Selamlar
Binli okumalara gelmişiz. Çok mutluyum. Her baktığımda sırıtıyorum ya!
Şu oylarıda halletsek hiç fena olmaz diye düşünüyorum.
Bir de haftaya sınavlar başladığı için o iki hafta boyunca bölüm gelemeyebilir. Ama eğer yazarsam atabilirim.
Şimdiden sınavlarınızda başarılar dilerimmm
İyi okumalar
~~~~
Ne yapacağımı kestiremiyordum. Hastaneden dün çıkmıştım ve o gün yorgun olduğum-buna baş ağrısı da dahil- eve gelir gelmez uyumuştum.
Ama sabah kalktığımda zihnimdeki düşünceler bir türlü susmak bilmiyordu.
Dışarı çıkıp rahatlamak için yürüyüş yaptığımda insanlardan rahatsızlık duyduğum için o da beni rahatlatamamıştı.Şimdi ise oturmuş kara kara düşünüyordum.
O gün eve giderken daha tenha bir yolu seçtiğim için kameralar da yoktu. Olsaydı belki bir umut bulabilirdim.
İnsanlardan nefret eden yanıma söveyim!
Yattığım koltuktan doğrulup başımı ellerimin arasına aldım. Elim ile saçlarımı karıştırdım.
Çaresizliği ve yalnızlığı iliklerime kadar hissediyordum.
Ve bu duygular berbattı.
İkisini aynı anda hissetmek beni farklı düşüncelere itiyordu. Ki ben bunu asla istemiyordum.
Bir anda gözüm beyaz duvara takılınca o kadının verdiği beyaz zarf aklıma geldi.
Gerçekten aklıma şimdi ve duvar yüzünden mi gelmişti?!
Kendi salaklığıma gülerek kafamı iki yana salladım. Sonra gülümsemem soldu. Bu gülümseme bile benim için çoktu.
Peki o zarfı açacak mıydım?
Bekletmenin bir anlamı yoktu ama ben hep bekletirdim ya da beklerdim. Ölmeyi beklediğim gibi..
Güldüm sonra ne yaptığımı anlayarak gülümsemem yüzümde soldu. Hak etmiyorsun!
Hayatımın daha da dibe batacağını sanmıyordum. Dibin dibi olur muydu ki?
Bilmiyordum. Ama öğrenecektim.
Yerimden kalkarak sanki kağıt ellerimden gidecekmiş gibi hızlı hızlı odama girip o gün giydiğim pantolonun cebinden hızlı bir şekilde çıkardım. Az daha kağıt yırtılıyordu.
Açmalı mıydım?
Zarfı inceledim bir süre. Öyle bembeyaz bir zarftı. Ama içindekiler simsiyahtı. İçinde koybolmamı sağlayacak kadar siyahtı. Kör olmamı isteyecek kadar acımasızdı..
O kadının bana verdiği hiçbir şey de hâyır olmadığı için bu küçük kağıt parçası beni korkutuyordu.
Öyle bir korkuydu ki bu.. Kötü bir insanın öldükten sonra tekrar doğacağını öğrenmesi gibi bir şeydi. Çok can yakardı. Ama onun bundan haberi bile yoktu.. Yazık..
Zarfı yavaşça açtı. İçinde ki beyaz kağıdı çıkardım. Bunları öyle bir sakinlikle yapıyordum ki aklım hayalim şaşıyordu.
Ellerim titriyordu.
Biraz kendime zaman verdikten sonra mektubu yavaşça açtım.
~
Merhaba çocuk..
Bu mektubu yazma sebebim hissetmem oldu. Evet ölen insanlar hissedermiş çocuk..
Ben hissediyorum çocuk..
Belki vicdanımı rahatlatıyorum bu satırlarda. Bilmiyorum.
Baban yaşıyor çocuk. Belki sen baba demezsin. Bana anne demediğin gibi..
Sen yasak bir ilişkiden oldun ve maalesef doğdun!
Neden doğdun?! Neden ya neden?! Çevremdekiler bana nasıl baktı biliyor musun?!
Bilmiyorsun! Sen hiçbir şey bilmiyorsun!
Nasıl babamın evinden hamile halimle sürüklenerek çıkarıldığımı bilmiyorsun! İnsanların bana bakışlarını, davranışlarını, sözlerini.. Zihnimde her zaman geçen o sözleri bilmiyorsun!
Zamanla nasıl delirdiğimi bilmiyorsun!
Ölmeliydin! Hiç doğmamalıydın! İşte senin en büyük hatan bu doğdun! Sen doğdun!
Seni aldıramazdım çünkü masum bir çocuğun günahını kaldıramazdım! Ama yemin ederim ki öl diye her şeyi yaptım! Ağzıma bile sürmediğim sigaraya başladım. Doktorlar ne dediyse tam tersini yaptım. Ama sen! Lanet olası sen hayata tutundun!
Peki baban ne yaptı biliyor musun? Hayır bilmiyorsun!
Beni, bizi nasıl istemediğini bilmiyorsun! Bana söylediklerini, senin hakkında söylediği o sözleri bilmiyorsun!
İnsan hiç doğmamış bir evladına 'ondan tiksiniyorum' der mi? Onu aldırmam için bana para teklif eder mi?!
Evet bunlar oldu!
Sen baban tarafından daha doğmamışken bile sevilmemişim birisin! Söylesene seni kim sevsin? Seni ben nasıl seveyim?!
Hayatın boyunca sevilmeyeceksin! Bunun için her gün dua ettim!
Ve şimdi o çok sevgili(!) babanla tanışma zamanı küçük oğlum.
Kaya.. Kaya Sönmez. Hakkında bildiğim şeyler sınırlı. Senin bulacağını düşünüyorum. Ve sana ilk defa seçim hakkı tanıyorum çocuk. İlk ve son defa. Git babanı bul ya da bulma. İstediğini yap küçük oğlum.
Bu da sana son ve ilk iyiliğim olsun..
Yeni hayatında başarılar küçüğüm!
Neslihan Argah
Ya da senden nefret eden annen?
~~~~
Sövmeyin:)
Bu bölümü yazarken nedense içimdeki tüm kırgınlıkları dökmüş gibi hissettim. O yüzden biraz rahatladım.
Evet karaktere acı çektirerek rahatladım hsksndjdks
Neyse
Bu bölüm hakkında düşünceleriniz neler?
Siz nasılsınız?
Hayat nasıl gidiyor?
Yorumlar da görüşürüz!
Seviliyorsunuzzz
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEK GERÇEK
Short Story~Kesit~ "Kural bir: Acizliğini asla belli etme çocuk." Tanıdık sesi duymam ile yutkundum. Yanıma doğru geldiğini topuklu ayakkabı sesinden anlamıştım ama yere eğik olan kafamı asla kaldırmadım. Adım sesleri kesildiğinde elini saçımda hissettim. Ağl...