalkıp birilerine yalvarıp burada kalmalarını söyleyecek kadar saçma bir fikir üretmişti. Kime ne dersem diyeyim hiç kimsenin yardımı dokunmayacağını biliyordum. Gözlerim tekrar dolmaya başladığında hızlıca elimin tersiyle sildim. Susamıştım. Deli gibi açtım. Dilim resmen damağıma yapışmıştı. Yerimde huzursuzca kıpırdanıp son genç grubun da parkı terk edip beni yalnızlığım ile baş başa bırakışını izledim. Yalnız kalmayacaktım. Sorun da buydu zaten,eğer yalnız kalsaydım karşımda bu kadar büyük bir problem olmazdı. Bana ne olacağına dair gram fikrim yoktu. Bir ihtimal bugünün son günüm olduğunu düşünmeden edemedim. Ölmek istemiyorum. Sadece bir evim olsun ve içinde barınayım istemiştim. Bu kadar gaddar bir ailem olduğunu bile daha yeni öğreniyordum. Beni tek hatamda silecek ise neden yapmışlardı ki? Eğer çocuk yapmışlar ise bakmak onların kendi isteği ya da rızası değil bu zorunluluktu. Çünkü dünyaya gelmeyi seçen ben değildim. Kendi verdikleri kararın suçlusu ben çıkıyordum. Hiç mi merak etmiyorlardır? Dışarıda ne yaptığımı ya da kaç kişinin böbreğime bıçağı sapladığını.

Anneler vicdanlı olur derlerdi,tek umursadığı komşular. Komşularının kızından daha önemli olması beni daha da üzüyordu. Ailem yoktu. Artık her zaman yalnız başıma kalacaktım. Acaba Buğra'ya mı yazmalıydım? Yardım edebilse bile etmeyeceğini adım gibi bilsem de denemekten zarar gelmez. Telefonumu cebimden çıkarıp ne olur ne olmaz diye düşünerek etrafa kısaca bakındıktan sonra mesaj kısmına girdim.

Meliisaaa>>

-Evden atıldım,videom internete düşmüş. (01.12)

-Saat çok geç oldu ve etrafta şuan hiç kimse yok. Korkuyorum...(01.12)

-Biliyorum benden nefret ediyorsun ama sadece korkuyorum...ne yapacağımı bilemedim ve senden başka yazabileceğim kimse yoktu. (01.12)

-Üzerimde sadece pijama var,üşüyorum...(Görüldü.)

Bugraa_officiall yazıyor...

Gözümdeki yaş telefonun üzerine düştü. Başımı tekrar kaldırarak etrafa bakındım,henüz görünürde kimse gelmemişti.

Yayıncı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin