Kapıyı ona açmıştım ve şimdi yatakta yanımda oturmuş elimi tutarken güç almaya çalışıyordu.
"Sana daha önce geçmişimi anlatmalıydım... Ben eskiden böyle bir adam değildim. Eğlenceli, neşeli ve girişken biriydim. İdol olmak tek hayalimdi bu yüzden de lise de bir şirketin seçmelerine girip kazanmıştım. Babam ünlü olunca da bunu saklamam gerekti. Yüzbaşı Park'ın oğluyum diyemedim kimseye. Başta herşey çok güzeldi ben eğitimden geçmiştim ve en sonunda bir gruba eklemişlerdi beni. Grubun ismi de 'Space Boys' olmuştu. O zamanlar grupta ben ve dört üye daha vardık. Yoğun bir programımız vardı, vokal dersleri, dans dersleri, mankenlik, yürüyüş, konuşma ve diksiyon ve de spor yapmamız gerekirdi sürekli. Bu yorucu hayata rağmen arkadaşlarımla memnunduk. Yeo Hwanwoong en küçüğümüzdü daha sadece 17 yaşındaydı kalanımız ise 18 ve 19 yaşlarındaydık. Yeonsu, Caleb ve Hanseo'nun yanı sıra bir de ikimiz vardık. Çıkış yapmamıza az kalmıştı sadece gölgelerimizin olduğu karanlık bir çekim fotoğrafları paylaşılsa bile çok takipçimiz olmuştu ve sonra da kısa bir şarkı çıkarıp paylaşmıştık tamamen ses olarak. Şirket bizden çok umutluydu ve başarılı olacağımıza herkes inanıyordu ama babam öğrenmişti. Dönmemi istedi ben de dönmedim ve aradan bir kaç zaman sonra otobüsle Incheon'a gidip ilk fan toplantısı yapacaktık ama kaza oldu ve kazadan sadece dördümüz kurtuldu. Bizim gibi şanslı değildi Hwanwoong çünkü beni korumak için yan koltuğumda bana siper olunca kırık cam parçaları ona saplanmıştı. Babam beni oradan alıp gidince askeri araçla beni suçladılar ve cenazesine gitsem bile diğerleri beni kovdu. En sakinimiz olan Caleb bile bana küfür edip suçladı. O günden sonra hayatıma kimseyi almamaya çalıştım her anlamda. Ben şirketi bırakmasaydım babam grubu da dağıtacaktı ve hepsinin emeği ile çabası boşuna gidecekti. Şimdilerde ne yapıyorlar bilmiyorum çünkü bir daha asla haber alamadım onlardan ama tek bildiğim kalan üç kişi de sözleşmeyi fesh edip kendilerine sakin bir hayat kurduklarıydı. Seni de istemedim başta çünkü sana da zarar verir diye korktum. Her gece bunun kabusunu yaşadım sana bir şey olacak korkusu ile."
Dedi. Ona sarıldım sıkıca ve dolan gözlerimi sakladım. Sadece on sekiz yaşındaydı ChanYeol ama omuzlarına daha erken yaşta çok ağır yükler bindirilmişti. O ağlarken saçlarını sevdim çünkü hala onda kapanmamış bir yaraydı ve ben bunu aptal kıskançlık yaparak gönül meselesi zannetmiştim. Bir süre sonra o geriye çekildi ve kızarık gözlerini sildi.
"Bana sormak istediğin ne varsa sor cevaplayacağım daha fazla senden sır saklamayacağım."
Dedi. Ellerini tuttum ve öptüm ardından da ona öyle sıkı bir şekilde sarıldım ki yatağa düştü.
"Özür dilerim. Geçmiş konusunu yeniden açıp senin o günlere dönmeni sağladığım için."
"Bilemezdin ki, senin bir suçun yok ben dikenli ve zehirli bir sarmaşığım. Kime sarılsam zarar veriyorum."
"Hayır! Sen değilsin sarmaşık olan! Sarmaşık olan baban o kadar zehirli ki etrafında kimse yok. Kendini bile zehirliyor fark etmeden, sana yük bindirenler zehirli ama sen değilsin ChanYeol. Sen sadece kurbandın, sen sadece güzel bir satırdın ama seni kimse okumayı bilmedi. Sen yanlış zamanda yanlış yerde doğduğun için oldu ama sorun değil şimdi seni seven insanlar var ve senin bu elini tutup da hiç bırakmayacak ben varım."
"Bırakırsan?"
"Bırakmam. Ben elini ölsem bile bırakmam sıkıca tutacağıma söz veriyorum. Kimse bizi ayıramayacak."
Dedim. Gözleri dolmuştu bana sarıldı sıkıca ve sonra da öptü yüzümü.
"Sen benim şansımsın. İyi ki yollarımız kesişti. Sensiz ne kadar renksiz kaldığını fark ettim hayatımın BaekHyun."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Are you my soldier?
Fanfic"Komutan ChanYeol ve askeri BaekHyun. Belki askerim olabilirsin belki de daha fazlası?" TÜM HAKLARI SAKLIDIR