(2) Hayatımın Şanssız Günü.

31 3 0
                                    

Nasıl yani engellediğim kişi bu okuldan mıydı?
Eski okulumda ki o gıcık Burak'ı sanmıştım.
Olan bu çocuğa olmuş ve özür dileyecek yüzüm yoktu.

"Gerçekten özür dilerim eski arkadaşım zannettim" demiştim. Gözümdeki o endişe, kalbimin çarpıntısı sanki kapışıyordu. Çocuk bana karşı gülümsedi ama gözleri nefret kusar mış gibi duruyordu.

Ders zili çalarak koşar adımlarla sınıfımın yolunu buldum. Nefes nefese kalmıştım ve çantamdan ilacımı alarak içmeye başladım.

Hoca ders anlatırken o kadar dalmışım ki hocanın çocuğa bağışını bile duymamıştım. Hoca bana bakarak kalkmamı emretmişti.

Ayaklarım titriyordu. Acaba beni ne için kaldırmıştı?
' kızım hadi biraz kendini tanıt!' demişti.
"Ben Vasena! Eski okulumda yaşanan kötü olaylardan sonra buraya atanmayı düşündüm. Astım hastasıyım.
Güzel anlaşacağımızı düşünüyorum."

Ses tellerim kısık kısık ve ortalama derecesi olmadan konuşuyordum. Her teneffüs resim çizerek zamanımı dolduruyordum. Hoca bizi laboratuvara bir iksir hazırlamamızı istemişti.

İlk defa böyle bir konu işlemiştim.
Herkes koltuğuna geçerek yapmaya başlamışlardı.
Ben de iksir tozlarını ve bardakları alarak koltuğa oturdum.

Tozların renkleri şunlardı.
Mavi,mor,pembe ve lila idi.
Heyecandan yanlış birşey yapacağımı düşünmüştüm.

Herkes ne iksiri yapacağını belirlemişti.
Kimisi güzellik iksiri, kimisi ise zengin olma iksiri idi.
Ben ise zamanda yolculuk iksirini yapmayı düşündüm.

Her zaman zamanda yolculuğa çıkmayı hayal ediyordum.
Eski zamanlarda majesteleri ve prensin olduğu ve kılıçlar ile savaş açıldığı 16 bölümlük bir dizi izlemiştim.

Ben iksiri yapar iken bir kız iksirin tozunu çok attığı için patlatmıştı.
Üzülmüştüm çünkü o güzel saçlarını yakmıştı.
Ben ise kızı daha da mahçup etmemek için önüme bakmıştım.

Renkleri bardağın içine boşaltmıştım.
Tarifte tozları boşalttıktan sonra sıcak su koymamı istiyordu.
Sıcak suyu hocadan rica ettikten sonra bardağın içine boşalttım.
Saçımdan bir tutam kestikten sonra en son olarak gözyaşı gerekiyordu.

Az önce gözyaşı suyu vardı ama şuan yok olmuştu.
Yerlere ve masanın her tarafını kurcaladım ama yoktu.
Hocaya göz yaşı gerektiğini söyledim ve koridorun sol tarafında bir kapı olduğunu ve o kapıda bir deponun içinde göz yaşı olduğunu söylemişti.

Koşarak kapının olduğu yere yöneldim.
Kapıdan içeri girerek masanın üstünde olan gözyaşı suyunu aldım.

Koşarak laboratuvara gittim.
Göz yaşı kavanozunu açarak iksirimin üstüne serpttim.
Üstüme sıçramasın diye kendimi arkaya ittim.

Olmuştu! Rengi tam anlamıyla simli mora benziyordu.
Hocaya iksirini gösterdim ve aferini kapmıştım.
Yerime geçerek yanımdaki kızın yaptığı iksire odaklandım. Kız bana gülümseyerek şunu teklif etti.

' Bana yardım etmek ister misin Vasena?' demişti.
Yardım etmeyi sevdiğim için iksirimi masaya koyarak ona yardım ettim.

