Sabah uyandığımda başımda feci bir ağrı vardı, ama dün gece aklımdan çıkmıyordu.
Dün gece, Jisung yanımdaydı. Hayal, rüya ya da gerçek umrumda değildi.
Saçlarımı okşamıştı, avcumda hissetmiştim öpmek istediğim dudaklarını, muhtaç kaldığım sesini işitmiştim kulaklarımda.
Yıllar önceki gibi 'sevgilim' demişti bana, bundan daha güzel bir duygu yoktu.
Tekrar görmek istiyordum, bu kez sıkıca doya doya sarılmak istiyordum. Gerekirse omzunda saatlerce ağlamak, binlerce kez özür dilemek istiyordum.
Ayılmak için kalkıp mutfağa geçtim ve kendime bir kahve yaptım, aklıma dün evime giren lavuk takılıyordu.
Sahi nereye gitmişti, Jisung mu gelip kurtarmıştı? Yoksa sadece halüsinasyon muydu?
Çok da umrumda değildi kim olduğu,
"Amaan, sikimden aşağı kasımpaşa."
Kendi kendime söylenerek odama geçtim, üstümü değiştirdikten sonra gerekli dosyaları alıp büroya gitmek için arabama bindim, yol boyunca aklımda dün geceyi düşündüm.
Sadece mutlu olmak istiyordum, Jisung'la mutlu olmak istiyordum.
Ofise geldiğimde masamda farklı bir not bulmayı beklemiyordum, yeni bir mesaj mıydı?
Kağıdı elime alıp heyecanla okudum;
'Bazen düşündüğümden daha aptal oluyorsun Kızıl, biraz gözünü aç. Seni çok özlüyorum, uzaktan izlemek yoruyor.'
Odanın kapısının çalmasıyla kağıdı katlayıp cebime sıkıştırdım,
"Gir!"
Tahmin ettiğim gibi gelen Hyunjin'di.
Yine hararetli bir şekilde bir şeyler anlatıyordu, ama bu sefer benim de neşeli olmam onun hoşuna gitmişti.
"Hyung bugün keyfin baya yerinde, sormak istiyorum nedenini?"
Gülerek arkama yaslanmış, ellerimi başımın arkasında birleştirmiştim.
"Şiirsel konuşuyorsun hayırdır, düşmem böyle. Ama sordun madem, uzun süre sonra sevdiğim adamın yaşadığını öğrendim."
Yüzü düşmüş, ardından bir tebessümle süslemişti dudaklarını.
"Ben kalkayım Hyung, seni tutmayayım."
"Niye, oturuyorduk?"
"Biraz başım ağrıyor, masama döneyim."
Aceleyle odadan çıktığında bir gariplik olduğu barizdi, çok da kurcalamamak lazım.
...
Dolu bir kafa, sinirle sıkılan dişler, yumruk halini almış eller, derin ama bir o kadar kesik kesik alınan nefesler.
Hwang Hyunjin, kendini ne hale getirdin dön bi' bak demek istedim hep; yapamıyordum.
Yıllardır acı çekiyordum, yıllardır.
Bir kez olsun kendini o düşük ihtimale inandırırsan, bir daha olağan duruma inanasın gelmiyordu, ne kadar saçma değil mi?
Masamda oturmuş, kalemimi dişliyordum. Birazdan kalem kırılacak, mürekkebi tekrar gömleğime dökülecek, her zamanki gibi.
Sıkıntıyla ellerimi anlıma yasladım, cidden sevilmesi bu kadar zor biri miydim?
Öldüğünü düşündüğü birinden yıllardır kopamayacak kadar seven bir adam, beni neden sevmiyordu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Blood, Sweat And Tears
Fiksi Penggemar"İki seçenek var kızıl, ya ölüm ya kodes. Razı mısın benim için kendini ateşe atmaya, buna değer miyim?"