4. Bölüm:TÜNEL

218 23 75
                                    

Akşam hava kararırken sığınağa gittim. Bayan Chu erişte yaparken yanına gidip yardım ettim. Her ne kadar mutlu görünsem de Motak'ın böyle düşünmediğini tahmin edebiliyordum. Motak benim abim gibiydi. Kendimi anlatamadığım günlerde yanımda durmuştu. 

Sevdiği kadının öldüğünü ve daha doğru düzgün aşkını itiraf edemediğini söylemişti yeni avcı olduğum zaman. Bende ona kendimi anlatmıştım. Wong'u göremesede gördüğünde tanıyacak kadar anlatmıştım. Sonra da yıllarca anlatmadım. Unutmuştum. 

Şuan Wong karşıma çıktığı için kafam allak bullaktı. 

Hana'nın yüzüncü çağırmasına en sonunda baktım. "Ari! Ho! Yemeyecek misin?" Elimi hemen kurulayıp yanlarına gittim. Jeokbong da mutsuz görünüyordu. Tam ne olduğunu soracakken Mun bana sordu. "Ari iyi misin?"

"İyiyim iyiyim. Vitamin ilaçlarımı içmediğim için yoruldum." diyerek yemeğimi hızla yedim. Hana yemeğimi bitirince odamdan ilaçlarımı getirdi. Hapımı çıkartırken sayıların doğru olduğunu fark etti. Hana ilaçlarımı özenle veriyordu ve içip içmediğime bakmak için sayıyordu. İçtiğim içinde sayılar doğruydu. 

Belli etmeden "Diğer vitamin ilacını bulamadım. Odana sen baksana birde." dedi Hana. Tamam diyerek odama gittim. Yatağama oturdum ve Hanayı bekledim. 

Odama girdiğinde kapıyı kapattı. "İyi olduğuna emin misin?" 

"İyiyim Hana. Yorgunum, bu kadar." dedim ve yatağımın içine sokuldum. Hana ilaçlarımı masanın üzerine koydu. "İyi geceler" diyerek odamdan çıktı. Onu kırdığımı düşünmek vicdan azabı çekmeme neden oluyordu.

Bir gün delirecektim, sürekli başkasını düşünmekten. 

Bayan Chu'nun "Jeokbong yok!" dediğini duyunca hemen yanına gittim. Herkes uyanmıştı. Daha doğrusu öğlen olmuştu ve en son ben uyanmıştım. Hana masanın üzerinden kağıt alıp "Not bırakmış," diyerek okumaya başladı. 

"Hepiniz çok iyisiniz ve güçlüsünüz ama ben değilim. Birinizin ölmesine neden olurum. Köyüme döndüm. Kendinize iyi bakın." dedi ve kağıdı çöpe attı. Mun "Hadi köyüne gidelim, onsuz olmaz. Hem o kötü ruhların kokusunu alıyor." diyerek kapıya doğru gitti. 

Jeokbongun köyüne gittiğimizde Jeokbong kötü bir adamı yakalamıştı. "Güçlü olduğunu biliyorduk," dedim ve yanına yaklaştım. Ayağımı bastığım yer tezek olunca ayağımın biri tezeğe batmıştı. "Bir daha köye gelirsem!" diye isyan ettim.

Motak kahkaha atarak yanıma geldi. Ayağımı çıkartırken o da ayağını tezeğe bastı. Onun da ayağı tezek olunca ben güldüm. Ayağımı çıkarttıktan sonra giderken Motak'ın ayağını çıkartma çabalarına takıldım. Tezeklerin üzerine yapışırken Hana tuttu. "Bence biz evlenmeliyiz," diye fısıldadım göz kırparak. 

Hana gülümseyerek "Olur," dedi. Tezekli ayağımdan destek alıp kalkarken Mun ayağıma takılıp tezeklerin üzerine düştü. Motak'la ikimiz anırarak gülerken Hana da aramıza katıldı. Tezekli ayaklarımızla Jeokbong'u ikna edip sığınağa geri döndük.

Üzerimi değiştirdim ilk önce. (Tarif etmeye üşendim. Ceket yok bu arada.)

Jeokbong'la dışarıya spor yapmaya çıktık

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Jeokbong'la dışarıya spor yapmaya çıktık. Jeokbong dayanamayıp "Gerçekten yoruldum. Saatlerdir koşuyoruz!" diyerek durdu. Yanına oturdum. "Dondurma yiyelim mi?" diye sordum. Jeokbong hemen onayladı. "Ben şuradan alıp geliyorum o zaman." 

