25. Bölüm: GÖZLÜK

113 14 16
                                    

Şirketten çıktığımda beni bekleyen arabaya doğru yürüdüm. Biner binmez derin bir nefes aldım. "Oh! Bir an bitmeyecek sandım." diye isyan ettim. Topuklulara alışmam gerekiyordu. Bu kadar uzun süre topuklularla dolaşmadığım için ayaklarım kopmuştu resmen!

Motak "Ne oldu? Anlamadı değil mi?" diyerek sığınağa doğru sürmeye başladı. "Kabul etti. Garantiye almak için birçok soru sordum. Umarım açık bırakmamışımdır." dedim bıkkınca. Düşünmekten başım ağrıyordu. Son zamanlarda -2 yıldır- her şeyi fazlasıyla düşünüp inceliyordum. 

Sığınağa geldiğimizde herkes Narae ile konuştular. Her zamanki gibi yeni avcıylatoplu fotoğraf çekinecektik. Motak, Narae'nin omzuna elini atıp; Mun, Hana ile uğraşırken, Jangmul, Bayan Chu ve Jeokbong birlikte poz verdiler. Ben sadece gülümseyip odama gittim. Üzerimdeki elbiseyi çıkartıp eşofman giyindim. Narae zıplayacağı için hep birlikte oraya gittik. 

Pembe boyayı eline sürüp zıpladı. Jeokbong gibi çok zıplayamamıştı. Fiziksel olarak zayıftı. Gözleri dolduğunda "Merak etme senin farklı güçlerin vardır." diyerek teselli ettim. Tekrar denemek için koştuğunda takılıp düştü. Yanına gidip elimi uzattım. Elimi tuttuğunda korkuyla geri çekti. "Bir anda senin bileğinin kesildiği yeri gördüm. Çok kan akıyordu. Korktum." 

Elimi çekip ona arkamı döndüm. Umarım Wong'u görmemiştir. "Anı okuyabiliyorsun. Bu yüzden dikkatli ol. Anılarımın okunmasını sevmiyorum." dedim. Onlardan uzaklaşarak boş bir parka gittim. Stres atmak için spor yaparken karşıda zorbalık gören çocuğu fark ettim. Dayanamayarak Wigen'e "Bir kez daha kural çiğnesem ne olur?" diye sordum.

"İnsan ilişkilerine karışma Ari!" diyerek uyardı Wigen. 

Onu dinlemeden zorbaların yanına gittim. "Öncelikle bir daha kural çiğnemek istemiyorum. Bu yüzden şimdi buradan giderseniz ve bu çocuğu rahat bırakırsanız çok memnun olurum. Eğer yok ben kıt biriyim anlamam laftan derseniz buradan bizzat ben sizi siktir edeceğim." Hepsi bana döndüğünde tatlı ama samimiyetsiz bir şekilde gülümsedim.

İri olan çocuk sigarasını söndürüp yanıma geldi. "Bir kadının ne yapabileceğini merak ettim. Ne yapabilirsin? Yumruk mu atarsın? Tırnağın kırılmasın dikkat et." dedi alayla. Aynı şekilde alayla "Bir yumruğumla kendini hastanede bulursun. Bu arada sende dikkat et bir daha havalanacağın bir yerin kalmayabilir." dedim. 

Özel bölgesiyle kendini bir şey sanıyordu. 

Sinirle bileğimi tuttu. "Defol git buradan. Seninle uğraşamam." 

Dayanamayıp kameraları engelledim ve hepsini bayılttım. Zorbalık gören çocuğu yerden kaldırdım. Yerdeki gözlüğünü alıp uzattım. "Dertleri ne seninle?" 

"Onlar gibi aptal olmadığım için." diye mırıldandı. Lise sondaydı büyük ihtimalle. Gülümsedim. "Sen onlardan farklısın. Sen iyi birisin. Böyle kal. Sana dövüşmeyi öğretebilirim." 

Şaşkınlıkla baktı. "Gerçekten mi?" 

"Evet ama bir şartla." 

"Kabul ediyorum!"

"Bekle bir dur. Burada olanları kimseye anlatmayacaksın." 

"Sen melek misin?" diye sordu çekinerek. 

Güldüm. "Evet. Öyle sayılır ama... birine beni anlatırsan şeytan olacağımdan şüphen olmasın." 

"Anlatmam. Anlatacak kimsem yok zaten." Elimi omzuna koydum. "Lise son musun?" diye merakla sordum. Merak etmiştim gerçekten. Küçük yaştada olabilirdi. 

Kafasını hayır anlamında salladı. "22 yaşındayım." Şaşırsamda belli etmedim. "Telefon numaranı ver. Okulun bittiğinde bana yaz. Ben sana konum atarım. Ve bu çocuklara beni görmediklerini inandır. Başını da belaya sokma. Dövülürsen seni birde ben döverim. Benim öğrencim dayak yiyemez." dedim ve telefon numarasını aldım. 

Onu güvenli bir şekilde gönderirken bende sığınağa döndüm. Hava kararmıştı. Herkes Narae'ye dövüşmeyi öğretirken yanlarından geçip gittim. Beni fark etmemişlerdi bile. Bunu umursayacak zamanım bile yoktu. Şirketle alakalı yapmam gereken birçok işim vardı. 

Gece 2 olduğunda telefonuma gelen mesaja baktım. Çocuk yazmıştı. 

***: Adımı demeyi unuttum! Ben Ayaz. 


-Koreli değil misin?


A:Hayır, Türküm. Buraya fazladan eğitim almaya gelmiştim.


-Anladım. Bende Ari. Benden bir yaş küçüksün haberin olsun. Yani gözümde liselisin.


A:Benden kısasın. Gözümden kaçmadı.


-Çok konuşma velet :D  

-Uyu velet.

Telefonumu kapatıp bende yattım. Yarın daha tekrar şirkete gidip yapmamız gerekenleri konuşacaktık. Şimdiden yorulmuştum. Lanet olsun! Zeki olmakta iyi değil.

--------------------------------------------------------

Ayaz'ın sizce hikayedeki rolü ne olacakkk


Yüzü de bu. Sivilceli, saf biri beklemiştiniz dimiii

Gözlüklü bulmaya üşendim ama zaten sürekli gözlük takan biri değil. En uygun buydu. Umarım sizde beğenirsinizz

 Umarım sizde beğenirsinizz

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
The Uncanny Counter Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin