17. Bölüm- Mysia Leydisi

16 2 0
                                    

Bölümleri çok uzun tutmamaya çalışıyorum ama bu bölüm epey bir uzun oldu leydiler size iyi okumalar dilerim. Keyif almanız umuduyla...<3

__________

İki gündür saray zırvalıklarıyla uğraşıyordum. Komutan Zalton ve Klasrumun getirdiği bir sürü kağıt zırvalıklarını okuyup onay verdiklerimi imzalayıp mührümü basıyordum. Bu işlerin bu kadar zor olacağını tahmin etmemiştim. Kendimi kağıt yığınlarının arasında kaybetmiştim. Doğru düzgün kimsenin yüzünü bile görmemiştim aşırı yoğun olduğum için kimseyle görüşmeyi kabul etmedim bile. Dikkatimin dağılmasını istemiyordum.

Bunun yanında Hera artık tamamen iyileşmişti. Bugün banyo suyumu yine o hazırlamış saçlarımı özenle dalgalar yapıp ufak bir kısmını topuz yaparak tacımın daha iyi durabilmesini sağlamıştı. Yüzünün tekrardan güldüğünü görebilmek çok güzeldi onu neredeyse kaybedecekken tekrar ona kavuşmak çok güzeldi. Büyük bir şey atlatarak ölümün ucundan kıl payı kurtulmuştu. Darius gelmeden önce onun ölümün kollarına teslim olacağını düşünmeye başlamıştım, iyileşemeyeceğini ve onu tamamen kaybedeceğimi düşünmüştüm. Artık kötü günler geride kaldı şimdi ileriye bakmanın vakti gelmişti. Problemleri tek tek çözecektim.

Annemin çalışma odasında biraz bile dursam sonrasında hemen bunalıyordum. Sıkıcı ve kasvetli geliyordu ama annemin şimdi neden burada bu kadar vakit geçirip yüzünü dahi göremediğimi anlamıştım. Bu kağıtların arasından çıkmak neredeyse imkansızdı. Bir çoğunu da zaten anlamıyordum. Bir sürü zırvalık vardı, bilmediğim bir sürü telaffuz ve kelimeler topluluğundan ibaretti sanki.

Bu durumda anlamadığım işler üzerinde ya Klasrum'dan ya da Zalton'dan yardım alıyordum. Bilmediğim konularda beni aydınlatıyorlar bana yardımcı oluyorlardı. İçeriye girip çayımı tazeleyen kumral kıza baktım oldukça sıskaydı yaşı benden biraz büyük duruyordu gözlerinin koyu kahveleri üzerimde dolandığını hissettim. Çayımı doldururken ellerinin titrediğini gördüm. Yanında başka bir isteğim var mı diye beklerken "Sen iyi misin?" diye sordum.
Başını korkuyla kaldırdı. Konuşmaya başlayacak gibi dudaklarını araladı ama geri kapattı.

Kaşlarım çatılırken "Konuş." dedim sadece. Bu bir rica değil emirdi o da bunu anlamıştı.
"Ben, majesteleri-" duraksayıp yutkundu. "Sizden bir ricada bulunacaktım." Emayenin sapını sıkıca tutuyordu.

"Nedir?" diye sordum koltuğumda geriye yaslanırken. Ellerimle koltuğun iki kısmına yaslanmış konuşmasını bekledim.

"Şey, Majesteleri bunu nasıl söyleyebileceğimi bilmiyorum ama ben biraz zor durumdayım." Para sıkıntısı çekip çekmediğini düşünürken "Babam kumarda iki ay önce borca girmiş ve şimdi tehdit ediyorlar, babam bu borcu ödeyebilecek servete sahip değil bu yüzden babam, karşılığında beni satmak istiyor." dediğinde cümlesi bitmeden gözüne yaşlar anında hücum etmişti. Dudakları ve elleri titrerken gözündeki yaşlar çenesinden yere damlayarak ıslattı.

"Baban kumar borcunu ödemek için seni satmak istiyor? Doğru mu duydum?" diye sordum tekrar. Kulaklarımın duyduğu şeye inanmak istemedim. Öfke bir lav gibi bedenimi sardı. Böyle şeylerin benim diyarımda olduğunu bilmek canımı sıktı. Harvey Vadisinde böyle yerlerin olduğunu bile bilmiyordum, böyle yerler can sıkıcı bok bataklığından beterdi. Ses tonumu sakin tutmaya çalışırken bir yandan da öfkeme hakim olmaya çalışıyordum.
"Lütfen majesteleri bana yardım edin ben bir mal gibi satılmak istemiyorum. Ben sizin hizmetinizdeyim lütfen, lütfen size yalvarıyorum bana yardım edin." diye gözyaşları içerisinde bana yalvardı.

Gözlerimle kızın titreyen bedenine baktım. Çaresizdi. Solgun yüzü ve gözlerinin şiş olması nasıl bir durumda olduğunu ortaya çıkarıyordu. Son çare olarak da benim müdahale etmemi bekliyordu. Ona tabii ki de sahip olacaktım. Halkımın bu şekilde saçma şeylerle uğraşması ve ailelerine eziyet etmesine izin veremezdim.

Harvey VadisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin