5 GÜN SONRA
Dün ilk kısmın listesi açıklandı. 20 kişi arasından 10. olmuşum. Bana göre kötü değil ama daha iyi olabilirim. Benden şüphelenmemeleri gerekiyor.
Four bizi önümüzde birden fazla hedef olan bir yere götürdü, "Şimdi bıçak fırlatmayı öğreneceksiniz. Herkes kendine bir hedef bulup yerdeki kırmızı çizginin arkasında dursun. Arkanızdaki masadan bıçaklarınızı alın. 2 dakikanız var." deyip Eric'in yanına gitti. Kendime bir hedef belirledim ve bıçakları tek tek fırlatmaya calıştım. Bu konuda iyiydim. Hatta Will de beni tebrik etti. Peter ise her zamanki gibi beni aşağıladı. Yanımda Al bıçakları fırlatıyordu. Hedefe hiç tutturamadı ve Eric yavaşça onun yanına yaklaşıp "Hiç beceremiyorsun dimi? Git o yere attığın bıçakları al." diye sert çıkıştı. Al korkaktı. Arkadaşım olabilir ama bu kadar korkuyorsa neden Cesurluğu seçti ki? Al, Eric'in emrine rağmen korktuğu için gitmedi. Eric ise ona bu sefer hedefe durmasını söyledi. Al daha fazla korktu ve hedefin önüne geçti. Ne kadar korktuğunu hissedebiyordum. "Four bana biraz yardım edebilir misin? Bir çömezimizin ayağını denk alması gerekiyor da." diyerek gülmeye başladı. Buraya geleli hep Eric'den nefret ettim ve hala nefret ediyorum. Four, eline 3 bıçak aldı ve ona doğru atmak için hazırlandı.
"Dur!" diye Four'a bağırdım.
"Noldu kasıntı? Arkadaşım için çok mu üzülüyorsun?" dedi arkamdan Eric.
"Herhangi biri o hedefde durabilir. Bu hiçbir şeyi kanıtlamaz." dedim. Açıkçası şuan Al'ı kurtarmak için elimden başka bir çey gelmiyordu. Tam o sırada" O zaman senin için de sakıncası olmayacaktır." dedi Eric ve bana hedefi gösterdi. Korkudan ayaklarım titremeye başlamıştı. Hddefe geçtim. Four' un gözlerinin içine bakmaya başladım. O da aynı şekilde bana bakıyordu. O sırada sağ bacağımın yanına bıçağı fırlattı. Nefes almakta zorlanıyordum. Eric"Yapma ama Four, biraz daha yakınlaşabilirsin." dedi ve gülümseyerek bana baktı. "Saçlarındann biraz almamı istet misin?" dedi Four ona karşılık. O sırada ellinde bıçağı döndürüyordu. Eric onay verdi ve Four bıçağı sol kolumun yanına fırlattı. Bıçak her çarptığında daha faxla korkuyordum. Ben daha hazır değilken başımın üzerine bir tane daha fırlattı. Hala onun gözlerinin içine bakıyordum. Ve o şiddetle sonuncuyu attı. Kulağıma. Kulağımın tam yanına. Elimi kulağıma götürdüm. Kanıyordu. Ağlamamak için direniyordun. "Gelen puanlar cesaretine, Kasıntı." diye bağırdı Eric. "Biz burda asker yetiştiriyoruz, asi değil. kendine dikkat et." Başımla onay verdim. Şuanda ağzını burnunu dağıtmak geliyordu içimden. Herkes gittikten sonra Four yanıma gelip
"İyi misin?"
"Kulağımı kestin."
"Öyle istedim."
"Öyle mi istedin? İlla benim canımı acıtıp senden soğumamı mı
istiyorsun?"
"Eğer benden soğumanı isteseydim, sana daha fazlasını yapardım, acı çektirirdim. Böyle olduğu için şanslısın. Çünkü sana zarar vermek istemiyorum."
Böyle dedikten sonra uzaklaştı. Odama giderken ağlamaya başladım. Benden ne istiyordu ki? Uyumsuz olduğumu anladı ve şimdi daha sert davranıyor. Oysaki ben sert davranmasını istemiyorum. Normal davranmasını istiyorum.
