.8.

751 33 4
                                    



"Nil," Diyen tanıdık bir ses duydum.

Daha sonra saçlarım üstünde sıcak bir baskı hissettiğimde gözlerimi açmak istedim ama bana o kadar zor gelmişti ki yapamadım.

Onur'un yaslandığım bedenine biraz daha sinerek ağzımın içinde kendimin bile anlamayamadığım bir şeyler mırıldandım.

"Güzelim," Dedi Onur da birazcık uzatarak.

"Bebeğim," Diyerek belimdeki eliyle beni ayıltma çabasına devam ederken ben sadece biraz daha mayışıyordum. Bir süre daha elbisemin üstünden belimi okşadı. Daha sonra beni böyle kaldıramayacağını anlamış olmalı, ki başımı omzundan kaldırmaya çalıştı nazikçe.

"Hatun." Dedi, çenemi nazikçe tutup kaldırırken. Kaşlarımı çatıp birkaç saniye verdim kendime daha sonra gözlerimi nihayet açabilmiştim bu sefer.

"Hatun mu?" Diye sordum, uyku mahuru sesimle.

"Hı-hım..." Yanıma yaklaşıp dudaklarını yanağıma bastırarak kibar ama bir o kadar da ani ve sert bir öpücük bıraktıktan sonra geri kaçtı hemen. Zaten daha ayıkmayan beynimle birlikte her şey çok zorken daha da zorlaştırıyordu şu an...

Bir saniye hayatım, bir ayılayım öpüşüp koklaşırız yine.

"Uyan bakalım hatun, görelim artık şu bebeyi."

Dediğinde güler gibi oldum, ki onun amacı da buydu. Oturduğumuz koltuktan benden önce kalkıp çantamı aldıktan sonra elini uzattı bana da. "Kalktım beyim," Diyerek ben de ona katıldığımda kısa ama erkeksi kahkahasıyla birlikte kasıldı bedenim.

Gözlerim dudaklarında asılı kalan gülümseye odaklanmışken eline tutunarak güç bela kalktım yerimden; bu hâlâ çok mayışık olduğumdan değildi, aksine kahkahası beni yeterince ayıltmıştı.

Ama bir erkeğe göre bu kadar güzel gülümsemesi...Adamı sarhoş etmeye yeterdi zaten canım.

Hayır abartmıyorum, sadece gülünce gözleri kısıldığı halde hâlâ daha nasıl bu kadar parlak olabildiklerine inanamıyorum ben...

Onur elimden sıkıca tutarak bana destek verdiğinde tabanlarımı yere sürüme isteğimi bastırarak doktorun odasına girdik birlikte. Aslında sıranın bizde olup olmadığından emin değildim ama bu saate randevu alacak daha 'enerjik' insanlar olduğunu sanmıyordum; ya da sadece Onur'un yönlendirmesine uyarak ona güveniyordum.

Sonuç olarak odaya girmiştik ve bizi güler yüzlü, orta yaşlarını bitirmeye yakın görünen kısa, küt saçlı ve kaküllü  doktorumuz karşılamıştı.

Üstünde adının yazdığı ufak bir kalemlik olan masasının arkasından bize eliyle hemen önündeki koltukları gösterdiğinde Onur önce beni oturttu daha sonra kolunda çantamla kendisi de karşıma oturmuştu.

Benim ufak, beyaz çantam onun siyah Polo yaka tişörtüyle çok uyumluydu gerçekten...

"Hoşgeldiniz," Dedi kalemlikten okuyarak isminin Mine olduğunu öğrendiğim doktor hanımcım.

Kendisi en az bana hamilelik müjdemi veren doktor kadar hayat solu görünüyordu, ki buna sevinmeli miydim emin değilim şahsen...

Onur başıyla selamı alırken ben de gergin bir gülümseme sundum Mine Hanıma. Birkaç saniye için bilgisayarına dönüp baktıktan sonra yeniden benimle göz teması kurdu. "Nasılsın Nilciğim?"

Hamileyim, siz?

"Teşekkür ederim," Diye mırıldandım ağzımın içinde.

Buraya muayene olup mümkünse bebeğimi görmeye gelmiştim, sizinle beş çayına değil sabahın köründe doktorcum...

 Hatun Bebek/Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin