IX

1K 80 170
                                        

Kocasının eve dönmesini bekleyen Wonwoo oturduğu sedirde bacaklarını sallayarak kollarını göğsünde kavuşturdu. Gergin ve korkmuş hissediyordu. Mingyu'yu öyle görmek onu hem korkutmuş hem de içindeki bir ses korkulacak bir şey olmadığını, Mingyu'nun yalnızca onu koruyacağını fısıldamıştı.

Mingyu'nun kendisine zarar vermeyeceğini biliyordu ancak yine de onun bu yanına şahit olmaya pek de hevesli değildi. Alfanın söz dinleyen, itaatkar hali onun hoşuna gitmiş, içindeki omeganın kuyruğunu sallamasına neden oluyordu. Mingyu'nun Wonwoo'nun sesini duyduktan sonra sakinleşmesi ve Wonwoo'nun yüzünü yalaması...

Tanrı aşkına... Bunu gerçekten de yapmıştı. Wonwoo utançla yanan yanaklarına ellerini bastırdı. İnsan içine nasıl çıkacaktı ki? Utançtan ölen ilk insan olarak tarihe geçmesi an meselesiydi.

Kapının aniden açılması ile refleksle ayağa fırlayan Wonwoo titrek bir nefes alıp bakışlarını kendisine kilitleyen Mingyu'ya dikti. "Niye saldırdın o alfaya?"

Mingyu suratını buruşturdu. "Boş boş konuşuyordu."

Kaşları anlamsızca çatılan Wonwoo, "Bırak konuşsun," dedi.

"Benim olan hakkında mı?" Mingyu hırladı, neredeyse kurt dişleri çıkacaktı. "Bana bak Wonwoo, sen benimsin, bunu herkesin anlaması gerekiyor!"

Wonwoo, Mingyu'nun bölgeci tavrıyla irkilse bile sordu. "Benim hakkımda mı konuştu?" Mingyu'dan bir yanıt alamayınca yavaşça, birkaç adımda alfaya yanaştı. "Bu yüzden mi sinirlendin?"

Mingyu, Wonwoo'ya sanki Wonwoo dünyanın en saçma sorusunu sormuş gibi baktı. "Evet?"

"Ne dedi?"

"Senin güzel kıçından bahsetti." Alfa iç çekti ve eliyle yüzünü ovuşturdu. Büyük bir aydınlanma yaşamış gibi derin bir hırıltı çıkardı. "Ahhh, Tanrı aşkına, beni neden durdurdun ki Wonwoo? Onu oracıkta öldürecektim."

"Sen ne düşünüyorsun peki?"

Alfa afalladı. "Ne?"

"Kıçım hakkında?" Wonwoo nefes nefese sormuştu.

"Güzel,"diyen Mingyu'nun sesi titredi, alfa kuruyan dudaklarını yaladı ve sakin bir şekilde ona bakan Wonwoo'ya baktı. "Kıçın güzel işte."

"Hmmm, öyle mi?"

Mingyu boğazını temizledi. "Öyle."

"Eğer öyleyse o doğruyu söyledi, ona neden kızıyorsun ki? Bırak konuşsun." Wonwoo muzip bir tonda konuştuğunda Mingyu öfkelendi.

Dişlerini sıkan alfa, Wonwoo'nun kalçasını kavradı, düşmemek için Mingyu'nun omuzlarına tutunan Wonwoo dudaklarından firar edecek olan hıçkırığı engellemek için dudaklarını birbirine bastırdı.

Mingyu'nun gözleri Wonwoo'yu tararken hırlamamak için kendisini zor tutuyordu. "Hâlâ anlamadın mı, Wonwoo, bana aitsin. Dudaklarınla, gözlerinle, dişlerinle, parmaklarınla, o gözünün altındaki benle ve hatta o küçük, sinirimi bozan kıçınla tamamen bana aitsin, Wonwoo, benimsin." Güçlü bir şekilde Wonwoo'nun kalçasını kavradığında omega ciyaklamaya benzer bir ses çıkardı.

Yavaşça kaşları çatılan Wonwoo ellerini onun üzerinden çekip bir adım geriledi, somurttu ve içindekileri hızla döktü. "Gerçekten de ne düşünüyorsun, ne istiyorsun, beni seviyor musun yoksa sevmiyor musun, bana neden acı çektirip birkaç dakika sonra beni önemsiyorsun anlamıyorum?! Senin yüzünden serseme döndüm ve düzgün bir şekilde düşünemiyorum bile-"

Wonwoo, sözlerini bitiremeden Mingyu onun yüzünü kavradı ve pembe, küçük, kedi dudakları kendi dudaklarının arasına aldı, büyük bir açlık ve birikmişlik duygusu ile onu öptü. Isırdı, emdi, çekiştirdi, dilini anında küçük ağzın içine daldırdı ve Wonwoo'nun ağzına saldırdı.

The Beast/ Meanie [Omegverse]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin