Zack, kocaman ve gösterişli jipini uzun bir süredir kaldığım dairenin önündeki dar ve ıslak kaldırımın kenarına park ederken aracın geniş lastikleri taşlardan sadece birkaç santim uzaktaydı. Kaldırımın ıslak yüzeyi aracın farlarından yayılan ışıklarla minik elmaslar gibi parlıyor; artık çiselemeye başlamış olan yağmur arabanın ön camında izler bırakıyordu. Bu, bir suluboya tablosuna bakmak gibi bir şeydi. Güzel ama soğuk ve bir o kadar da ıslak, diye düşündüm kendi kendime. Düşüncelerim bulanıklaşmış, iyice mayışmıştım. Arabanın içini kocaman, tüylü bir battaniye gibi kaplayan sıcak havadan uzaklaşmak istemediğim için de kıpırdamaya üşeniyordum. Çok kolay bir şekilde bu yumuşak koltuğun üzerinde uyuyabilirdim ama bunu yapamayacağımı da biliyordum. Bu yüzden emniyet kemerini çözerek arabadan indim. Bedenim aracın içindeki sıcaklıktan serin havaya adapte olmaya çalışırken soluğum bir buhar tabakasıyla dudaklarımdan ayrıldı. Açık olmak gerekirse, Zack'in evimin adresini nereden bildiğini bilmiyordum ama öğrenmek istese mesleği yüzünden bunu yapması çok kolay olurdu herhalde. O yüzden daha fazla sorgulamak istemedim. Başımı veda edercesine sallayıp apartmanın olduğu tarafa doğru bir adım atmıştım ki, Zack'in sesi beni olduğum yerde durdurdu.
"Eve kadar sana eşlik edebilir miyim?"
Önünde dikilen kiremit rengi apartmana, sonra da Zack'e baktım. Sadece beyaz bir gömlek ve pantolon ile hafifçe çiseleyen yağmurun altında durmuş bana bakıyordu. Pek üşüyormuş gibi görünmüyordu. Gözlerim yağmur damlalarının hafifçe belirginleştirdiği çene hattından gözlerine doğru yol aldı. Saçlarında toplanan nem, yüzünde yansıyan ışıkla birlikte küçük inciler gibi parlıyordu... Ama gerçekten evime mi gelmek istemişti? Neden?
"Rachel?" Zack, kaşlarını hafifçe kaldırdı. İsmimi çok hafif, yumuşak bir şekilde söylemişti. "Beni dinliyor musun? Evine kadar sana eşlik edebilir miyim diye sordum?"
"Evet." Sesimdeki sersemlikle birlikte dudaklarım hafifçe titriyordu. "Evet, dinliyorum." diye devam ederken titreten parmaklarımı nemli bir hâle gelmeye başlayan saçlarımın arasından geçirdim. "Üzgünüm. Dalmışım. Gel. Bu taraftan."
Neden onu evime götürdüğümü ya da benden bunu yapmamı istediğini bilmiyordum ama düşünmeden hareket ettiğim için olanlar rızam dışında gelişiyormuş gibi hissediyordum. Kaldığım dairenin koridoruna geldiğimde gülünç bir şekilde bugünü hiç böyle hayal etmediğimi fark ettim. Olan her şey hayal edebileceğim şeylerin çok ötesindeydi ve sadece düşünüyor olmak bile başıma ağrıların saplanmasına neden oluyordu. Daha da kötüsü, tehlikeden tamamen sıyrılmış bile sayılmazdım! O adamlar peşimden geleceklerdi. Bu ihtimalin varlığı karşısında gözlerimi kapatarak derin, rahatlatıcı bir nefesle ciğerlerimi doldurdum. Düşünme, düşünme, düşünme... Deyip durdum kendi kendime. Düşünmezsem endişelenmezdim de, değil mi?
"Kapıyı açmayı düşünüyor musun yoksa tüm gece boyunca bekleyecek miyiz?"
Zack'in sesi fazla uzaktan değil... Hatta tam arkamdan geliyordu. İçim ürperdi ve dikkatim dağıldı. Çantamdan çıkardığım anahtar parmaklarımın arasından kayarak ayakkabılarımın ucuna düşüp bizden başka kimsenin olmadığı koridorda epey yüksek bir ses çıkardı. Küçük bir anahtarı bile tutmayı beceremiyor muyum, diye içimden geçirirken Zack'in hafifçe iç çektiğini duydum. Muhtemelen korumak zorunda olduğu baş belası, sakarın olduğumu düşünüyordu. Pek haksız da sayılmazdı. Epeyce belaya bulaşmış bir hâldeydim. Can sıkıntım aradan geçen her an daha da yükselirken "Özür dilerim." diyerek elimi yüzümde gezdirdim. Anahtarı almak için eğilecektim ki, Zack benden önce davrandı. Ufak bir tebessümle "Sorun değil. Zor bir gündü, değil mi?" diyerek anahtarı ayaklarımın ucundan aldı. Sözlerini işittiğim anda beynimde bir boşluk oluştu ve kapıyı açmak için öne geçerken donup kalan bir bakışla Zack'e bakmaktan başka bir şey yapamadım. Kapıyı girmem için açık tuttu ve hâlâ kıpırdamadan orada durduğumu fark edince gözlerini gözlerimden ayırmadan başını yana yatırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tehlike'nin Peşinde: Ajanlar Serisi
ActionÜniversiteye giden her genç gibi Rachel'ın da tek derdi geçmesi gereken finallerdi ama her gün uğradığı kahve dükkanında silahlı saldırıya uğrayınca önceliklerinden ödün vermek zorunda kalıyor. Neyse ki ciddi bir şekilde yaralanmadan önce genç ve ya...