Wong
Hayatımda ilk defa bu kadar korkmuştum. Yeni hatırladığım kişinin ölümünü görüyordum az daha. İnşaat için koyulan toprağın üzerine düştüğü için çok fazla hasar almamıştı ama 4 cm kadar sola düşseydi kafası taşa denk gelecekti.
Hastaneye gittiğimizde nasıl olduğunu bilmediğimiz bir şekilde ölümcül bir zehir kalbine doğru yayıldığı, bir bacağının kırıldığı, sol omzunun fazla hasar aldığı ve sağ kolunun kırıldığını söylediler. Zehir düşmeden öncede vücudundaydı ve o acısını bize göstermedi. Kalbini tutuyordu ama asla canının acıdığını söylemedi. Nasıl katlandı ki?
Onu neden o zamanda hatırladım ki? Daha erken olmaz mıydı? Bu kadar yara almadan önce olmaz mıydı?
Ari
Wigen artık umudu kesip onları göstermeyi bırakmıştı. Rahatça dolaşırken Wong'un sesini duydum. "Neden seni hatırladığımda gittin ki? Daha sana beni öldürdüğün için hesap soracaktım!" Sesi titriyordu sanki.
Elimde elini hissettim. "Ari... Gel. Böyle gitme. Yalvarırım." Boynumda ıslaklık hissettim. Ağlıyordu. Dudaklarını avucuma bastırdı. Yapma Wong. İkimiz içinde en kötüsü.
Döşümde ağırlık hissettim. Kafasını döşüme koymuştu. "Ne olur gel..."
Gittiğinde gökyüzüne bakıp akmaması için gözyaşlarımı engelledim. Bana bunu yapmaya hakkı yoktu. Onu unutmaya karar vermişken neden yapıyordu? Narae'yi sevmiyor muydu? Ne ara unutmuştu?
Mutlu olmak istiyordum.
İlahi Bakış Açısı
Ari gideli 2 ay olmuştu bile. Avcılarla hala konuşmamış, Wong'u dahi görmek istememişti. Ve Ari gerçekten ölüyordu. Komaya girmişti ama bedeni hala zehri atmaya çalışıyordu. O ölmek istedikçe bedeni zehri atmada zorlanıyordu.
Onu Ayaz'da çok merak ediyordu. Mesajlarına cevap gelmediği için çıldırıyordu. Hatta bir aya yakın okula gitmeyi de bırakmıştı. Ari'yi seviyordu ve Türkiye'ye dönecekti. Ari'yle vedalaşamadan gidecekti.
Ona itiraf edecekti oysa..
Avcılar dağılmıştı. Hana kötü ruhları yakalamak dışında odasından çıkmıyordu. Diğerleri de ondan farksız değildi. Hepsinin pişmanlığı vardı. Mun içten içe neşesini kaybetmiş olsada onları neşelendirmeye çalışıyordu. Ari'nin kendilerini bu halde görmemesi gerektiğini desede hepsi parçalanmıştı.
Her ailede herkes bir organdır. Kimi iskeleti, kimi kalbi, kimi aklı... Ari de iskeletiydi. O olmayınca herkes dağılıyordu.
Amaya ve Darya ölmüştü. Aslında Amaya, avcıların onu öldürmesine izin vermişti. Darya da Amaya olmadan yaşayamayacağı için onunla birlikte ölmüştü. Ama Darya intihar etmişti. İçindeki kötü ruh başka bir bedene gitmişti.
O kişi çok güçlenmiş olmalıydı çünkü Darya'nın hafife alınamayacak gücü vardı.
İradesi zayıf olan insanları kontrol edebiliyordu.
Ve o kişi avcıları tuzağa çekmişti. Gece vakti ormanda onları kendi alanına getirtmişti. Avcılar gece olduğundan oldukça zorlanıyordu. Hepsi yorulmaya başlamıştı. Motak ciddi bir hasar aldığı için Giran yok olmak üzereydi. Woosik, Ari'yi bulup "Ari! Avcılar-" derken Hana'nın aldığı hasar yüzünden o da yok olmaya başlamıştı.
Ari, Woosik'in yanına eğildi telaşla. "Ne oluyor?"
"Gece vakti kötü ruh yakalamaya gittiler..." diye zorlukla konuştu Woosik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Uncanny Counter
Teen Fiction"𝘉𝘪𝘳 𝘴̧𝘦𝘺𝘥𝘦𝘯 𝘷𝘢𝘻𝘨𝘦𝘤̧𝘵𝘪𝘨̆𝘪𝘯𝘥𝘦 𝘩𝘦𝘱 𝘺𝘦𝘯𝘪𝘴𝘪𝘯𝘪 𝘮𝘪 𝘢𝘭ı𝘳𝘴ı𝘯?"