Giriş

2.6K 257 54
                                    

Merhaba arkadaşlar. Yepyeni bir hikaye ile karşınızdayım. Umarım hikayemde beni yalnız bırakmazsınız. Ana karakterimiz Gelincik Çiçeği hikayesinden tanıdığımız Ahmet! Keyifli okumalar!


***


Genç adam aynadaki yansımasını son kez kontrol ederek arkasını dönüp yatağının üzerine duran arabasının anahtarını almıştı. Bugün onun için büyük gündü! Bugün kalbinin kapısını kilitleyip yoluna bakma günüydü. Odasından çıkıp salondan gelen seslere doğru yönelirken oldukça sakin görünüyordu.

"Oğlum nereye?" annesinin sesiyle salonun kapısında duraksayan genç adam kendisine üzgün bir şekilde bakan kadının yanına ulaşarak ellerinden öptü.

"Nereye gittiğimi biliyorsun anne!"

"Yapma oğlum, kendine bu eziyeti yapma." Genç adam buruk bir şekilde gülümseyerek başını iki yana sallamıştı.

"Bunu görmek zorundayım anne, sende biliyorsun yoksa yoluma devam edemem."

"Zaten ne olduğunu biliyorsun kendine bu eziyeti yapmak niye evladım. Gel anne sözü dinle gitme o düğüne!" Ahmet annesinin üzgün bakışlarına hafif gülümseyerek yerinden kalkmıştı.

"Beni düşünme anne, bilirsin bende biten bir daha geri dönmez!" Gülay Hanım oğlunu ikna edemeyeceğini anladığında onun ardından dua etmeye başlamıştı. Tek duası oğlunun daha fazla üzülmemesi içindi.

Genç adam evden çıkarak geçen ay aldığı arabasına doğru ilerlemeye başlamıştı. Arabası ne çok lüks ne de çok ucuzdu. Dayısının yanına çalışmaya başladığında şirket kendisine araba tahsis etmek istemiş ancak genç adam emanet malı kullanmak istemeyerek babasının desteğiyle orta yollu bir araba almıştı. Yaklaşık beş aydır yeni kurulan bir ilaç firmasının genel müdürlüğünü yapmaya başlamıştı. Başta işi yapamayacağını düşünse de kısa sürede işi kavramış hatta beklenmeyecek bir şekilde başarılı da olmuştu. Şimdi ise Alya ve Akasya'nın yardımıyla ilaç firması için nadir olan bitkileri yetiştirecekleri bir sera üzerine çalışıyorlardı. Arabası hedefine ulaştığında kısa bir süre arabanın içinden karşıda duran düğün mekanına girip çıkan kişilere odaklanmıştı. Sakin olmalı ve gözleriyle bazı şeyleri görmeliydi. Onun burada olacağını biliyordu. Arabasının çamının tıklatılmasıyla bakışları yan tarafa çevrilmişti.

"Senin burada ne işin var?" Ahmet arabadan inerek kendisine kaşları çatılı bir şekilde bakan arkadaşına bakmıştı.

"Davet edildim neden gelmeyeyim?"

"Alya geleceğini biliyor muydu?" Ahmet Akasya'nın sorusuyla başını iki yana sallamıştı.

"O gelmemi istemedi ancak gelmem gerekiyordu." Akasya yanındaki Onur'a kısa bir bakış atarak sormuştu.

"Neden kendine bu eziyeti yapıyorsun Ahmet. Onun da burada olacağını biliyorsun neden bu ısrar?"

"Anlamıyorsunuz değil mi Akasya, görmem gerek. Onun bir başkasının elini tuttuğunu görmem gerek!" Akasya öne çıkacağı anda Onur nişanlısının elini kavramıştı.

"Hayatım bırak canı nasıl istiyorsa öyle davransın. Görmek istiyorsa görsün ve kabullensin."

"Ama Onur!" Onur genç adama anlayışlı bir bakış atarken iç çekerek "Hadi birlikte içeri girelim," dedi. Üçü birlikte mekandan içeriye girdiklerinde kapıda onları Deniz Hanım ve Han'ın annesi karşılamıştı. Deniz hanım onları gördüğüne mutlu olurken üçlü iyi dileklerini belirterek salona giriş yapmıştı. Bugün Avukat Han ve Cemile ablasının düğünü vardı ve Ahmet kendisini terk eden sevdiği kadının da bu düğüne katılacağını biliyordu. Nitekim Han onun abisi sayılırdı.

KÖRDÜĞÜM KALPLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin