8| Sarayda gizli işler.

187 26 16
                                    

3. Bakış açısı
...

Hızlıca Jimin'i de alıp çıktığı partiden sonra kendine olan siniriyle birlikte sabaha kadar neredeyse iç hesaplaşma yapmıştı Jungkook. Taehyung'a bu kadar taviz verme sebebini anlamıyordu ve anlayamadıkça çıldırıyor olması ise cabasıydı.

Sabaha doğru ise saati umursamadan Wooyoung'u arayarak hem Taehyung adına özür dilemiş, hem de sevgilisi ile olacak olan buluşmayı bugüne ertelemişti. Başta izin günü olmadığı için sorun çıkaracağını düşünse de, sevgilisi sebebiyle saraya girebileceklerini belirttiğinde Jungkook hemen kabul etmişti bu teklifi.

Karşısındaki adam ya bir çılgın olmalıydı, ya da bariz bir şekilde deli. Daha dün tanıştığı birini sevgilisinin görevini tehlikeye atarak içeri sokması cesaret isterdi.

Jungkook bunları umursamadan üzerine bol bir jeans geçirip rastgele beyaz bir tişört giydi ve hızlıca gerekli olan birkaç eşyasını alarak hâlâ uyumakta olan Jimin'e gideceğine dair bir not yazıp dolabın üzerine yapıştırdı. Kapıyı sessizce kapatarak etrafa bakındı. Buralarda bir yerde şimdilerde Jimin'in kullanmadığı bisikleti olacaktı, çok geçmeden gözleri biraz çamurlanmış bisikleti bulduğunda umursamadan üzerine atladı.

Wooyoung'la sarayın biraz gerisinde olan bir parkta buluşacaklardı. Henüz sabah saatlerinde oldukları için etrafın sessizliğinden faydalanarak Jimin'in evde sürekli açtığı şarkılardan birini mırıldanmaya başlamıştı.

Geldiği park alanında durup bisikleti eliyle sürmeye başladı. Pedal sürmekten bacakları biraz ağrıyordu.

Yanından geçtiği çiceklerin güzel kokusuyla duraksayarak arkasını döndü. Karşısına çıkan papatyalar ile birlikte dudaklarını kıvırarak eğildi ve baş parmağıyla papatyaların yapraklarını okşamaya başladı. Bu hissi seviyordu, elinde kayan yaprakların hissi onu huzura erdiriyordu.

"Erkencisin."

Arkasından gelen sesle irkilerek arkasını döndüğünde karşılaştığı güler yüzlü Wooyung'a göz devirerek doğruldu. "Ben erkenciyim de sen nesin?"

"Çok gıcıksın." Dedi Wooyoung ona aldırmadan. Daha sonra elini rastgele sallayıp umursamadığını belli etti. "Hafızama dua etmelisin, senin yüzünden güzelim yüzüme darbe aldım ama yine de o saraya gireceğiz!"

Son sözüyle birlikte elini yumruk yapıp havaya kaldıran alfaya boş gözlerle baktı Jungkook. Ardından dudaklarını ıslattı. "Evet, kesinlikle benim için. Asla sevgilini görmek için değil, anlıyorum."

"Tabii ki! Ben iyi bir insanım." Dedi Wooyoung. Daha fazla burda durmak istemediğini belirtir bir şekilde önden yürümeye başlayan Jungkook'un peşine takıldı ve dudaklarını büzdü. "Ama Mina'mı da çok özledim..."

"Aptal aşık." Diye mırıldandı Jungkook. "O zaman hızlı yürü, böylece sevgiline daha çabuk ulaşabilirsin."

"Bu arada..." Dedi Wooyoung hızlıca Jungkook'un yanına ulaşabildiğinde. "Senin sarayla ne derdin var? Sarhoş halimle bile saray lafını duyduğunda ne denli heyecanlandığını anlayabildim."

"Eh, bunu anlaman bile bir mucize."

"Hey! Ben aptal değilim." Gözleri irileşirken işaret parmağını şaşkınca kendine doğrulttu Wooyoung. "Yoksa-yoksa bana aptal mı demek istiyorsun? Ama bu çok kırıcı! Oysa ben arkadaş olabileceğimizi düşünmüştüm."

Jungkook ikinci bir Jimin vakasına karşı kıkırdarken yalancı bir ifadeyle gözlerini devirdi. Şu saray işleri ya da intikam hırsı olmasaydı eğer gerçekten çok iyi bir insandı.

"Üzgünüm." Dedi ve ardından gülerek devam etti. "Cidden aptalsın."

"Hadi ama, nasıl aptal olduğumu düşünebilirsin?"

De l'enferHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin