9. BÖLÜM "Piyon"Gözlerimi açtığımda yataktaydım. Üstüme örtülen örtüyü atıp oturur pozisyona geldim.
Esneyip etrafıma baktığımda her yer topluydu. Bu nasıl olurdu? Ben en son burayı darmadağın etmemiş miydim? Elimin üzerinde bir şey hissettiğimde hemen elime baktım. Elime pansuman yapılmış, aynı zamanda bandajla sarılmıştı. Dokunduğumda acımıştı. Sanırım sinirliyken acı hissetmiyordum, acısını şu an hissediyordum.
Her şeyi Pars yapmıştı. O odamı toparlayıp elime pansuman yapmıştı. Saye yapmazdı, tanıyordum onu; Pars çok iyi niyetli bir insandı. Aklıma dank eden şeyle yutkundum. Ben uyumuş muydum?
Böyle bir şey gerçek olamazdı, değil mi? Ama nasıl olurdu? Yıllardır istesem de uyuyamıyordum, zar zor iki saat uyuyabiliyordum. Bir adamın kokusuyla mı uyumuştum? Kokusu değil, bildiğin adamın koynunda uyumuştum.
Ah hayır ya, rezil olmuştum.
Kendi öz kardeşimle uyurken, onun kokusunu içime çekerken bile uyumayan ben, bir adamın kokusuyla mı uykuya dalmıştım? Yok, ben yanılıyorum herhalde. Ağlamaktan uykum gelmiştir.
Bir adamın kokusuyla mı uykuya dalacaktım? Saçmalığın daniskasıydı.
Ben ne yapmıştım? Nasıl birinin karşısında ağlardım? Ağlamayı bırak, sarılmıştım. Ay, bir de kene gibi yapışmıştım adama. Off, gerçekten off.
Ayağa kalkıp telefonumdan saate baktım. Saat 5:50 idi. Ben bir saattir uyuyor muydu? Çüş artık.
Telefonumu biraz karıştırınca Gökhan'dan üç bildirim gelmişti. Gönderdiği mesajlara tıklayıp okumaya başladım.
Gökhan: Efendim, kadın uyanmak üzere.
Gökhan: Artık gelseniz iyi olur.
Gökhan: Seninle konuşmak istiyorum.Adama bak, sen ilk önce efendim, sonra uyarı, sonra emir. Bu Gökhan'ı fazlamı şımarttım acaba?
Ne şımartması ya, adam eski sevgilimdi işte. Onu hala seviyor muydu? Bilmiyordum, içimde karışık şeyler yaşıyordum ama duygularımdan tam emin olamıyordum. Gökhan'la 3 ay falan sevgili olmuştuk ama bir kavgamızdan dolayı ayrılmıştık.
Sanırım tekrar deneyelim diyecekti, ben daha bu soruya hazır değildim. Pat diye sorduğunda ne cevap vereceğimi bilmiyordum. Evet, Gökhan'la zaman geçirmekten keyif alıyordum ama bazı şeyler eksikti ya da sorun bendeydi.
Bu düşünceleri kafamdan çıkarıp lavaboya gidip ihtiyaçlarımı karşıladım. Lavabodan çıktığımda spor yaparım diye kendime spor kıyafetleri çıkartıp küçük çantama koymuştum. Odamdan çıkıp Pars'ın odasının önüne gelip kapıyı tıkladım.
Çok geçmeden kapı açıldı. Pars düşük bir moddaydı, yüzünden bile belliydi. "Ben çıkacağım, geleceksen gelebilirsin."
"Tamam, bekle iki dakika." diyip lavaboya girdi. Üç dakika sonra Pars çıktığında gözlerime inanamadım; bu karşımdaki adam gerçekten Pars'a benzemiyordu ama ben anlayabiliyordum. Peruk ve lens takmıştı, çok farklı görünüyordu.
Bugün benim yanımda olduğu için onunla daha çok vakit geçirmek için teklif sunmaya karar verdim.
"Spor yapacaksan kendine spor kıyafetleri getir."
"Spor mu? Ne sporu?"
Derin nefes alıp konuşmaya başladım. "İşlerim bitince spora giderim, gelecek misin, gelmeyecek misin?" Hiçbir şey demeden kendine spor kıyafetleri alıp poşet gibi bir yere koydu.
"Gidelim."
Bir şey demeden merdivenlerden inecekken aklıma gelen şeyle durdum.
"Sen aşağıda beni bekle, ben geleceğim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hacker
Teen Fiction6 yaşına girdiği günde annesi babası öldürülen Larissa,acılarla hayatta tutunmaya çalışmaktadır en son bu acıya dayanamayıp intikam almaya karar verir en üst düzeyde hacker olup tüm sistemlere sızar bunun sonucunda tüm ülke'de hacker aranmaktadır ha...