2. Bölüm

7.4K 338 19
                                    

İnsanın ilk kurtarması gereken şey canıydı. Ben defterimi almadan koşmaya başladım. Bunun için belki çok üzülecektim ama mantıklı düşünmem gerekiyordu. Bana ilham geldiği zaman başka bir deftere de yazabilirdim. Bedenim korku içindeydi. Çok hızlı koşuyordum. Nefes nefese kalmıştım. O da peşimden geliyordu. Benide öldürecekti. O tehlikeli bir katildi. Bana ne yakın diye arkama kısa bir bakış attım. Bana bir şeyler diyordu ama onu duymadığım için ne dediğini anlamamıştım.

"İstediğin kadar kaç seni bulacağım!"

Bir insan nasıl bu kadar karanlık olabilirdi? Göz altları gördüğüm kadar madde kullanan birine benziyordu. Uyuşturucu kullanma ihtimali yüzde yüzdü. Belkide satıyordur!
Taksi durdurup eve gidebilirdim ama lanet olasıca korkumu yenemiyordum. Hiç bilmediğim sokaklara giriyordum ve en sonunda kapısı açık bir apartman dairesi gördüm. İçeri girdim ve sol tarafıma dokundum. Kalbim çok hızlı atıyordu.

"Hanımefendi iyi misiniz?" Birisi koluma dokununca irkildim. Kafamı çevirdiğim zaman orta yaşlarda bir kadın bana bir şeyler anlatıyordu.

Kahretsin! Duymadığım için kendime lanet ettim.
Dudaklarım titredi. Bir yıldır aklıma gelen çok güzel mısraları defterime not almıştım.
Defterim orada kalmıştı.

"Ben hiçbir şeyi duymuyorum. Lütfen beni saklayın. Peşimde tehlikeli bir adam var."
"Bu apartmanda oturmuyorsan defol git! Hırsız olmadığın ne malum?"

Bana neden böyle kızgın bakıyordu.
Sadece yardıma ihtiyacım vardı.
Bana neden yardımcı olmuyordu.
Telefonumu çıkardım ve ona uzatıp söze girdim.

"Efendim, ben duymuyorum. Ne dediğinizi anlamıyorum. Rica etsem yazar mısınız?"

Bana uzun bir şekilde baktı. Bir anda sert olan bakışları yumuşadı.

Telefonumu aldı ve bir şeyler yazıp gösterdi.

Su ister misin?
Sen gerçekten zararsız birine benziyorsun.

Hafif bir şekilde gülümsedim. Boğazım kurumuştu. Su içmek bana iyi gelecekti.

"Çok teşekkür ederim. Zahmet olmazsa bir bardak suyunuzu alabilir miyim?"

İnsanlara karşı her zaman nazik olmuştum. Kadın saçlarımı okşadı ve gitti. Beş dakika sonra elinde bir bardak suyla gelmişti.
Hemen içtim. Gerçekten çok susamıştım.

"Teşekkür ederim." Dediğim zaman bana hafif tebessüm etmişti.

İki saat boyunca bu apartman dairesinin giriş katında kaldım. Kadın beni evine davet etmişti ama kabul etmemiştim. İnsanları rahatsız etmek gibi bir huyum yoktu.
O katil zanlısı beni bulamazdı. Sonuçta hava karanlıktı ve beni tam olarak görmemişti. Sabah olduğu zaman ilk işim polise gitmek olacaktı.

Ben kendimi ifade edebilirdim. Polisler bana bir şey diyecekti ama ben duymayacaktım. Bunu halledebilirdim, ben bugün bir cinayette tanıklık etmiştim.
Bedenim ürperdi. Sakin olmam gerekiyordu ve mantıklı hareket etmem gerekiyordu.

En sonunda apartmandan çıktım ve konumdan evimin adresine baktım. Kaybolmuştum ve kırkı dakika yürüme mesafesi vardı.

Kendimi çok yorgun hissesiyordum.
Yürüdüm, koştum nefes nefese kaldım.

Son 20 dakika kalmıştı bir yer bulup dinlendim.

Hızlı koş ve zamanı yakala

Basit bir mısra kurmuştum ama anlamı derindi. Dinlendikten sonra yoluma sakin adımlarla devam ettim. Ayaklarım çok yorulmuştu.
Evime gelince derin bir nefes aldım.

Eve gelince ilk önce Annemin odasına gittim.
Çok güzel uyuyordu. Yanağına küçük bir öpücük bıraktım.

Kızın seni çok seviyor.

"Anne, ben bugün çok korktum. Başıma bir şey gelecek diye ödüm koptu. Seninle uyumayı çok özledim."

Anneme ihtiyacım vardı. O bana bu kadar yakınken ona dokunamıyordum. Bu kötü bir şeydi.
Odama geri döndüm.
Annem uyanmamalıydı. Babamın gömleğine sarılıp uyumuştu. Ben ondan sevdiği adamı almıştım.

Ağlamıyordum ama ağlamış gibi oldum. Gözlerimi kapatıp uyudum.

Sabah çok erken saatlerde uyanırdım. Her zaman saat altı da kalkardım. Kendimi daha dinç hissederdim.
Aklıma gelen ilk cümleyi bir yere not aldım.

Yalnız olabilirim,
İhtiyacım olan kalabalık sensin.

Uzun bir süre bu yazdığım mısraya baktım. Bir kalabalığa ihtiyacım vardı. Bu mısram çok karışıktı. Kurduğum cümleyi anlamaya çalıştım. Defterimin kapağını kapattım ve derin bir nefes aldım. Günün ilk mısrasını yazmıştım.

Annem çoktan işe gitmişti. Bende aynadan kendime baktım. Açık sarı renginde saçlarım vardı ve uçlarını mor renginde boyamıştım. Farklı olmayı seviyordum. Bugün karakola gitmem gerekiyordu. Gördüğüm şeyleri anlatmam gerekiyordu.

Yaz mevsiminde olduğumuz için siyah kısa askılı beyaz çiçek desenli yazlık bir elbise giymiştim. Saçlarımı nazik bir şekilde taradım. Nergis kokusunu çok seviyordum. Parfümümü sıkıp dışarıya çıktım. Karakolun önünde duruyordum. Bir adım attım ve birisi kolumdan sert bir şekilde tuttu. Bu oydu.

Seni bulmak isteyen bulur.
***

(Saç rengimiz bu)Evet yeni bölüm nasıldı?

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(Saç rengimiz bu)
Evet yeni bölüm nasıldı?

sağır kuklaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin