Karakter agzindan yazmaya baslayacagim
...
|Jungkook|
Kesinlikle bu partiye gitmem gerekiyordu. Özellike de partinin sahibi Kim Namjoon için gitmem gerekliydi, kraliyetle bağlantılı olan her bir ayrıntı benim için fazlasıyla önem taşıyordu. Bu nedenle kendi sınırlarımı aşarak artık bir şeyleri halletmem lazımdı.
"Çok güzel görünüyorsun..." Dedi Jimin yanıma doğru gelirken. Dudaklarımı iki yana kıvırarak gözlerimi üzerinde gezdirdim. Giydiğim siyah deri pantolon ve aynı şekilde siyah deri crop'u fazla abartmadan, boynuma taktığım birkaç zincir ve parmaklarıma taktığım iki-üç yüzükle süslemiştim.
Saçlarımı dağınık bir hâle getirirken kirazlı lipbalmı dudağıma iyice yedirdim. Son olarak gözlerime ince bir şekilde göz kalemi sürerek Jimin'e döndüm. Benim aksime kırmızı bir ceket, ceketin altına beyaz fakat bedenine yapışacak türden bir gömlek ve kalçalarını iyice sarıp bacaklara doğru bollaşan kırmızı kumaş pantolonuyla enfes görünüyordu.
Turuncu saçlarını geriye doğru ıslak bir görünümle taramış, dolgun dudaklarına renkli lipbalmı güzelce yedirmişti. Benim haricimde ekstra olarak göz kaleminin üzerine bir de ufak bir göz makyajı yapmıştı.
"Bana diyorsun ama bu gece yanımdan ayrılmasan iyi olur Jimin. Aksi hâlde seni havada kaparlar."
Benim biraz abartarak, ama çoğunlukla gerçeklik payı bulundurduğum cümleme göz devirerek kırmızı çantasını koluna taktı. "Fazla abartıyorsun."
Arkasından gülerek onu takip ederken hızlıca çağırdığımız taksiye binip geriye yaslandı. Yanına oturduğumda gözlerim ilk olarak beta olduğu belli olan şoförü taradı. Kendi halinde bir şarkıyı mırıldandığı belli olacak şekilde ara sıra yerinde kıpırdanıyor ve gözlerini neredeyse hiç bize çevirmiyordu. Dudaklarımda memnuniyetimi belli eden gülümsememle geriye yaslandım ve kollarımı birbirine bağladım.
Her ne kadar hislerimi zapt etme konusunda iyi olsam da, gideceğim partide mutlak sûretle bir şeyler öğrenecek olmamın bilinci -ya da umudu- ile heyecanlanıyordum. Belki önümde upuzun bir yol vardı, veyahut zorlu, ya da belki hiç beklemeyeceğim şekilde kolay...Fakat her nasıl biterse bitsin bu yol, ben illa ki amacıma ulaşacaktım.
"Jungkook, sence Yoongi ile karşılaşır mıyız?"
Jimin'in sorusuyla birlikte bakışlarım ona dönerken ağır hareketlerle başımı salladım. "Yakın arkadaşının partisine gelir diye umuyorum. Sahi...kendine dikkat et Jimin, olur mu? Eğer rahatsız olduğun bir davranışla karşılaşırsan direkt beni bulmaya bak. Zaten senin çevrenden fazla uzaklaşmayı düşünmüyorum."
"Jungkook düşüncen için teşekkür ederim ama gerçekten bu konuda fazla temkinlisin. Sen sadece eğlenmeye bak, ben bir sorun olacağını zannetmiyorum."
Dikkatle yüzünü incelerken fazla uzatmadan başımı salladım. Bu tavırlarım onu sıkıyor olabilirdi, kuvvetle muhtemel rahatsız hissediyordu. Bu yüzden samimice gülümseyerek arabanın durmasıyla birlikte geldiğimiz yere baktım.
Görkemli bir villa tarzı bir yere benziyordu fakat bana sorsanız müstakil eve benziyor olduğunu da söyleyebilirdim. Ücreti ödeyerek indik taksiden. Etrafta saatin henüz erken olmasıyla yanlızca içkilerini yudumlayıp sallanan insanlardan başka kimse yoktu. Bu nedenle fazla dikkatleri üzerimize çekmeden Jimin'in kolunu tutarak içeriye girdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
De l'enfer
FanfictionHerkesin hayran olduğu ve nadiren öğrenci yetiştirdiği ile bilinen efendi Sangsu'nun, yine herkesin bildiği fakat asla görmedikleri 'safkan büyücü' özelliğine sahip öğrencisi Jeon Jeongguk, bir gün büyücülerin intikamı için kurt adamların olduğu ka...