Sabah olduğunda Chan koltukta iki büklüm yatarken gözlerini açmıştı. 'Belim koptu be burada!' Demişti içinden. Oturur pozisyona gelip yerden kılıcını alarak kalktı. Kılıcını tekrar beline sabitleyerek sol elini beline koyarak mutfağa gitti.
Ne bulduysa onlarla kahvaltı hazırlamaya başladığında "Günaydın Prens!!" Demişti Rose. Chan arkasına baktığında gözlerini kısıp "Ne bağırıyorsun be!?" Demişti. Rose tezgahın önündeki sandalyeye oturup "Ne yapıyorsun? Beni neden uyandırmadın yardım ederdim."
Chan arkasını ona dönüp "Gerek yoktu ya, zaten uyku tutmadı." Rose gülüp "yabancı yer diye mi yoksa M-" "Minho koltukta uyu diyene kadar." Rose tek kaşını kaldırıp "Koltukta mı yattın?" Diyerek kahkaha attı. Chan elinde duran bıçakla ona dönüp "Ne gülüyorsun be!?" Demişti sinirle.
"Ama komik değil mi Chan? Sanki evlisiniz gibi kovmuş seni, sende tıpış tıpış gitmişsin" diyerek gülmeye devam etti. Chan göz devirip tekrar ona sırtını döndü. "Haklıydı çünkü.. Bu yüzden gittim." Rose dirseklerini masaya koyup "Ne yaptın da haklı olmuş bakalım? çıkar ağzındaki baklayı!"
Chan masayı kurup yemekleride koyduktan sonra ona bakıp "Aramızda olan bir şey bu yüzden ağzımı açmıyorum" diyerek ağzına hayali fermuar çekti. Rose somurtup "Sen ne tür bi gıcıksın ya!" Dediğinde Chan omuz silkti ve üst kata çıkıp Minho'yu çağırmak için odaya girdiğinde Minho'nun hala uyuduğunu gördü.
"Minho" Diye seslendi ama hiç cevap gelmedi. Chan kapının önünden Minho'nun yanına gitti. Elini onun koluna koyup, hafifçe sarsıp "Minho hadi kalk yemek ye" Demişti. Minho onun elini itip yüz üstü yattı. "Beş dakika daha.." dedi boğuk sesiyle. "Minho yemek yemelisin, dün hiçbir şey yemedik bak hadi kalk" diyerek tekrar kolunu tuttuğunda, Minho kolunu cekiştirdi ve yorganı yüzüne kadar çekti.
Chan derin bir nefes verip "Pekala." Diyerek yorganı üzerinden attı. Sol kolunu onun göğüs altına, sağ kolunu da diz kapağının içine koyup kucağına aldı. Minho onun boynuna tutunup "ya ne yapıyorsun!" Demişti sinirle.
"Sen kalkmıyorsan, ben kaldırıyorum?" Dedi ve aşağı kata indi. Minho direnmeye de çalışmıştı ama tabii ki başarısız olmuştu. Chan onu tezgahın önündeki sandalyeye bıraktığında karşısındaki sandalyeye oturdu. Minho kollarını birbirine dolayıp "ben daha uyumak istiyordum. Ne diye beni kaldırdın ki!?" Demişti. Rose Minho'ya bakıp "Prens'in kucağında kahvaltıya indin daha ne istiyorsun dingil!?" Minho ona dik dik bakıp "Ya! Banane." Demişti.
Chan boğazını temizleyip "yemek yiyin." Dediğinde ikiside önüne dönüp yemeye başladı. Yemeklerini bitirdikten sonra Chan her zamanki gibi "Ormana dolaşmaya çıkacağım, geliyor musunuz?" Minho hemen ayaklanıp "gelicem!" Demişti. Chan tahmin ettiği gibi çıkınca "gidelim o zaman" Demiş önden evden çıkmıştı. Rose ev ona kaldığı için mutlu mutlu odasına çıktı.
