VI

705 73 232
                                    

Sabah şiddetli yağan yağmurun ardından öğleden sonra güneş herkese inat tepedeydi. Gökkuşağı gökyüzünü süslüyor, çocukların neşe içinde çığlık atacağı bir görüntü oluşturuyordu.

Wonwoo, Kim sürüsünün çocuklarından gelen cıvıltıladı dinlerken kıkırdadı. Köydeki kadınların onların çamaşırlarını temiz bir şekilde yıkayıp geri getirmesi Wonwoo'yu başta şaşırtmıştı ancak Joshua, ona bunun normal olduğunu ve sürünün liderleri ve ailesinin genel rahatından diğerlerinin sorumlu olduğunu söylemişti. Wonwoo şimdilik hiç de rahat yüzü görmese de bu durum en azından iyiydi.

Güneşin ta tepede olmasını fırsat bilerek yıkanan çamaşırları dışarıdaki ipe asmaya koyuldu. Kıyafetlerden alfanın kokusu kaybolmuştu, tabii ki bu durum öyle umrunda da değildi ancak Mingyu'nun kıyafetlerini koklamak için burnuna götürmeden edememişti.

Joshua ona akşam için yemek hazırlamsına yardımcı olmuştu, bu durum birkaç gündür sürüyordu ve Wonwoo gerçekten de yemek yapmaktan keyif almıştı. Şimdiye kadar yaptığı bütün yemekler azdı ve kendine kadardı ancak belki canı isterse Mingyu'ya da biraz yemek pişirmeyi düşünebilirdi.

Çamaşırı ipe asarken evin önünde bir karartı fark etmesi ile irkildi ve gözlerini kıstı. Görüşünün biraz olsun netleşmesi ile daha önce hiç görmediği, kahverengi saçlı, sert yüz hatlarına sahip, donuk bakışlı bir alfanın evi gözetlediğini fark etti, Mingyu ve Wonwoo'nun evini ne cüretle gözetliyordu?

"Hey, sen!" Wonwoo, alfaya seslendi.

Alfa, bakışlarını kendisine çevirmiş olan omegayı fark ettiğinde irkildi ve telaşla ona baktı. Yaklaşan Wonwoo'yu fark eden kişi huzursuz bir şekilde homurdanırken gerindi ve kurt formuna dönüştü.

"Hey! Kimsin sen?! Gitme!"

Gri ve iri bir kurt haline gelen alfa hızla uzaklaşırken, Wonwoo onun pesinden gitmeyi her ne kadar düşünse bile bunu yapmadı. Kimdi bu alfa ve neden evin içini gözetliyordu? Midesinin çalkalanmasına sebep olan huzursuz eden düşünce ile suratını buruşturdu.

Kimdi o? Sürüden biri değildi çünkü Kim sürüsünün alfalarının hemen hemen hepsine aşinaydı ve bu kişinin surat hatları biraz daha farklıydı. Belki de peşinden gidip ona kim olduğunu sormalıydı, ahhh aptallık mı etmişti?

★★★★★

Wonwoo uyanır uyanmaz yattığı yatağı toparlamış, kendisini yıkamış ve evi havalandırmıştı. Ev normal seyrinde olduğu için üzerine ince bir ceket alıp evden çıkmaya niyetleniyordu ki kapının koluna ulaşamadan biri sıkıca kapının kulpunu tuttu.

Kaşlarını tersçe çatan Wonwoo, kendisine engel olan kişiye bakmak için kafasını çevirdi.

Bıkkın bir tavırla iç çeken omega sordu. "Ne oluyor?"

Mingyu, Wonwoo'nun sorusuna yanıt vermek yerine bakışlarını tilki benzeri gözlere dikti. "Nereye gidiyorsun sabah sabah?"

Wonwoo ciddi ciddi hesap soran Mingyu'ya bakarken onun suratına yüksek sesli, çınlayan bir kahkaha patlatmamak için zor tuttu. "Ne o kocacım merak mı ettin beni?"

Mingyu tıslayarak cevapladı. "Evet." İnkar etmedi, yalan söylemenin lüzumu yoktu.

Cevapla afallayan Wonwoo gözlerini kırpıştırdı ve Mingyu'nun onun üzerine eğilmesi ile gerildi. Mingyu'nun onu önemsemesini ya da merak ettiğini hiç düşünmemişti.

Cevap vermek için ağzını açamazken Mingyu eğilip alnını Wonwoo'nun alnına yasladı. "Nereye gidiyorsun?"

Pekâlâ, Wonwoo da ona her gün aynı soruyu soruyordu ancak aldığı tek yanıt koca bir sessizlik oluyordu, bu durumda Mingyu bir cevap almayı hak ediyor muydu? Wonwoo hiç de sanmıyordu.

The Beast/ Meanie [Omegverse]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin