Hoşgeldinizzzz
İlk defa erkek versiyon bu kurgu yazıyorum. Çok heyecanlıyımmm
Şimdiden iyi okumalar.
~~~~
Soğuk rüzgar saçlarımı dağıtırken üşüyen ellerimi ceplerimin içine koydum. Geldiğim yere bakmak bile içimin soğumasını sağladı. Derin bir nefes alarak hızlı adımlarla içeriye girdim.
Ezbere bildiğim yollardan giderken '1350' numaralı odaya kapıyı tıklatarak girdim.
İçeride yatan kişi belkide bu hayatta ki en nefret ettiğim birisiydi. Düşmanımdı belki de.. Kim bilir?
Her şeyi unutarak hasta yatağına doğru ilerledim. Geldiğimi görünce kafasını cam tarafa doğru çeviren 'anne'm tanıdık geliyordu. "Kıyafetlerini getirdim." Yine sessizliği bozdum. Zaten hep bu yüzden geliyordum buraya. Bazen kıyafet için bazen ise hâl hatır sormak için. Bunun karşısında aldığım tek cevap ise büyük bir sessizlik oluyordu.
Yanına doğru giderek hemen sağ tarafında duran çekmeceli küçük dolabın üzerine kıyafetlerinin olduğu poşeti koydum. Arkamı dönüp çıkacakken duyduğum ses adımlarımın durmasını sağlamıştı.
"Çocuk.." Yutkundum ama o bile işe yaramamıştı. Buraya yattığından beri ilk defa benle konuşuyordu. Sahi ne kadar zaman olmuştu. 2 ay? Belki 4 ay?
Arkamı dönerek yüzüne boş boş baktım. Buraya mecburiyetten geldiğimi o da biliyordu. "Efendim?" Derin bir nefes aldı. "Eğer ölürsem.." Yüzünde huzursuz bir ifade belirdi. Elini yastığının altına koyarak oradan beyaz bir zarf çıkardı. "Burada ki kişiyi bul! Sana yardımcı olacak." Elindeki zarfı usulca aldım. "Kim?"
Beni umursamadan yüzünü yine cama doğru çevirdi. "Bul onu!" Konuşmanın burada biteceğini anladığımda bir şey demeden sessiz bir şekilde dışarıya doğru çıktım. Bana verdiği zarfa baktım bir süre.
Beyaz bir zarftı içinde kağıt olduğu dokusundan belliydi. Daha fazla kurcalamadan pantolonumun arka cebine koydum. İçimde huzursuzluk olduğundan dolayı hastaneden çıkmadım. Hemen önümdeki sandalyelere oturdum.
Birkaç saat sadece oturarak gelen geçeni izledim. Koşuşturan hemşire ve doktorları, umut ile bekleyen insanların boş umutlarını hissettim bazen. Ben peki? Ben odada yatan kadının kurtulmasını istiyor muydum?
Belki de böyle düşünmemeliydim. Herkes yaşamayı hak ederdi.. Hak ederdi değil mi?
Sonra odadan birkaç ses geldi.. Duyduğum ses kanımı dondurdu. İçeriye doğru koşturarak gelen hemşireler neden bu kadar telaşlıydı? Oturduğum yerden odayı gösteren cama doğru baktım.
Cihazın ekranındaki düz çizgiler hayatımdan birisini daha alacağının habercisiydi..
Dakikalara sonra üzgün bir şekilde içeriden daha önce defalarca gördüğüm ve artık yüzünü ezberlediğim doktor çıktı. Elini çenesine koyup biraz bekledi. Üzgün bakışlarını benim yeşile yakın gözlerim ile buluşturduğunda olan biteni anlamıştım.
Ayağa kalkarak doktorun tam önünde durdum. "Bütün müdahalelere rağm-" Sözünü kestim. "Cenaze işlemlerini nasıl yapılacağını biliyorum." Başka bir şey demeden arkamı dönerek oradan ayrıldım.
Hastaneden çıkıp başımı gökyüzüne doğru kaldırdım. Çoktan gece olmuştu. Telefonu elime alarak saate ve tarihe baktım. Her şeye rağmen gülümsedim.
Tarih:26 Şubat
Saat:00:00Mesajlar kısmından kendime basarak kendime mesaj attım..
Siz: İyi ki doğdun ben.
Gerçekten de iyi ki doğdum ben. Annesinin öldüğü gün doğan bir çocuk.
İyi ki doğdum.
Ölüm getiren bugün de iyi ki doğdum.
İyi ki doğdun ölüm getiren çocuk..
~~~~
Bitti!
İlk bölüm nasıldı?
Gelecek bölümlerle ilgili tahminleriniz var mı?
Çocuğumuz hakkında düşünceleriniz neler?
Annesi?
Yorumlarda görüşürüzz
Kendinize iyi bakın!Seviliyorusunuzzz
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEK GERÇEK
Krótkie Opowiadania~Kesit~ "Kural bir: Acizliğini asla belli etme çocuk." Tanıdık sesi duymam ile yutkundum. Yanıma doğru geldiğini topuklu ayakkabı sesinden anlamıştım ama yere eğik olan kafamı asla kaldırmadım. Adım sesleri kesildiğinde elini saçımda hissettim. Ağl...