Beraber ormanda dolaşırken her zamanki gibi tetikte davranıyorlardı, tekrardan saldırıya uğramamak için. "Kolun iyi mi?" Diye sormuştu Minho sessizliği bozarken. Chan etrafa bakarken "İyi" demişti. Minho onun diğer kolundan tutup durdurduğunda Chan ona baktı.
"Chan ne kadar belli etmesende, senin için endişeleniyorum ben. İyiyim diyorsun ama ben sana iyi misin derken, her şekilde iyi misin diye soruyorum." Chan gülümseyip ona bakarken "Minho sayende gerçekten iyiyim." Demişti şefkatle.
"Emin misin?" Diye sorduğunda Chan onayladı. Derin bir nefes verip rahatladığını belli ettikten sonra yürümeye devam etmişlerdi. Neredeyse sorunsuz geçen bir yürüşün ardından tabii ki şansları yâver gider miydi? hayır.
Chan bir yere bakarken Minho'da arkalarında duran yere yürümeye başlamıştı. "Minho." Diye bir ses geldiğinde Minho önüne baktı ve babasını gördü. Chan arkasını dönüp onlara baktığında kaşlarını çattı ve hızla başını çevirdi. 'Ah, sikeyim.' Dedi içinden. Yüzünü görürse onun için büyük bir zarar olurdu.
"Baba?" Babası sinirli ve bir o kadarda üzgün şekilde "Neden kaçtın Minho?" Dedikten sonra arkasında duran çocuğa baktı. "O kim?" Dedi sorgularca. Minho arkasına baktığında Chan'ın bakmadığını gördü. "Seni ilgilendiren kısım?" Dedi babasına sert sert bakarken.
"Pekala, bu kadar özgür olduğun yeter. Saraya geri dönüyorsun." Diyerek Minho'ya yürüdüğünde Chan sinirle Minho'nun kolundan tutarak arkasına aldı. "Hayır, gelmiyor." Dedi onun gözlerine bakarken. Babası kaşlarını kaldırıp Chan'ı süzdüğünde "Vay.. Bir prenses yerine prensi tercih ediyorsun demek Minho ha? Sword kraliyetinin prensiyle hemde."
Minho gergince "Ha-" "Neden bu bir sorun peki? Prenses veya prens. Kalbi kimi istiyorsa onu seçmekte özgür. Sizin gibi geri kafalı insanlara bir şey anlatmaya uğraşamayacağım uzaklaş ondan, geri gelmeyecek." Minho onun üzerindeki çelik zırhı tutarken "Chan.." diye mırıldandı.
Babası gülerek "zor yolu tercih ediyorsun Prens." Diyerek yayını çıkardı ve oku onlara doğru firlattığında Minho Chan'ı iterek karnına okun girmesine izin vermişti. "MİNHO!" Diyerek kollarından yakaladı onu Chan.
Minho acıyla tek gözünü kapattı. "İyiyim ben." Dedi. Chan Minho'yu yere oturtup sinirle babasına döndü. "Seni.." dedi sertçe. "Bana saldırmak bir suç Prens bilirsin değil mi?" Diye alay edince "Ama bu şekilde saldırırsam kimseye suç olmaz" diyerek gözü önünde Kurta dönüştü ve babasının üzerine atladı. "CHAN, DUR!"
Babası Kurtun yüzüne yumruk attığında kurt onun kolunu ısırdı ama ısırması uzun sürmemişti çünkü Kral Jake elinde ki oku Kurtun sırtına sertçe saplamıştı. Kurt acıyla bağırdıktan sonra Kral Jake bundan şans tanıyarak Kurtu üzerinden attı ve kalktı. "Ah inanılmaz, büyük saçmalık." Dedi ve Minho'ya yürümeye başladı.
Minho sadece karnını tutarken korkuyla onun gözlerine bakıyordu. "Bu iş burada bitti Minho." Dediğinde Kurt ona saldırmak için kalktı ve koştu fakat Kral Jake öncelik tanıyarak Kurta tekme attığında Kurt onlardan biraz uzağa düştü, sarı parlayan tozlar çıkararak normale döndü.
