Wonwoo, minik Wonbin'in elini sıkı sıkıya tutarken arkasından koşan kurt sürüsü ile çığlıklarını bastırmaya çalıştı. Wonbin'in zincirlerden kurtulmak için kurt olmasını söylediği plan işe yaramıştı, ikisi de hızla kaçarken uzaktan gelen ulumaları net bir şekilde duyuyorlardı.
Dizlerinde derman yoktu, kurt olsa daha hızlı koşardı ancak çocukla olan iletişimi kaybolurdu, bu düşünce onun midesinin burkulmasına neden oluyordu. Ama Wonbin'in ona duyduğu sonsuz güven yüzünden aralarındaki bağ gelişmişse...
Denemekten başka şansları yoktu, ya yeniden yakalanacaklar ya da risk alacaklardı.
"Wonbin!"
"Anneciğim!"
"Üç dediğimde aynı anda kurt olacağız, tamam mı?"
"Tamam!"
Wonwoo derin bir nefes aldı ve gözlerini kapadı. "1."
Gülümsedi. "2."
Oğlanın elini bıraktı. "3."
Biri beyaz, diğeri gri kabarık iki kurt yuvarlandı ve beraber koşmaya başladılar.
"Wonbin beni duyabiliyor musun?"
Wonwoo zihninin derinliklerinde olumlu bir yanıt beklerken kalbi burkuldu, hiçbir yanıt gelmedi. Sadece bir anlığına heveslenmişti, Mingyu kurt formunda olsaydı, ne kadar uzak olursa olsun onunla iletişim halinde olabilirdi ancak yanındaki minikle bu kadar yakınken konuşamamak acı vericiydi.
Uluma sesleri sesler yakınlaştıkça endişesi artan Wonwoo gözlerini kararttı. Koşmaya devam etti. Her birkaç adımda miniğin de ona ayak uydurup uyduramadığını kontrol ediyordu ancak minik oğlan hem yaşına hem de Wonwoo'nun beklentisine göre gerçekten de hızlıydı.
Wonwoo'nun tek isteği hem kendisinin hem de minik oğlanın erkenden yorulmamasıydı, bunun için dua ediyordu. Orman yolu gittikçe tanıdık gelirken heyecanı arttı, dört bir yandan gelen ulumalarla odaklanmak zordu.
"Mingyu, neredesin?" Wonwoo ağaçların arasından geçerken hüzünlendi. Acıyla ulumak istiyordu ancak yerinin tespit edilmesi riskini alamazdı.
"Wonwoo'm?"
Sesi... Wonwoo derinlerden, zihnine dolanan sesle kalbinin teklediğini hissetti ve acı dolu bir havlama sesi çıkardı. Zihinin oyunu muydu bu? "Mingyu! Mingyu! Neredesin?!" Wonwoo çevresine bakındı.
"Sen neredesin Wonwoo?" Mingyu'nun sesi huysuz, huzursuz ve sabırsızdı.
"Göle yakın olan ormanda ama kaybolduk, peşimizdeler."
"Az kaldı aşkım, seni bulacağım. Wonwoo-"
Wonwoo ayağının altındaki taş yüzünden tökezleyip yuvarlanırken insan formuna geri dönmüştü. Acı içinde inlerken Mingyu ike telepatik bağlantısının kesilmesi nedeniyle hayal kırıklığı ile inlerken; minik Wonbin kurt formu ile onun kucağına oturdu.
Wonwoo, oğlanın gri kürkünü okşadı. "Dönüş, Wonbin, koşacağız, gücüm kalmadı."
O kadar açtı ki kurt olmak için gücü yoktu ancak zamanları da yoktu, kaçmak tek yollarıydı.
Kucağındaki yavru kurt çocuk formunu alırken, Wonwoo'ya merak, güvenen ve endişeli gözlerle bakarken Wonwoo, onu getirmekle iyi yaptığını biliyordu.
Çocuğu kurtaracaktı ama önce bu ormandan kurtulup eve gitmeleri gerekiyordu.
Wonwoo ona şefkatle baktı, küçük tombul yanakları sıktı. "Bizi bulacaklar Wonbin, ailem yolda, geliyorlar ama bizi bulmalarına yardım etmemiz lazım, koşabilir misin?"

ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Beast/ Meanie [Omegverse]
Fiksi Penggemar"Bırakın beni!" Wonwoo'nun acı dolu nidaları dudaklarından dökülüyor, gözyaşları yanaklarından aşağı akarken, nefesi boğazına takılıyordu. "Onu öldürecek!" İki kere... Tam iki kere eliyle yere vurdu Junho. Bunun tek bir anlamı vardı, herkes birbiri...