Selamlar
Nasılsınız? Tatil nasıl geçiyor?
Geçmiş bayramınız mübarek olsun güzellerimmm
İyi okumalar
~~~~
Küçükken bir tane oyuncağım vardı. Bembeyaz bir ayıcıktı. Gözleri siyah ve kahverengi arasında bir renkti, kulakları yüzüne göre fazla uzundu ve benim boyuma kadar geliyordu.
Ona sarılarak yatmayı çok seviyordum ceza aldığım günlerde. Annemin psikolojisi iyi değildi o zamanlar tedavi olurdu. Ama yavaş yavaş tedaviyi bıraktığı zamanlar bize bulaşırdı. Çoğu zaman kendimi feda ederdim Kızılım için.
Ceza aldığım zamanlar ise yanıma arkadaş olurdu ayıcığım. Korktuğumda sarılıp derdimi,korkularımı anlattığım bir liman gibiydi benim için.
Tabi gözlerimin önünde yakılmasaydı.
Limanımı o zaman kaybettiğimi düşünürdüm. Ama ben limanımı 21 Mayıs Salı günü kaybetmiştim.
Sırdaşım, dostum, yaralarımın merhemini o gün kaybetmiştim. Benim her şeyim o gün gitmişti terk etmişti..
Şimdi ise onun yokluğunu solumda hissediyordum. Sol yanım acıyordu, acıdan kıvranıp beni heba ediyordu. Yavaş yavaş beni öldüren bir zehir gibi kanıma işlemişti.
Yalnızlığı iliklerime kadar hissettiğim günleri yaşıyordum. Limanlarım beni terk etmişti. Koca denizde tek başıma kalmıştım ve ben batmak üzere olan bir gemiydim.
Çırpındıkça daha da dibe batıyordum. Bunun farkındaydım ama çırpınmaktan başka bir seçeneğim yoktu.
Saçlarımı, ellerim ile hırsla savurduğumda o günün acısını saç diplerinde hissederek hemen ellerimi çektim.
O günün üzerinde iki gün geçmişti. Ben ise bana verilen odadan ihtiyaç dışında hiç çıkmamıştım ama bugün tüm cesaretimi toplayarak o yaşlı cadının karşısına çıkacaktım. Beni daha fazla burada tutamazdı. Evim vardı benim. Orası ev gibi hissettirmiyordu ama evimdi işte.. Okulum vardı ve ben okulu ve derslerimi bu aralar çok boşlamıştım. O kadının ölümü ve üvey kişilerin karşıma çıkması da bunun cabasıydı.
Gözlerimi kapatarak açtım. Bütün cesaret edici sözleri içimden tekrarlayarak odadan çıktım. Ama kapıda iki gündür aralıksız duran korumaları görünce göz devirdim. Bir de bunlar vardı iki gündür burada duruyorlardı.
İki kişi aynı anda bana döndüğünde boğazımı temizledim. Ne diyeceğimi bilemeyerek onlara baktım. Onlarda bana bakıyorlardı. Sahi o yaşlı kadının ismi neydi?
"Yaşl- Yani o kadınla görüşeceğim." İkisi birbirine baktıktan sonra bir tanesi yanımızdan uzaklaştığında arkasından aval aval baktım. Galiba haber vermeye gidiyordu.
Birkaç dakikanın ardından yanımıza doğru yaklaşarak kaşlarını çattı. "İrem Hanım sizi bekliyor." Demek adı İremmiş.
Galiba bu isimden ömrüm boyunca nefret edecektim.
Yüzümü buruşturup bana bakmadan giden korumayı takip ettim.
Geçtiğimiz yerlerdeki duvarlarda tablolar asılıydı. Hepsi birbirinden garip duruyordu. Ben ise tuhaf bir şekilde tablolara bakıyordum. Daha önce tablolar hiç ilgimi çekmemişti hatta şimdi bile çekmiyordu. Fazlası ile saçma geliyordu.
Omuz silktim. Kimsenin tarzı beni ilgilendirmiyordu.
Sonunda kahverengi bir kapının önüne geldiğimizde durduk. Derin bir nefes alarak kapıyı açtım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEK GERÇEK
Short Story~Kesit~ "Kural bir: Acizliğini asla belli etme çocuk." Tanıdık sesi duymam ile yutkundum. Yanıma doğru geldiğini topuklu ayakkabı sesinden anlamıştım ama yere eğik olan kafamı asla kaldırmadım. Adım sesleri kesildiğinde elini saçımda hissettim. Ağl...