VII

641 61 136
                                    

Ev sessizdi ancak bu rahatsız ediciydi, sessizlik sağır ediciydi. Normalde dışarıdan gelen gürültüyü duymak isteyen Wonwoo kapıyı ya da pencereyi açardı ancak Mingyu'nun bundan hiç hoşlanmayacağını bildiği için bunu yapmadı.

Biraz evin içini turladı ancak içi kıpır kıpırdı, Mingyu'nun bir anda nereye gittiğini merak ediyordu. Her zaman giderdi ancak bu gidişi garipti ve Wonwoo'nun içinin huzursuz olmasına neden oluyordu.

Kendisine itiraf edemese bile onun için endişeliydi ve onu birazcık özlemiş olabilirdi, sadece birazcık...

Mingyu gelirse diye mutfağa girip bir şeyler pişirmeye karar verdi. Sebzeleri yıkadı, onları güzelce, eşit biçimde kesti. Eti keserken zorlandı ancak üstesinden geldi. Joshua'nın öğrettiği gibi her şeyi güzelce pişirdi.

Mutfağı temizledi, temiz kıyafetleri katladı, ortalığı toparladı. Yatağın örtülerini, yastığın şiltesini değiştirdi. Sıcak bir banyo yapıp temiz kıyafetler giydi.

Oda temiz ve düzenli olduğunda gözüne Joshua'nın önceki gün verdiği o torba ilişti. İçinde ne olduğuna dair bir fikri yoktu, açmak aklına gelmemişti bile. Torbayı alıp içindekileri çıkarmak istediğinde gördüğü şeylerle gözleri iri iri açıldı.

Bunlar kıyafet miydi? Kıyafetlerin yarısı neredeydi? Hem bunları nerede giyecekti ki? Yanakları ısınan Wonwoo torbayı kurcalamaya vakit bulamadan kapı çalındı. Kapının çalındığını duyan Wonwoo, kafasını kaldırıp kapıya baktı ve kıyafetleri hızla torbaya attı, gelen kişinin Mingyu olduğuna karar verdi. Onun görmesine izin veremezdi. Hızla ona kapıyı açmak için ayaklandı ve kapıyı açtı. Karşısında gördüğü kişi

Kapıdaki kişiye gülümsedi Wonwoo, dudakları yumuşak bir tebessümle yukarı doğru kıvrılmıştı. "Merhaba Joshua hyung, hangi rüzgar-"

Joshua onun lafını kesti. "Mingyu yaralanmış."

"Ne?!" İrkilen Wonwoo'nun küçük, tilki gözleri iri iri açıldı. "Ne olmuş?! Nesi var?! İyi mi?!"

Karşısındaki omeganın telaşlı haliyle en başta afallayan geyik gözlü omega onun bu kadar endişeleneceğini düşünmemişti, sadece onun da duymaya ve görmeye hakkı olduğuna karar vermişti. Ancak Wonwoo'nun telaşlı hali içten içe hoşuna giden Joshua ona endişelenmesi gereken bir durum olmadığını söylemek için gelmişti ancak omeganın alfasına karşı içten içe duyduğu endişe çift için büyük bir adımdı. Onun ne kadar endişelendiğini görünce aslında ikisi için işlerin o kadar da kötü ve umursamaz olmadığını düşündü. Wonwoo ciddi bir şekilde yaralandığını düşünüp endişe ediyorsa Joshua buna karşı çıkmayacaktı.

Joshua endişeli bir sesle konuştu. "Kolundan ciddi bir şekilde yaralanmış, kimsenin pansuman yapmasına izin vermiyor."

Geyik gözlü omeganın anlattıkları yarı yarıya doğruydu. Mingyu kimsenin pansuman yapmasına izin vermiyordu ancak yara o kadar da ciddi değildi, Mingyu gibi bir alfanın bu zamana kadar aldığı yaralar içinde pek de bir şey sayılmazdı. Bunun gibi yaralar Mingyu için devede kulak kalırdı.

Wonwoo gözlerini kocaman açtı. "O nerede?!"

"Meydanda! Hadi bir an evvel yanına gidelim!"

Wonwoo kafasını salladı, Mingyu ona evden çıkmamasını tembihlemişti ancak o şu an zaten köyde olduğuna göre çıkması bir sorun olmazdı. Apar topar evden çıktı.

Meydana giden yol boyunca nasıl bir manzara ile karşı karşıya kalacağını düşündü. Yara ne kadar büyüktü acaba? Mingyu elini kullanabilecek miydi? Belki de bir süre Wonwoo ona yemek yemesine ya da başka ihtiyaçlarına yardımcı olurdu. Alfaya banyo ettirdiği, onun ihtişamlı, koca bedenini gördüğü, belki de her zaman kıyafetlerine çıkıntı yapan o koca siki göreceği düşüncesi zihnine dolarken yanakları ısındı ve al al oldu, böyle bir durumda bile bunu düşündüğü için kendi kendisine kızdı ve Joshua'yı peşi sıra takip etti.

The Beast/ Meanie [Omegverse]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin