XII

653 61 51
                                    

Jaehyun gözlerini kıstı, Mingyu'nun odaklanmış bir şekilde çiçekleri birbirine geçirdiğini gördüğünde yüzünde anlamsız, ne olduğunu merak eden bir ifade vardı. Mingyu, Jaehyun'un aklına gelen o şeyi yapıyor olamazdı, Mingyu o türde bir adam değildi. "Ne yapıyorsun?"

Mingyu yüzünde muzaffer bir edayla cevap verdi. "Wonwoo'ma çiçeklerden taç yapıyorum."

"Dalga mı geçiyorsun?"

"Kapa çeneni Jae," diye hırladı alfa ve işine devam etti, tacı bükerek Wonwoo'nun kafasına oturup oturmayacağını hesaplarken gözlerini kıstı.

Seokmin alaycı bir bakışla Jaehyun'a baktı, ikisi göz göze geldiğinde bakışlarında inanamaz bir hava hâkimdi, ufak tefek kıkırtılar duyuldu ancak Mingyu onlara tek bir bakış bile atmadı.

Seokmin gözlerini kısıp Mingyu'ya baktı. "Saçlarını kestirmişsin."

Mingyu'nun yüzünde kocaman bir gülümseme peydah oldu. "Wonwoo benim için kesti."

Seokmin alayla güldü. "Wonwoo, Mingyu'ya ne yapmış, adamım aşkın kölesi olmuş."

Mingyu bakışlarını diğer omegalarla çörek pişiren omegasına çevirdi ve onun attığı kahkahayı duyamasa bile, burnunun kırışmasına şahit olduğu an da içinde bir şeyler eridi.

"Wonwoo!" Mingyu yumuşak bir şekilde omegasını çağırdığında diğer omegalarla konuşmayı kesen Wonwoo, önce kedi gibi kafasını kaldırdı, Mingyu onun hayali kalkan kedi kulaklarını gördü ancak bu sadece onun hayal gücüydü, Wonwoo sorgular bir şekilde ona baktı.

Mingyu tekrar seslendi. "Buraya gel!"

Wonwoo yavaşça oturduğu yerden kalktı ve yavaş, sakin adımlarla Mingyu'ya doğru adımladı.

Mingyu elindeki tacı Seokmin'in eline tutuşturdu. "Düzgünce tut."

Seokmin ikiletmedi, sorgulamadan tacı tuttu, yüzü buruştu, Mingyu bunu nasıl yapmıştı, iç içe geçirmişti.

Wonwoo yumuşak bir gülümseme ile alfasına yanaştı, "Ne oldu?" diye sordu yumuşak bir şekilde. Diğer ikisine bir bakış atmadı.

Mingyu kuruyan dudaklarını yaladı ve bakışlarını omeganın ipeksi tutamlarında gezdirdi. O kadar yumuşak görünüyordu ki sabit durmuyordu, Wonwoo gözünün önünden çektiği anda hemen geri gözlerinin önüne düşüyordu.

"Yaklaş."

Wonwoo ikiletmedi, kafasını eğip, dudaklarını birbirine bastırdı, ayaklarını çocuksu bir şekilde kumda sürükledi ve Mingyu'ya yaklaştı. Onun bu hareketi üç alfayı da aynı anda güldürmeye yetti.

Gülmeyi kesen Mingyu önce ciddi bir tavırla burnunu çekti, sonra da onun tutamlarını yavaşça okşadı, göründüğü gibi yumuşacıktı.  Son günlerde uyumadan önce parmaklarını Wonwoo'nun saçlarının önünden çekmek en büyük keyiflerinden biri haline gelmişti. "Saçların rahatsız etmiyor mu?"

Mingyu'nun bu denli yumuşak ve sevimli yanına şahit olan Seokmin ve Jaehyun karşılarındaki kişinin gerçek Mingyu mu olduğundan şüphe ettiler. Gördükleri karşısında ufak çaplı bir şaşkınlık geçirdiler. Wonwoo bir cadı ya da büyücü olmalıydı, başka bir açıklaması yoktu. Mingyu'yu etkisi altına almış, alfa adeta Wonwoo'nun üzerine titriyordu.

"Biraz," diye mırıldandı Wonwoo. "Ama çok değil." Güzel, narin parmakları istemsizce saçlarının arasına daldı, yavaşça taradı.

Mingyu şefkatle onun elmacık kemiğini ovuşturdu. Bileğine Wonwoo için çarşıdan aldığı güzel tokayı takmıştı. Birden fazla almıştı ancak tokalar o kadar dardı ki alfanın ilk aldığı bileğine taktığı anda kopmuştu, yeni tokayı gevşetip zorlukla takmıştı. Tokanın bileğinde bıraktığı izden gözlerini çekip Wonwoo'ya döndü.

The Beast/ Meanie [Omegverse]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin