.26.

530 33 40
                                    


"Başlarım senin yaptığın işe!" Dedi Ayça bağırarak. Gözlerimi yumdum sinirle. Ben başlayacaktım artık bunların yaptığı işe.

"Siktir git şuradan Merih, kafa mı buluyorsun oğlum sen bizimle!?" Diye yükselen bir diğer isim de Koral olmuştu. Tam bir Karadeniz öfkesiyle bakıyordu Merih'e.

Ben de şey...

Bende ne olacak ya; hamile hamile kolumda serumla oturuyordum sedyede. Zaten son zamanlarda sadece kusuyor, uyuyakalıyor, ağlıyordum... Rutin yaşamımdan kısa bir kesit aynen böyleydi işte.

Mesela şu an da başımı Onur'un omzuna yaslamış, ilaçlardan dolayı olsa gerek mayışık bakışlar atıyordum etrafa. Uyursam uyurdum ama direniyordum. Bıkmıştım artık hasta gibi yaşamaktan, hamilelik beni gerçekten yoruyordu ama yapacak bir şey yok.

Keşke gerçekten leylekler getirse...

Şöyle tatlış bir sepetin içinde ağzında emziğiyle getirip kucağıma verseler sonrasındaki sefaya da cefaya da razıydım ben.

"Bir kesin lan," Diye yükseldi sonunda Merih de. Ne ara haberleri olmuştu ya da ne zamandan beri hepsi bir başımda dikiliyordu hiçbir fikrim yoktu açıkçası. Ben gözümü açtığım ilk an baş ucumda misafir çocuğu gibi ayakta dikilen ama elimi sıkı sıkı tutan bir Onur görmüştüm yalnızca.

"Bence de ya," Dedi sedyenin ucuna oturmuş meyve suyu içen Buğra.

Yani anlamadığım onun ne işi vardı ama sorgulayacak enerjim yoktu şu an. Uyumayıp izlediğime şükretmeliydim bence.

"Çok bağırıyorsunuz bakın, bebek ve ben bundan çok etkileniyoruz. Erken yaşta travma oluşacak ikimizde de." Diyerek yere değmelerine rağmen bir ileri bir geri salladı ayaklarını oturduğu yerde.

Gözlerim şaşkın bir edayla Onur'a döndüğünde "Ne zaman söyledin?" diye sordum. Omuzlarını silkti. Cevap vermeden önce uzun uzun baktı gözlerime.

Darma dağın olduğunu bildiğim saçlarımdan yüzüme dökülen bebek saçlarımı parmak uçlarıyla hafifçe iteledi alnımdan geriye. Eğilip dudaklarını şakağıma bastırdığında da derin bir nefes almıştı ihtiyacı varmış gibi.

"Sen duştayken aramıştı, öyle laf arasında söyleyiverdim." Diyerek uzaklaştı benden hafifçe. Başını kaldırıp tepemizdeki seruma baktı. Yarısı çoktan bitmişti.

Laf arası derken?

Gözleri ağırca dirseğimin içindeki seruma değince hafifçe yüzünü buruşturdu. Memnuniyetsiz, üzgün bir ifade takındı suratına. "Acıyor değil mi?" Diye sordu serumlu kolumun bileğini hafifçe okşarken.

Temas bağımlılığı...

Başımı salladım direkt şımarma moduna girerek. Dudaklarımı büzüp alttan alttan baktım yüzüne.

Şero cidden esmer güzeliydi yalnız...
Eli yüzü, kara kaşı gözü falan... Çok hoştu ama niye? Ne gerek var yani? Kız olsa nasıl olurdu acaba? Kesin çok güzel olurdu, sütun gibi bacağı falan olurdu.
Neyseki değil, yoksa halimiz hal değildi ben diyim.

Off evet, hormonlarım bozuk benim; düşünme hastalığım gelişti ne yapayım?

"Yapıp yapacağın işe sıçayım ben senin Merih!" Diyerek pür dikkat birbirlerine baktılar ikisi. "Bari yaptığının arkasında dur lan!" Küfretti, kesin sinirli. Zaten dikkatli bakınca belli oluyor gibi de...

 Hatun Bebek/Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin