Küçüklük yıllarımız, en saf ve savunmasız olduğumuz yıllar.
Henüz iyi ve kötüyü ayırt edemeyiz, sadece ailemizin yetiştirdiği şekilde şekillenir hareketlerimiz.
Ama ya o ailenin şefkatini alamazsak, tamamen kendi kendini büyütürsen?
O zaman işler yanlış yollara gidebilir, her şey çığırından çıkabilir.
Ya pısırık, korkak bir çocuğa dönüşür. Ki bu sadece kişinin kendisine zarar verir, çevresi sadece zorbalar ya da aşağılar.
Ya da aile farkında olmadan kendi elleriyle cani bir canavar yaratır, gözünü kırpmadan canlılara zarar verebilecek birine dönüşür.
O saatten sonra ne aile, ne arkadaş ne de aşk onu o yoldan kurtarabilir.
Ben kurtarabilir sanmıştım, sevgiyle aşabiliriz sanmıştım.
Ben kalbi olmayan bir canavarla mücadele etmeye çalışmıştım, yenilmiştim; yalnızca ona yenilmiştim.
Saatlerdir büronun tuvaletinde kendimi toparlamaya çalışıyordum, aldığım nefes ciğerlerime batıyordu.
Kapımı ısrarla çalan Hyunjin, bir yerden sonra sinirimi bozmaya başlamıştı.
"Hyung-"
Hışımla açtığım kapıyla irkilmiş, istemsizce geriye adımlamıştı.
Gözüm dönmüştü, artık içimde tutamıyordum.
Gömleğinin yakasını sıkıca kavrayıp, benimkine kıyasla uzun bedenini sertçe ofisin camına ittirdim.
"İstediğin oldu değil mi? Sonunda Jisung'un suçu ispatlandı, rahata erdin mi? Söylesene!"
Gözlerindeki o ifade, zaferini kutluyordu.
"Abartma Dennis, o bir suçluydu. Ben sadece gözlerini açmana yardım ettim, o herifin yaptıkları yüzünden beni suçlama kes sesini."
Diğer elimi hışımla diğer yakasına sabitledim ve bedenini sarsmaya devam ettim.
"Nasıl bu kadar acımasız olabilirsin? Ne istiyorsun Hwang, söylesene ne istiyorsun benden?!"
"Seni istiyorum!"
Ne?
Ellerim hala yakalarındayken, anlamaz gözlerimi onun utanmış bakışlarına kenetledim.
"Ne?"
Kafasını derin derin aldığı nefesler eşliğinde arkasındaki cama yasladı, bir süre sadece iç çekmekle yetindi.
Ellerini yakalarındaki ellerime yerleştirdi,
"Yıllardır, küçüklüğümüzden beri tek istediğim sendin Dennis. Her yılbaşında, doğum günlerimde seni diledim; senin beni sevmeni diledim."
"Hyunjin-"
"Evet, beni o anlamda hiç görmedin. Ve ben bu yüzden Jisung'a çok imrendim, hep bir açığını aradım-"
"Nasıl yapabilirsin? Ben onun arkasından bu denli acı çektim ve sen, benim mutlu olduğum adamın açıklarını mı kolladın?"
"Sen olsan sen de aynısını yapardın-"
Ve o an onun yüzüne öyle bir tokat indirdim ki, o an hırsla yaptığım ancak sonrasında pişmanlıktan aklımdan çıkmayacak kadar sert bir tokat.
Sakinlikle kanayan dudağını sildi, yüzündeki o sabit ifade hiç bozulmadı.
"Ama biliyor musun, sen hep direndin. Aptallıkların yüzünden onunla mutlu olacağını sandın, olamazdı Dennis. Bir katil ve bir komiser-"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Blood, Sweat And Tears
Fiksi Penggemar"İki seçenek var kızıl, ya ölüm ya kodes. Razı mısın benim için kendini ateşe atmaya, buna değer miyim?"