"Gecelerce seviyorum seni."
...
Kızarmış göz altlarım, dağılmış mavi-gri saçlarım ve bayık bakışlarımla zaten yeterince yorgunken, bir de hocanın vermiş olduğu ödevler yüzünden bir şeyler karalamam gerekiyordu. Normalde bu benim yapacağım iş değildi, sonuçta benim hayattaki amacım o mührü almakla başlayıp efendi Sangsu'dan zamanı gelince yönetimi devralmaktı. Fakat şu ânlık sınıfta kalma gibi bir durumum olamazdı.
Jimin bu gece eve Yoongi'yi atacağı için tüm gece uyumadan bunu nasıl fırsata dönüştürebileceğimi düşündüm. Normal şartlarda kasabaya geri döner ve orada kalırdım ama bu sefer Taehyung'da kalmayı planlıyordum.
İşime karışmadığı sürece umrumda değildi artık, daha kendi sözünü tutamayan bir insan için kendimi alt seviyelere indiremezdim. Zaten böyle bir şansım da yoktu. Bu yüzden bu gecelik onunla kalacak, ve herkesin uyuduğundan emin olduğum vakit kral Kim'in şahsi odasına girerek o mührü alacaktım.
Henüz safkanlık ayinim gerçekleşmediği için uzun süre büyü yapmak imkânsıza yakın bir ihtimaldi. Ben bunu az çok kırmış olsam da zorlamanın mânâsı yoktu, özellikle de ayinime günler kalmışken buna hiç hevesli değildim.
Aklımdakileri uygulamak için Taehyung'u bulmam gerekiyordu ve ne yazık ki kendisi bu aralar Minyoung denilen o kızın kuyruğu gibi dolaştığı için bulmakta epey zorlanmıştım. Hâlâ onun neden burada olduğunu bilmiyordum, Wendy onu alacağını söylemişti fakat o kız, hâlâ Taehyung'un bacaklarına dolanmaya devam ediyordu.
Spor salonunun ortasında terli bir şekilde oturmuş olan Taehyung, ve onun dudaklarını sömüren bir adet Miyoung...Beklemediğim şey değildi.
"Sanırım yeni nesilde arkadaşlar birbirlerinin dudaklarını sömürüyor." Kollarımı birbirine bağlayarak sırtımı arkadaki duvara yasladım ve alaylı ifademi bozmadan ona bakmaya devam ettim. Hızlıca Miyoung'u üzerinden iterken dudaklarını silerek baktı bana.
"Bu gece müsait misin?" Dedim lafı dolandırmadan, müsaitti ve eminim ki kabul edecekti.
"Ben-" demesine bile fırsat vermeyen Minyoung hızlıca araya girdi. "Akşam işimiz var. Değil mi Taehyung?"
"Hayır." Dedi Taehyung, bulunduğu yerden kalkarak bana doğru yürüdü. "Bir şey mi oldu?"
"Jimin ve Yoongi'nin işleri var, anlarsın ya." Yarım ağız sırıtmaya devam ederken, ağrıyan kalbimi dizginlemenin tarifi ne denli zordu bilinmez. "Sizin de işiniz varsa gelmeyeceğim."
Yemi yuttu.
Ona imâ ettiğim şeyle panikleyerek gitmek üzere olan bedenimi, belimden kavrayarak durdurdu ve kehribar gözlerini gözlerime dikti. "Müsaitim, Jungkook. Akşam seni ağırlamaktan gurur duyarım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
De l'enfer
FanfictionHerkesin hayran olduğu ve nadiren öğrenci yetiştirdiği ile bilinen efendi Sangsu'nun, yine herkesin bildiği fakat asla görmedikleri 'safkan büyücü' özelliğine sahip öğrencisi Jeon Jeongguk, bir gün büyücülerin intikamı için kurt adamların olduğu ka...