Odama yaklaşırken ağlamam biraz daha dinmişti. Kendimi toparladım. Ettafıma bakınırken biri geldi ve ağzımı kapattı. Bir diğeri geldi ve ayaklarımdan ve ellerimden tuttu. İşte bu sefer korkuyordum. Çığlık atmaya çalıştım fakat ağzımı kapattıkları için az sesim çıkıyordu. Beni çukurun kenarına götürdüler. Yavaşca beni aşağı atmak için hazırlandılar. Uyumsuz olduğum için değil, beni aşağı atacakları için birazdan ölecektim. Onlara direnmeye çalıştım. Hala çığlık atmaya devam ediyordum. Bir anda sol tarafımdaki adam yere serildi. Biri gelmişti. Beni kurtarmıştı. İlk başlarda kimin olduğunu seçemedim. O kadar hızlıydı ki yüzünü göremiyordum. Herkesi yere serdikten sonra yanıma geldi. Tahmin ettiğim kişi:Four. Aslında ben farkında olmasam bile beni korumaya çalışıyordu. Bıçak konusu da Eric'in daha fazlasını istememesi içindi. O yüzden kulağımı kesmişti. Yanıma geldi ve "İyi misin?" diye sordu. Ağzımdan kelime çıkamadığı için sadece başımı sallamakla yetintim. "Gel benimle." dedi ve kolumdan tuttu
Odasındaki yatağında oturuyordum. Four ise buz almaya gitti. Etrafı inceledikten sonra yanıma geldi ve elime buz tutmaya başladı. Çok soğuk olduğu için tepki verdim. Elini tuttum. Ve elimi onun elinin üzerinden çekmedim. Yanıma yaklaştı. "Gerçekten iyi misin Tris?" diye sordu.
"İyiyim. Bunu neden yaptın? Sabah kulağımı kestin şimdi de kurtardın."
"Seni kurtarmasaydım ölecektin. Ölmek mi istiyordun?"
"Hayır. Sadece bana neden böyle davrandığını bilmek istiyorum."
"Bence sen çok iyi biliyorsun."
"Sen öğrendin. Onlar da öğrenirse beni öldürürler."
"Bunun olmasına asla izin vermeyeceğim."
Böyle demesine şaşırmıştım ve tepki vermedim.
"Uyuman gerek. Ben yerde yatacağım."Sabah olduğunda o hala uyuyordu. Çok erken kalkmış olmalıydım. Yataktan kalktım ve düzelttim. Alışkanlık işte. Yanına gittim ve çömeldim. Ona baktığımda anladım. Ben onu seviyorum. Ben Four'u seviyorum. Orda kimseye karşı ona hissettiklerim gibi hissetmedim ve hissetmiyorum. 5 dakika boyunca uyurken onu izledim. Uyandı. Bana uzun uzun baktı. Bende ona baktım. Yataktan kalkıp yanıma oturdu:
"Bütün gece boyunca beni mi izledin sen?" (Sert bir tavırla)
"Hayır,ben,şey, özür dilerim."
"Kızmadım."
Bir anda yanıma yaklaştı. Ne olduğunu ben bile anlamadan. Fakat ne yapacağını kestirebiliyordum. Bende ona yaklaşmaya başladım. Beni öyle bir öptü ki artık hiç ondan ayrılmak istemedim. Ona bende sarıldım. Artık birbirimizi kuvvetli bir şekilde öpüyorduk. Duygularımın karşılıklı olmasına çok sevindim. Nefesi yüzümün her tarafını kaplıyordu. Bir anda beni yatağa yatırdı. Daha şiddetli öpüşmeye başladık. Sonra onu durdurdum. Her şeyin bir zamanı olmalı. Gülmeye başladım. "Hızlı gitmek istemiyorum." dedim. O da bana karşılık "Sorun değil. Yerde yatağım hazır." Dedi ve her zamanki yaptığı gibi bana karşı tebessüm etti. Çok mutluydum. Ama artık gerçeklerle yüzleşmenin zamanı gelmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DIVERGENT~Uyumsuz
FantasyUyumsuz kitabı ve filmi fan gözüyle değiştirilerek bambaşka bir şekilde anlatılıyor. Kitabın en çarpan yeri ise Tris ve Four'un aşkı. Okumaya ne dersiniz?