🎵Rota - İyi uykular peder
21.Bölüm "Boğulma hissi"
Bu zamanda hiç kimseye acınızı göstermeyin. Çünkü insanlar acınızı gördüklerinde aç kurt gibi size saldırır Ben acımı göstermemiştim, benim acımı bir şekilde çözmüşlerdi ve bu içimdeki siniri, intikamı dürtüyordu. Artık tahammül edemiyordum. Bulmak istiyordum. Tüm duygularım bulmak için karıncalanıyordu.
İçimde öyle bir duygu, öyle bir hırs var ki artık o duygu beni yoruyordu. Ama yorulamazdım, öyle bir seçeneğim katiyen yoktu; olamazdı da. Ailem, ben küçükken düştüğümde beni kaldırmazlardı; canım çok acısa da asla kaldırmazlardı. Bunun için geceleri ağlardım hep ama şimdi neden kaldırmadıklarını anlıyordum. Eğer şimdi düşseydim, ayağa bir daha kalkamazdım; onları hatırlardım.
Kabuk tutan yaralarımı açıyordum sürekli. Belki de ailemin o gece öleceklerini biliyorlarmış gibi hissediyordum. Belki de 5-6 yaşlarımdayken bu yüzden bana güçlü olmayı öğretiyorlardı. Belki de ailem suç işlemişti. Hayır, hayır, artık saçmalıyordum. Öyle bir olasılık olamazdı, olmamalıydı.
"Sevgilim." Pars'ın sesiyle irkildim. Düşüncelerimden çıkıp ona baktım.
"Ne düşünüyordun da irkildin? Seni korkuttum mu?" Düşüncelerimi ona da söyleyip onu boğmak istemiyordum. O yüzden söylememeyi tercih ettim.
Bir dakika, bir dakika, Pars bana ilk defa "Sevgilim" diyordu; yanaklarım pembemsi olmuştu bile. Ona kocaman gülümseyip ayağa kalkıp karşısına geçtim.
İnce sesimle, "Sen az önce ne dedin?" dedim.
Kaşlarını hafif çatıp, "Ne dedim?" dedi.
"Bilmem, ne dedin, tekrarlayabilir misin?" Onun ağzından tekrar duymak istiyordum, hem de defalarca.
Sakin bir sesle, "Ne düşünüyordun da irkildin? Dedim."
"Hayır, o değil, ondan önce ne dedin?" Dediklerimle yüzünde karizmatik bir gülüş oluştu.
"Seni korkuttum mu? Dedim." benimle dalga geçiyordu. Elimle kravatından sertçe çektim; yüzü ile benim yüzüm arasında milim mesafelik vardı.
Sert sesimle, "Benimle dalga geçme, sonuçlarına katlanamazsın." dememle gözleri kamaşmıştı.
"Seninle dalga geçersem ne olur?" Tanrım, nasıl böyle sesiyle beni etkileyebiliyordu?
Sorusunu cevaplamayıp, "Az önce ne dedin, Pars? Dudaklarından tekrar duymak istiyorum." cümlemi bitirir bitirmez kolları ile belimden tutup kendine çekmişti.
"Sevgilim." diyip alnımı öptü. "Sevgilim, misafirlerimiz gelecek, hadi git üstünü değiştir." Sevgilim, Sevgilim, ben onun sevgilisiydim.
Mayışmış sesimle, "Ben senin sevgilin miyim?" dedim.
"Evet, benim sevgilimsin. Sadece bana aitsin!" Sesi bunu beynime kazır gibiydi. "Bütün her şeyinle benimsin!" Kalbim boğazımda atıyordu ve o da bunu duyuyordu. Adam bu kadar ileriye gitme, bendekinde kalp yani.
"Sus lütfen."
Elini kalbime götürüp, "Burası benim için atıyor. Sadece benim için." dedi. Susmayacaktı; elimle ağzını kapattım. Yoksa konuşmaya devam ederse kalp krizinden ölecektim.
Burnuma tarçınsı bir koku gelmişti; bu koku Pars'tan geliyordu. Elimi ağzından çekip, Pars'ın boynuna doladım kollarımı.
Kendime hakim olamayıp burnumu Pars'ın boynuna yaklaştırdım. Kedi gibi kokladım; tarçın kokusu ve onun kokusu
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hacker
Teen Fiction6 yaşına girdiği günde annesi babası öldürülen Larissa,acılarla hayatta tutunmaya çalışmaktadır en son bu acıya dayanamayıp intikam almaya karar verir en üst düzeyde hacker olup tüm sistemlere sızar bunun sonucunda tüm ülke'de hacker aranmaktadır ha...