Jeokbong gittikten yaklaşık 4 dakika sonra telefonum çaldı. Bayan Chu arıyordu. "Ne oldu bayan Chu?" diyerek açtım.

"Kötü ruhlar Bay Ma'nın yanında." dedi ve Bay Ma'nın olduğu yeri tarif etti. Telefonu kpatıp Jeokbong'un yanına gittim. "Hemen gitmeliyiz!" diyerek çekiştirdim. Hızlıca Bay Ma'nın olduğu yere gittim. 3'üne karşı koyamazdım bu yüzden diğerlerini beklemeye başladım. 

Onlar hala gelmediği için dayanamayıp "Jeokbong burada dur. Ben gidiyorum." dedim. Jeokbong paniklemişti. "Sakin ol. Diğerleri de yakında burada olur." diyerek tünele girdim. Ma Juseok'un elindeki çekici görünce koşarak aldım. 

Öldüreceği adamı arkama alıp "Öldürmek çözüm değil." diye ikna etmeye çalıştım. Belki ikna olurdu ama Hwang'ın beni arabaya fırlatmasıyla Majuseok tamamen bu düşünceden uzaklaştı. Kırılan cam parçasını alıp Hwang'ın üzerine doğru atladım. Telekinezi yapamasın diye elini iyice kesmiştim. 

Gelly, beni Hwang'ın üzerinden çekip kolumu kesti. Yere düşen çekici alıp karnına geçirdim. Gelly geriye sendelese de aniden bacağımı kesti. Diğer bacağımı da keseceği sırada elini tutup kendi koluna çevirdim. Koluna saplayıp ayağa kalkarken Wong bacağımdaki yaraya ayağıyla basıp kalkmama izin vermedi. 

Gelly boğazımı kesmesin diye ellerimle tutuyordum ama Wong yaramı daha da acıtırken ona odaklanamıyordum. Gelly aniden duraksadı. "Wong... Platonik olmak baya üzmüş olmalı. Ne diyeceğim, sadece o değil seni hiçbir erkek sevmezdi." 

"Avcılar geldi. Ben bunu hallederim." dedi Wong, üzerime eğilirken. Gelly gittiğinde bacağıma daha da bastırdı. Bacak arasına tekme atıp afallayışından faydalandım ve ayağa kalktım. Acıdan dolayı terlemiştim. 

Diğerleri de gelmişti. Hwang ve Gelly'i aradım kısa bir sürede. Ancak yoklardı. Geri Wong'a döndüğümde olmadığını fark ettim. Ne ara gitmişlerdi? 2 saniye de kaçmışlardı. Kendimi geri yere attım. Bacağımı tutarak dişlerimi sıktım. 

Bayan Chu hemen yanıma gelip iyileştirmeye başladı. "Keşke bizi bekleseydin." diye mırıldandı. Canım iyileşirken daha çok yanıyordu. Tırnaklarımı avcuma geçirip iyileştiğimde avcumu rahat bıraktım. Kafamı duvara yasladım. "Bir an hiç bırakmayacak sandım." 

"Neden bizi beklemedin?" diye sordu Motak sinirle. Ayağa kalktım. "Ma Juseok o adamı öldürecekti." diye açıkladım. 

Hana ciddiyetle "Sen de ölecektin. Ari mantıklı düşünmeliydin. Ölebilirdin. 3'ü de birbirinden güçlü. Hwang'ı yaralaman bir şeyi değiştirmedi. Diğerleri seni acımadan öldürürlerdi." dedi. Bir şey demeden -ne diyebilirdim ki- tünelden çıktım. İlerde duran arabaya bindim. 

Hep birlikte geri sığınağa döndük. 

Herkes oldukça sessizdi. Sessizliği bozmak için yakınlardaki marketten dondurma aldım hepsine. Sığınağa geri dönüp "Dondurma yemek ister misiniz?" diye sordum çekinerek. Sessizlik aşırı germişti. 

Hana sinirle bana baktı. Ardından ayağa kalkıp sıkıca sarıldı. "Umarım istediğim gibi almışsındır." dedi sarılmaya devam ederken. Motak gelip "Çekil bi Hana. Dondurmalar eriyecek şimdi." dedi alayla ve dondurma poşetini aldı. 

--------------------------------------------------------

şimdi akıllı bir kız olup ders çalışacam (2 dakika sonra sıkılıp dizi izleyecem)

Umarım bunu başarabilirim👊🏿

The Uncanny Counter Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin