6. Bölüm

1.1K 96 37
                                    

Uzun bir aradan sonra tekrar geldim. Sorry. Ve yazım yanlışları içinde afolla kontrol etmeden atıyorum yine.

Neyse
Oy ve yorum yapmayı unutmayın.


Keyifli okumalar. 🇹🇷

Çok kötüydü, bir insanın canı gibi sevdiği kardeşini kaybetmesi... Bende kaybetmiştim. Emek'in içinde verdiği savaşı anlayabiliyordum. Bende yaşamıştım. Ceren, abisinin kolları arasında can vermişti.

İki hafta önce cenaze için Nevşehir'e gitmiştik. Ama izin günümüz bittiği için işimize geri dönmek zorunda kalmıştık. Emek de kendini iyi hissettiğini ve bizimle gelmek istediğini söylemişti. Biz ne kadar ailenin yanında kal desek de dinlemedi. Ailesi de geri dönüp intikam almasını söyledi. İntikam bunu çözmezdi ki.
.

Karargâhtan çıkarak markete gelmiştim. Market arabasını yarıya kadar doldurmuş, çikolata reyonuna yürüyordum. Bence çikolata dünyanın en iyi tatlısıydı. Birçok sevdiğim çikolatadan 2'şerli almıştım. En sevdiğim fındıklı çikolatadan da almıştım ki kolum çikolata alan başka birine çarpmıştı. Özür dilemek için döndüğümde bu kişinin Aras olduğunu gördüm.

"Afedersiniz yüzbaşı'm."

"Afedersiniz yüzbaşı'm."

Aynı anda konuşmamızla önüme dönüp dudaklarımı bastırdım. Komik gelmişti. Tekrardan kahve harelerine baktım. Ve o zaten bana bakıyordu. "Selamünaleyküm."

"Aleykümselam." Dedi önüne dönerek. Ben kasaya yürürken benimle birlikte yürümeye başladı.

"Yazman gereken dosyaları bitirdin mi?" Dört saat dosyaları yazmakla uğraşmıştı. Yorgun olmalıydı ama hiç yorgun gözükmüyordu. "Bitirdim. İmzalanması gerekenleri Albay'a verdim, diğerlerini de arşive koydum. Yani her şeyi hallettim." Vay be, desem de, bu kadar hızlı halledebileceğini düşünmüştüm. Evet düşünmüştüm. Sonuçta bende dosyaları hızlı bitiriyordum, o niye bitiremesin. "Hızlı bitirmişsin." Dedim aldıklarımı kasadan geçirirken.

"Evet." Kasaya doldurduğum çikolataları gördü. "Çikolata sevdiğini biliyordum. Ama bu kadar çok... Sevdiğini bilmiyordum." Tabi ki severim. Çikolata insan olsa kesinlikle evlenirdim.

Şaka... Dimi?

Şaka,

Değil.

Sg.

Peki...

"Severim." Poşetleri arabaya yerleştirip kendi arabalarımıza binmiştik. İçimdeki sessizlik ile Arası takip etmiş ve lojmanlara gelmiştik. Yavaşça arabadan inmiş poşetleri elime almıştım. Aras yanıma gelerek, "Ver ben taşıyayım. Bende pek bir şey yok." Dedi elimdeki poşetleri gösterdi. İkisini verdim. Taşıyabiliridim ama yine de verdim. "Akşam müsaitmisin?" Niye sormuştu? Hiç bir fikrim yoktu. Peki müsaitmiyim?

Hayır, müsait falan değilsin. Birlikte film gecesi yapacağız. Hayır de!

Yoo ben film gecesi diye bir şey demedim. Hem kendinde diyorsun. GECE! "Evet müsaitim. Peki niye soruyorsun?"

"Akşam bana yemeğe gelsene. Sen çıktıktan sonra timle konuşuyorduk. Ve bende yemek yemeye karar verdik. Hepi-" konuşamamasının sebebi sözünü kesmem idi. "Tamam geleceğim, ama bu kadar hızlı konuşmana gerek yok. Kaçmıyorum."

"Afedersin bazen oluyor." İçine kaçan sesiyle yüzüne baktım. Utamışmıydı? İlk kez böyle görüyordum onu. Önüme dönüp gülmemeye çalıştım. Bi'de adam olacak.

Kurt'un PençesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin