.11.

740 33 11
                                    


Gözüme vuran gün ışığıyla yerimde kıpırdanırken başımı yasladığım yere sürtündüm. Göz kapaklarım öyle ağırdı, ki açmaya gücüm yoktu sanki. Kollarımı elimin altında kalan gövdeye daha sıkı sıkı sararken uykuma kaldığım yerden devam etmeye çalışıyordum.

Saat kaçtı ya da hangi gündeydik diye düşünmek bile istemiyordum şahsen. Sadece uyumak ve her şeyi bir süreliğine de olsa olabileceği kadar ertelemek istiyordum.

Onur'un kolumun üstündeki tüy gibi dokunuşları da bu isteğimin başlı başına sebeplerinden birisiydi aslında...

Bir kolu hep yaptığı gibi belime sarılmış diğer eliyle de benim onun beline sarılan kolumu bileğimden dirseğime doğru okşuyordu. Bu yüzden asla gözlerimi açamıyordum ama sanırım daha fazla uyuyamayacaktım da.

Yerimde kıpırdanarak yüzüme gelen güneş ışığından kaçmaya çalışırken tek çözüm yolu olarak Onur'a sırtımı döndüm. Böylece nihayet gözlerimi aralayabilmiştim.

Elimle gözümü ovuşturup başımı omzundan koluna doğru kaydırıp daha rahat bir pozisyona geçtim. Tek bacağımı da ileriye uzatıp belimi bükerek kolumu omzumdan geriye uzatıp parmak uçlarımda hafifçe çıkmayan başlayan sakallarını hissettim.

Onur, başını çevirerek parmak uçlarıma ufak bir buse kondururken kendimden bağımsız gülümsedim refleksle.

"Uyandın mı bebeğim?" Diye sordu elimi kendi iri avucuna alarak bu sefer de bileğimin içine bastırdı dudaklarını. "Hı-hı..." Diye saçma sapan bir şeyler geveledim ağzımın içinde. Beynim asla daha uyanmamıştı ama neyse.

Kolumu çekip Onur'un elinden kurtarıp çenemin altına sıkıştırarak gözlerimi yumdum tekrar. Sırtımı yasladığım beli hafifçe titreyince yine onu güldürdüğümü anlayarak daha çok gülümsemiştim.

Beni kucaklayan kollarıyla birlikte geriye çekildiğinde kendimi bir anlık boşluğa düşmüş gibi hissederek ona dönmek istedim ama Onur bana kalmadan açılan üstümü başımı düzeltme bahanesiyle karnıma yasladı elini.

Önce tişörtün altındaki askılı badimin göğüsüme doğru toplanan kısmını ucundan yakalayıp aşağı çekiştirdiğinde tüm bedenim gerildi. Elleri sıcacıktı.

Göbeğimi kendime çekerken Onur yine hırıltılı bir soluk vermiş, bana çaktırmadan gülüyordu kendince.

İnce askılımı indirip elini dışarı çıkarttı ama tenimle kesilen dokunuşlarından hoşlanmamıştım. Gözlerimi açarak başımı omzumdan geriye çevirip yüzüne bakacakken onun zaten dibimde olmasıyla kaşlarımı çattım.

Onur'sa bana sırıtıp dudaklarını burnumun ucuna bastırdıktan sonra bana bir şeyleri kavrama hakkı tanımadan üstümden kalkmıştı bile.

Adama bak, resmen uyku mahuru halimizden faydalanıyor. Biz niye bu bahaneyle ondan faydalanamıyorsak...

"Saat kaç?" Diye sordum ama sesim çok kısık çıkmıştı.

Yine de yatağın kenarında ayakta dikilen Onur'a sesimi duyurmayı başarmıştım. Komidinin üstündeki telefonunu alıp saate baktıktan sonra "Altı buçuk." dedi dümdüz bir sesle.

Gözlerimi büyüttüm. "Sabah altı mı?"

Başını salladı yarım ağız gülerken. "Bu bebek de neymiş kardeşim, hatunu ayıltamayoruz." Dediğinde onunla birlikte güldüm ama gözlerimi de devirmiştim. Ne yapsaydım canım? Ağlamanın ne kadar yorucu olduğunu bilmiyordu bir kere o tamam mı...

 Hatun Bebek/Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin