11.Bölüm Süreç
Pars Kandemir'in ağzından
"Dışarı çıkarır mısın, üstümü değiştireceğim." Çok halsiz göründüğü için, "İyi görünmüyorsun, sana yardım etmemi ister misin?" Diye teklif sunmuştum.
Bakışları çok sertti, bana kırılmıştı sanırım. "Kendi çıkarların için bana yardım etmen gerekmiyor. Çık." Daha fazla ısrar etmenin anlamı yoktu; inatçı keçiliğinden mi yapıyordu yoksa bana sinirlenmiş miydi, tam anlamamıştım.
Aşağı inip salonu biraz toparladım. Ardından Larissa'ya iyi gelir diye mercimek çorbası yapmaya karar verdim.
Ben tüm yemekleri yapmayı biliyordum çünkü ailemden kimse bana yemek yapmazdı. Kendi karnımı doyurmak için başlarda sandviç yapıyordum, daha sonra böyle olmayacağına karar verip yemek yapmayı öğrenmiştim. Yemek yapmayı yavaş yavaş öğrenmiştim; mutfağa gelip malzemeler var mı diye baktığımda aradığım her şey vardı. Malzemeleri çıkartıp işe koyuldum.
30 dakikada çorbayı hazırlamıştım, çorba çok güzel kokuyordu. Larissa'ya bir kase koyup kendime de ayırdım. Kaseyi tepsiye koyup ağrı kesici ve ekmek de ekledim tepsiye.
Tepsiyi elime alıp yukarı çıktım ve Larissa'nın odasına geldim. Larissa'ya baktığımda uyuyordu; tepsiyi komodinin üzerine koyup sandalyeye oturup Larissa'yı izlemeye başladım. Çok tatlı uyuyordu, masum bir melek gibi, bir tek kanatları eksikti. Bugün bana kızmıştı ama aramızda mesafe olması gerekiyordu. Ben Larissa'ya gün geçtikçe daha çok bağlanıyordum. Ve bu hiç iyi değildi, o yüzden o sözleri söylemiştim. Günü gelince tutuklanacaktı, hem de benim tarafımdan; o zaman ikimizin kalbi de paramparça olacaktı. Hayır, hayır, kesinlikle uzak durmalıydım.
Bunu ikimiz için de yapmalıydım.
Larissa çok güzel bir kadındı; mavi gözlü, ince kaşlı, sarının en açık tonunda beline kadar uzanan saçları vardı. Hele o küçük burnu onu çok tatlı yapıyordu, orta dolgunlukta da dudağı vardı.
O kadar acıya nasıl dayanmıştı, kim bilir. Siktir, ben bunları neden düşünüyordum? Kendime sövdüm. Lanet olsun, düşünmeyeceğim dedikçe düşünüyorum. Bir de onu öpmekle tehdit etmiştim. Kesinlikle aramızı bozmam gerekiyordu; bunu aklımın bir yerine not ettim.
Larissa'yı uyandırmalı mıydım? İlacını içmesi gerekiyordu. Tam Larissa'yı uyandıracakken mırıldandığını duydum. Ama ne dediğini anlayamadım; sandalyeden kalkıp yanına gittim. Biraz eğilip ne dediğini dinledim."Hayır, yapmayın."
"Yalvarırım, gitmeyin."
"Anne, baba, lütfen gitmeyin. Ben siz olmadan yaşayamam."
"Kalkın."
"Baba, hani bana söz vermiştin?"
Larissa kabus görüyor olmalıydı; çok fazla terliyordu, bu normal değildi. "Larissa," diyip biraz omzundan dürttüm. Gözlerini yavaş yavaş açıp uykulu gözlerle bana baktı. "Ne oluyor?" dedi çatallı sesiyle.
"Kabus görüyordun."
"Kabus değil, gerçekleri görüyorum," diye kısık sesle mırıldanmıştı ama ben duymuştum. Ne gerçeğinden bahsediyordu, tam soracaktım ki vazgeçtim çünkü aramızda mesafe olması gerekiyordu ve özelini bana anlatmamaması daha iyiydi. "Çorba yaptım kendime. Sen de içersin diye sana da bir kase getirdim." Birazcık yalan söylemekte bir sakınca yoktu.
"Sen çorba yapmayı nereden biliyorsun?" Şaşırmıştı, bunu yüz hatlarından anlıyordum.
"Ben bir sürü yemek yapmayı biliyorum. Bir ara yemek yapmaya merak salmıştım, oradan biliyorum." Gerçeği söylemedim çünkü bana acımasını istemiyordum; acımasını istediğim son kişi oydu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hacker
Ficção Adolescente6 yaşına girdiği günde annesi babası öldürülen Larissa,acılarla hayatta tutunmaya çalışmaktadır en son bu acıya dayanamayıp intikam almaya karar verir en üst düzeyde hacker olup tüm sistemlere sızar bunun sonucunda tüm ülke'de hacker aranmaktadır ha...