Minho geri geri giderken babası onun kolundan tuttu ve kaldırdı. "Kurallara uymazsan, sonun onun gibi olur. Görüyorsun değil mi?" Diyerek Chan'ı gösterdi. Minho karnındaki oku bağırarak çıkardı ve Babası nasıl ona acımadıysa o da babasına acımadı ve karnına oku sapladı.
Babasını yere ittikten sonra Chan'ın yanına koşarak sırt üstü yatırdı. "Chan! Chan iyi misin!?" Dedi telaşla. Chan yarı açık gözleriyle ona bakarken "Minho.. git." Minho ona anlamaz gözlerle bakarken "eve git." dedi. "Ne? Hayır seni bırakmam!" Dedi gözlerinden yaşlar akarken. "Bana güveniyor musun?" Diye sordu Chan. Minho başını aşağı yukarı salladığında "o zaman git ve beni bekle."
Minho ne kadar onu bırakmak istemese de koşarak uzaklaşmıştı. Babası gülerek karnındaki oku çıkardı ve yere attı. "Oğlum senin yüzünden kaçtı demek." Diyerek ayağa kalktı ve sağ eliyle kanayan yeri tutarken ona yürüdü.
Chan yerde ona bakarken Kral Jake ayağını onun karnına koyarak bastırdı. Chan iki eliylede onun ayak bileğini tuttu ve sızlandı. "Prens Chan. Eğer oğlumu bana geri getirmezsen." Diyerek ayağını daha çok bastırdığında Chan gözlerini sımsıkı kapayarak kısık bir ililti çıkardı. "Seni burada öldürürüm." Dedi. Chan buna güldüğünde Kral Jake kaşlarını çattı. "Beni öldürmenin bir suç olduğunu biliyorsun değil mi?" Dedi Chan.
"Benim öldürdüğümü kim bilecek peki Prens?" Diye sorduğunda Chan gözlerini açıp "Sen sanırım benim güçsüz olduğumu sanıyorsun ha?" Kral Jake kollarını birbirine dolayıp "Bak seninle ergen atışmalarına girmeyeceğim. Oğlumu geri getir ve onun yakasını bırak. Oğlumun iğrenç bir eşcinsele dönüşmesini görmek mide bulandırıcı olurdu" Chan sırıtarak "Sence tek yakasına mı tutuldum?" Diyerek alay edince Kral Jake sinirle onun karnına tekme attı.
Chan kollarını karnına dolayarak sızlandığında "Seni küçük canavar." demişti. "Senin gibi oğlumu kısıtlayıp, kaçtığında da sevdiği kişiyi suçlamıyorum en azından." Dediğinde "Tanrı aşkına bir çocuğunuz bile olamayacak neyin hayalinin peşindesiniz siz!?" Demişti sinirle.
"Bir çocuğumuz olup, onun özgür değilde aptal kurallar ile yaşamasını mı isteseydik?" Dediğinde Kral Jake "bunların aynısını babana da diyor musun sen?" Demişti. "Emin ol demeseydim burada, dışarıda özgürce dolaşıyor olmazdım." Kral Jake sinirle "bu beni ilk görüşün değil. Seni mahvedeceğim izle ve gör" diyerek uzaklaştığında Chan sadece güldü.
"Oğlun elimde olduğu sürece bana dokunamazsın, ihtiyar."
![](https://img.wattpad.com/cover/360655615-288-k437031.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Save Me / Minchan
AkcjaÇok katı kuralları olan bir kraliyette yaşayan Minho, bir gün bu kurallardan bıkar ve gece saatlerinde evden gizlice kaçar. Hayatında belki dışarıyı zor görmüş biri olduğu için ormanın ortasında kaybolur ve değişik sesler duymaya başlar. Ayağı takıl...