.24.

611 37 49
                                    


Ben bazen hayatın hızına yetişemiyorum, gerçek manada. Gece nasıl geçti bitti, sabah oldu da akşama evrildi falan derken günler öyle hızlı geçiyordu ki çoktan bir haftayı bitirmiştik.

Yine, yeni, yeniden kahrolasıca okula gidecektim.

Hayır, gerçekten bölümümü severek okuyorum ama ben sadece bölümü. Üniversitesini dolu dolu yaşayıp zevk alanlar bothtur. Nokta!

Hamile olduğumu öğrendiğim, Merih'in dizlerimde ağladığı, Onur'la kafeste dövüştükleri ve kalan tüm 'ufak' detaylarıyla dolu dolu bir hafta olmuştu gerçekten de.

"Yavrum, müsait misin?"

"Gel, gel." Dedim havlumun kenarını içeri doğru sıkıştırıp sabitlerken. Yaklaşık yarım saat süren bir duş, yani düşünme, seansını yeni tamamlamış bulunuyordum da şu an.

Ben saçlarıma bağlamak için havlu ararken banyonun kapısının yavaşça açıldığını işittim. Hemen sonra dolabın yanındaki aynaya kayan gözlerimle bir çift sarı hare karşıladı beni; sıcacık bakan.

"Ne arıyorsun?" Diye sordu bana doğru adım adım yaklaşırken. "Benim saç havlum nerede ya?" Diye sordum, parmak uçlarımdan inip tabanlarım üstüne bastım.

Onur, hemen yanımda, lavabonun önünde durdu. Boyundan dolayı belinin altında kalan lavabo tezgahına kalçasını yaslayıp şöyle bir süzdü beni baştan aşağı.

Tek kolu yine belimi sardı ama bu sefer beni göğsüne yaslamadan iki bacağı arasına çekti. "Makineye attım ben onu, sen iki kereden fazla aynı havluyu kullanmazsın diye." Dedi.

Yaa...
Peki bizim on beş yıllık evliymişiz samimiyeti...

Aslında Onur'la uzun zamandır manita değildik, ki olsak bile sevgilisinin evinde gece gündüz kalacak tipte bir insan değildim.

Aynen kanka.

Ama çok çenesizdim ve her şeyimi Onur'a anlatırdım, o da nasıl oluyorsa beni saatlerce bıkmadan dinler, üstüne bir de ağzımdan çıkan her bir lafı ciddiye alır, hafızasına kazırdı.

Yaa...

Tek kolu belimdeyken yanımızdaki dolaba uzandı ve en üst raftan temiz bir saç havlusu çıkarttı benim için. Gülümseyerek eline uzandım ama vermedi bana. Gözleri bir kez daha ama bu sefer saç diplerimden başlamak suretiyle parmak uçlarıma dek süzdü beni.

Belimdeki eli havlunun üstünden ağırca hareket edip boşluğa düştü, oradan da bacağıma uzandı. "Onur?" Dedim, parmak uçları bacağımın üstünde tüy gibi dokunuşlar yaparken. Bir anlık yakınlığımız beni afallatsa da memnundum halimden.

Tabii bir tık utanıyordum sanırım ama hep dediğim gibi: bu çocuğu bize leylekler getirmedi!

Parmakları baldırlarıma doğru kalçama tırmandı sakince. Tam havlunun bittiği noktada duraksadı, bir anlığına havlunun kapatamadığı ölçüde görünen, onun full odak bakıştığı göğüslerimdeki hareleri gözlerime tırmandı.

Hareleri artık pek de sarı görünmüyor gibi ama neyse...

Kalbimin göğüsümden aşağı sıcak kan saçması gibi bir ılık his aktı gitti midemden aşağısına. İç çekti Onur, eli havlunun üstünden kalçama kondu. Etimi hafifçe sıktığında canım yanmadı ama ortamı daha da ateşe vermemek adına yanmış gibi bir nidayla aralanan dudaklarımı kapadım hızla.

 Hatun Bebek/Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin