Saatler geçmişti ama ne Kral Changbin gelmişti ne de Kral Jake gelmişti. Pekte umurlarında değildi açıkçası, onlar zaten beraberdi. Hiç bu kadar mutlu hissetmemişti hayatında Minho. Kollarında huzurla yattığı sevgilisinin kalp atışlarını dinleyerek uyurken bile hayat hala devam ediyordu...
"Chan" dedi Kral Jake. Chan bakışlarını Minho'dan çekerek Kral Jake'e çevirdi. "Gel benimle" dediğinde kaşlarını çatarak "Minho?" Diye sordu. "Onu bırak bir şey konuşacağız" Chan yerinden kalkarak Minho'yu da kucağına aldı. "O olmadan gelmem." Cevabını verince Kral Jake inatlaşmadan kabul etti. Zaten başka çaresi yoktu. Beraber ormanın içinde yürürken "Gerçekten Minho ile bir hayat istiyor musun?" Diye sordu.
"İstiyorum tabii ki, yoksa seninle savaşacak gücüm olmazdı." Diye yanıtladı. Kral Jake gülüp "Pekala o halde size bu imkanı sunacağım. Kendi kraliyetinde Minho ile yaşayabilirsiniz, tek başınıza." Chan'ın gözleri parladığında "Ne? Ciddi misin?" Dedi. "Hmh baban beni ikna etmekte pek başarılıydı." Diyerek kıkırdadı. Chan kaşlarını çatıp zihnindeki garip sahneleri sildikten sonra "Minho'nun bir sarayda yaşamak istediğini sanmıyorum ama onun fikrini öğrenmeliyim."
"Eğer kabul etmezse o köyde de kalabilirsiniz, kimse size sataşmadan." Ve Chan ilk kez bu kadar mutlu hissetmişti. "Tamam. Teşekkürler." Kral Jake durup Chan'a baktı. "Bana baba de" dediğinde Chan gözlerini kırpıştırıp "Ne?" Dedi. "Bundan sonra sizi evlendireceğim" bir saniye bu kadar mutluluk çok fazla!
"Birden bire..?" Dedi şaşkınlıkla Chan. Kral Jake garip davranıyordu... "Minho uyandığında konuşuyoruz o halde Chan. Saraya dönüyorum. Uyanınca ayrıntıları konuşmaya saraya gelebilirsiniz, güvenle." Dedi ve arkasını dönerek uzaklaşmaya başladı "şey teşekkürler!" Dedi arkasından. Kral jake elini kaldırıp sorun değil dermiş gibi elini salladı ve gözden kayboldu.
Chan kucağında hala mışıl mışıl uyuyan Minho'ya bakarken hava aydınlanmaya başlamıştı. "Babam ne yaptı da bu kadar hızlı kabul edebildi.." dedi kendi kendine. Zifiri karanlık olan orman biraz da olsa aydınlık olabilmişti. Bu sayede Chan köy evine dönerek Minho'yu yatağa yatırdı.
Kollarını çekecekken Minho kollarını Chan'ın boynuna dolayarak homurdanmıştı. "Ben rahattım.." dedi hala gözleri kapalı konuşuyordu. Chan gülümseyerek "kaç gündür yemek yemiyoruz Minho, ölücez az kaldı. Bırakta yemek hazırlayayım" Minho homurdanarak "Gitme işte.." dediğinde Chan göz devirip onu bebek gibi kucağına aldı. "İnatçı çocuk..." diyerek mutfağa indi.
Sol eliyle Minho'nun kalçasından tutarken sağ eliylede yemek yapmaya çalışıyordu. Ama Minho pek rahat durmuyordu açıkçası. "Chaaannn" "Hm?" Minho onun omuzlarına tutunurken "uykumu kaçırdın ya" Demişti sinirle. Chan gözlerimi yemekten ayırmadan "Bir şey olmaz. Yemek yedikten sonra istediğin gibi uyuyabilirsin, tabii öncesinde konuşmamız gereken şeyler var."
Minho meraklı gözlerle bakarken "neymiş o?" Dedi. Chan omuz silkerek "yemeğini güzelce yersen söylerim" diyerek gözlerine baktı. Minho mutlu mutlu "Tamam!" Dediğinde onun yanağını öptü. Bir kaç dakikanın ardından yemeklerini yediler.
Konuşmak için dört gözle bekleyen Minho'ya gülüyordu. "Sen uyuduktan sonra baban geldi yanımıza. Bana güzel şeyler söyledi." Minho'nun parıldayan gözlerini gören Chan gülümsedi "NE DEDİ!?" Dedi heyecanla Minho.
"Benim kaldığım sarayın bizim olacağını, beraber yaşayacağımızı, hatta evlenebileceğimizi söylediler." Minho kocaman gülümseyip Chan'ın kollarına atladı. "İNANAMIYORUM YAŞASIN YAŞASIN!!" Chan gülüp kollarını onun beline sardığında "sarayda yaşamak istemediğini sanıyordum" dediğinde Minho geri çekilerek onun yüzüne baktı. "Yeter ki sen ol, her yerde kalırım Chan" dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Save Me / Minchan
AksiyonÇok katı kuralları olan bir kraliyette yaşayan Minho, bir gün bu kurallardan bıkar ve gece saatlerinde evden gizlice kaçar. Hayatında belki dışarıyı zor görmüş biri olduğu için ormanın ortasında kaybolur ve değişik sesler duymaya başlar. Ayağı takıl...