"İsmin nedir acaba?" Dedim gülümseyerek.
'ismim Darlin. Senin ismin ise Vasena olmalı değil mi?'
Dedi kıkırdayarak.
"Eve ismim Vasena. Arkadaş olalım mı tabi istersen?" Dedim güven verici ses tonuyla.

'Tabii ki arkadaş olurum.
Hem benim hiç arkadaşım yoktu. Eğlenceli olur.' demişti.
Darlin ile beraber iksirini yapmaya başladım.
Onun iksiri hayata hep olumlu bakma gücü idi.
Darlin ve benim iksirim tamamlanmış bir vaziyette taş kağıt makas oyununu oynadık.
Çok çocukça bir oyun olduğunu biliyordum ama boş boş oturana kadar bir oyun oynasak daha güzel olurdu.

Aradan 37dk geçtikten sonra hoca bizlere puan verdi.
Darlin ile bana 100 vermişti.
Sevinçten yerimizde duramıyorduk.

Beslenme kutumda salamlı Sandwich vardı.
İçecek olarak ise Nec cafe getirmiştim.
Darlin ise sucuklu tost ve ev yapımı limonata getirmişti.

Yemeğimizi yedikten sonra çantamızı toparlayarak eve gittik. Darlin bana telefon numarasını vermeyi unutmadı.
İlk defa sallana sallana eğlenerek eve gidiyordum.

Ara sokaktan giderek eve doğru yürüdüm.
İçimi yine korku kaplamıştı.
Her ara sokaktan geçerken bayılacak duruma geliyordum.

Ayaklarımı korku sarmıştı.
Nefes alamayacak duruma gelmiştim.
Sesler geliyordu. Yerlerde kan izleri vardı.
Ya cidden kurt adamlar var ise?

Ayağımı bir taş dokunarak çığlık atmaya başladım.
Öğlen olsa o kadar korkmazdım ama gece olunca herşey olabilirdi.

Güçlü davranmaya çalışarak ara sokaktan geçtim.
Yere telefonum düşmüştü.
Yerden telefonumu aldım ve ayağa kalktım.
Arkamda biri mi vardı?
Bakmaya bile korkuyordum.

Yürümeye devam ettim ve adımlarımı hızlandırdım.
Ara sokağın soluna doğru giderken biri belimi çekerek duvara yapıştırdı.
Gözümden yaşlar yüzümde süzülerek önümdeki o adama baktım. Bana dediği tek kelime ise şuydu.
'şşştt' dı.

İnternette gördüğüm ayağımı özel bölgesine vuracak iken ayağımı da tuttu. Ayakkabımın ikisine de basarak hareket ettirmeme mi sağladı. Nefes dahi alamıyordum.
Gözlerimin içine bakan korkunç gözler beni korkutuyordu.

Nefes alamıyordum. Gözlerim kapanacak mış gibi oldu.
Elim ile eline bir tırnak çizdim. Elimi eline yerleştirerek ağzıma tutmamasını denedim ama olmamıştı.
Bütün gücümle devam etmiştim ama onun gücünü kullanmadan bana bakmaya devam etmişti.

Bir kelime bile etmiyordu.
Beni öldürecek miydi?
Beni boğacak mıydı?
Şiddetle ağlamaya başlamıştım.
Elleri ıslanmış vaziyette göz temasını bozmadan devam etmişti. En sonunda saatine bakarak sağına ve soluna bakmıştı

Siyah üstü açık bir araba gelerek elini ağzımdan çekerek şunu dedi. 'bu daha başlangıç ufaklık!' demişti.
Ben birşey yapmamıştım. Onu incitecek birşey dahi yapmamıştım. Arabasına binerek hızla uzaklaştı.
Çantamı yerden alarak koşmaya başladım.

Eve doğru gelerek ağlamaya başlamıştım.

KARANLIK AYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin