5. Bölüm

1.2K 288 81
                                    

Herkese merhaba arkadaşlar. Öncelikle tüm Müslüman aleminin Kadir Gecesi Mübarek olsun. Bin aydan daha hayırlı olan bu geceyi bol dua ile geçirelim inşallah. Dualarınızda beni de unutmazsanız sevinirim. Akşama iftara misafirim var bölümü yayınlayacak zamanım olmayabilir diye erken yayınlıyorum. Kontrol edemedim. Umarım fazla hata yoktur. Keyifli okumalar!

***

Genç adam uçağın merdivenlerinde durup temiz havayı içine çekti. Hava kapalı olduğu için biraz soğuk olsa da bu soğuk onu daha dinç tutuyordu. Merdivenlerden aşağıya inerek havaalanı binasının içine doğru ilerledi. Küçük bir alandı Trabzon havalimanı bu yüzden valizini almaya bagaj bölümüne gitmek kısa sürmüştü. Biraz bekledikten sonra içini hediyelerle doldurduğu valiz bandın üzerine göründüğünde genç adam uzanarak valizini alıp çıkış kapısına doğru ilerledi. Akşam üzeri olduğu için denizin üzerini hafif bir kızıllık kaplamaya başlamıştı. Arada kara bulutlar o kızıllığı gölgelese de seyirlik bir manzara oluşturuyordu.

"Ahmet!" genç adam duyduğu sesle başını kaldırarak karşısında ki adama bakmıştı.

"Cenk hocam nasılınız?" Cenk yıllar önce üniversitede kısa süreliğine hocalığını yapıştı. Arkadaşı ve aynı zamanda süt kardeşi olan Alya ile evliydi. Karı koca KTÜ'de öğretim görevlisi olarak çalışıyordu. İki adam birbirine sarılırken "Hoş geldin, nasılsın?" diye sordu Cenk. Ahmet geri çekilerek yılların yaradığı adamı baştan aşağı süzmüştü.

"Ben iyiyim hocam, sizin de maşallahınız var. Hiç yaşlanmıyorsunuz."

"Yaşım kaç ki yaşlanayım?" Cenk Ahmet'e takılırken genç adam gülmüştü.

"Haklısın, bizimki ağız alışkanlığı. Alya yok mu?" Cenk yüzünü asarak başını iki yana sallamıştı.

"Üçüzler yapıştı bırakmadı onu." Ahmet adamın ifadesine gülerken Cenk "Gül gül seni de göreceğiz. Karıma el koydular resmen," diyen adamın en büyüğü beş yaşında dört çocuğu vardı.

"Yeğenlerime laf yok, hepsi burnumda tüttü." Ahmet valizi arabanın arkasına yerleştirirken Cenk direksiyona geçerek arabayı çalıştırmıştı. Genç adam yolcu koltuğuna bindiğinde yola koyulmuşlardı.

"Nereye gidiyoruz, eve geçmeyecek miyiz?" Ahmet her geldiğinde Alya ve Cenk'in evinde kalıyordu.

"Alya ve çocuklar annemdeler. Onları alıp Arya'lara gideceğiz. Akşam yemeğine davetliyiz." Cenk'in açıklamasıyla Ahmet başını sallayarak onaylamıştı. Arabanın penceresini açarak temiz havayı içine çekerken tüm düşüncelerinden kurtulmaya çalışmıştı.

"Bir sıkıtın mı var Ahmet?"

"Eve geçince konuşuruz, size söylemem gerekenler var." Cenk merak etse de genç adamın üzerine gitmemeye çalışmıştı. Araba kısa sürede Alya'nın annesi Emine hanımların evinin önüne geldiğinde genç adamın bakışları eskiden kendilerine ait olan dairenin bulunduğu karşı apartmana çevrilmişti. Gördüğü şeyle şaşkınlıkla duraksayan Ahmet Cenk'e dönerek "Orada satılık mı yazıyor yoksa ben mi yanlış görüyorum?" diye sordu. Cenk genç adamın bahsettiği daireye bakarken başını sallamıştı.

"Evet satılık yazıyor. Sahibi vefat etti, mirasçıları da satıyor." Ahmet camda yazan numarayı not alırken birlikte binadan içeriye girmiştiler. Uzun zaman sonra ilk kez bu kadar heyecanlanmıştı. Alt katta olan dairenin zilini çalan ikili içeriden koşturarak bağıran küçük kızın sesini duydu.

"Babam geldi, babam..." Cenk kızı Amine'nin sesini duyunca gülümsemişti.

"Seni görünce çıldıracak!" Amine annesinin zekasını almış oldukça meraklı bir çocuktu. Şimdiden yaşıtlarını oldukça geride bıraktığı için özel eğitim alıyordu. Annesi ve babasının kendisine gösterdiği şeyleri bir daha unutmayan bir zekaya sahipti. Beş yaşında olmasına rağmen şimdiden okumayı sökmüş hatta annesinden arada İngilizce dersi aldığını biliyordu. Okuduğu aklında kalıyor, bir kez yaptığı uygulamayı eksiksiz hatırlıyordu. Kapı açıldığında küçük kız "Baba..." diye bağırırken Ahmet'i görmesiyle gözleri daha da büyüyerek mavi gözlerini dışarı fırlatırcasına çığlık atmıştı.

KÖRDÜĞÜM KALPLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin