Annem beni aldıktan sonra süs, eşyacıya gittik . Doğum günü konseptime uyan en uygun renkte süs seçtim. Süslerden sonra balon seçmeye koyuldum. Gümüş renkte on sekiz yazan balon almayı tercih ettim.
O sırada Uğur mesaj attı: Mira kabul etti davetini ay kızı . Eğer istersen diğer arkadaşlarını da çağırabileceğini söyledi.
" Teşekkürler bana fazlasıyla yetti. Sana da teşekkür ederim uğur." yazdım.
" Birşey değil ay kızı. Her zaman 😊" yazdı. Gülesim geliyordu şu emojiye. Karşılık olarak bende gülücük emojisi attım.
" 😊" .
" Sen beni mi taklit ediyorsun" yazdı. Tam yazacakken annem:
" Daldın gene kızım balonu alalımda gidelim eve " Deyince "tamam" deyip bir andan uğura cevap veriyordum. Bu sefer ben kaçacaktım.
" Dışarıdayım evde konuşuruz" yazıp kapattım telefonu." İşte şimdi ödeşmiştik.
Annemle doğum günü süslerimi ve balonu ödedikten sonra arabaya geçtik. Soğuklar yavaş yavaş İstanbul' u terk ediyor olmalıydı ki dondurucu havadan eser yoktu. Kar yağmadan bitmişti kış . İstanbul böyleydi belki kış tatilinde kar olan bir yerde tatile çıkardık . Annemin işleri yoğundu ve babamın da imkânı yok gibiydi. Seneye Türkiye de bile olamayacaktım .
Eve geçtiğimizde yorgunluktan ayaklarımda hâl kalmamıştı. Biraz koltukta oturup gözümü dinlendirdikten sonra kendime gelmiştim. Doğum günü işi kolay değildi. Süsleri ayrı, davet edecek kişi seçimi ayrı düğünden sonra gelen en zahmetli iş doğum günüydü. Telefonumdan 'Chase Atlantic' müzik çaları açtım. Kitaplığımda ki rafların en dip köşesinden özel defterimi çıkardım. Kalemi alıp hislerimi ve beklentilerimi yazıp kapattım.
Annem benim için işten izin aldığından hazır yemek almıştık . Karnım tok olduğuna göre Doğum günüm içi mekân seçebilirdim. Bir kafede doğum günü kutlamak mantıklı olduğu için direkt doğum günümü kafede kutlama kararı aldım . Geriye kaldı kafeye süsleri teslim etmek. Akşam kutlayacağım için sabah teslim ederdik. Bu işi de hallettiğime göre raftan müsvedde defterimi alıp taslak hikayemi düzenlemeye başladım yatağımda oturarak. Günü öyle geçirdikten sonra yarına gözümü kapattım.
.....
Gözlerimi güneş ışığına açıp yeni bir güne merhaba özellikle 18 yaşıma merhaba demek isterdim ama saat tam 12 olmuştu. Sanki hiç uyumamış gibiydim oysa yarım saat geçmişti uyuyalı ve uyanalı. Telefonumu açtım ve bir yeni mesaj umdum ki en azından doğum günümü kutlasın istedim. Konuşmamıza rağmen eski arkadaşımın doğum gününü kutlamıştım. Şimdi ise tamamen iletişimi kesmiştik.
Belki kırgındım ama en çokta öfkeliydim. Beni bırakmıştı. Ah yine başlıyordum. Depresifliğin sırası değildi dolan gözlerimi yukarıya dikerek göz yaşımın düşmemesini sağladım ama elime ıslaklık geldiğini fark edince göz yaşım akmıştı . Sen daha 18 olmadın dedim kendime . Akşamüzeri saat altı gibi bu buhrana merhaba demişim.
Aklımdaki depresif bulutları bir kenara savuşturup mesaja tıkladım. Elbette Uğur'du ama bir terslik vardı gizli mesaj önemli olduğunu düşündüğüm için ilk ona bastım.
" Mutlu yıllar Arya ve süreyi unutma . Malum kapıda seni bekleyen bir macera var aksiyon doluJ" . Eyvah ! Bu o mesajdı bunu Uğur'a atmalı mıydım? Evet ama ya rahatsız edersem uyumuşsa. Ayrıca benim numaramın neden sokağa biri dağıtmış gibi herkes biliyordu.
Rahatsız olması gerekiyor çünkü burada canımız söz konusuydu. Bu mesajı Uğur'a iletmeden önce mesajını gördüm ." İyi ki doğdun Ay kızı mutlu ve sağlıklı yıllar." Şaşırmıştım ve bir fotoğraf vardı. Mesajı görünce ona atmaktan vazgeçtim. Yarın konuşurduk bu meseleyi. MesajaTıkladım. Bu fotoğraf çıktı fotoğraftı , galeriden seçilen değil ve eskiydi . Fotoğrafta bir kitap değil iki kitap vardı. Bu kitabın biri bende olmalıydı ve diğeri Uğur'da. Bu sefer galeriden seçilmiş bir fotoğraf vardı. Fotoğraftaki kitabın aynısıydı. İyi de bunu bana dedem hediye etmişti Uğur ile ne alakası vardı ki. Bende fotoğraftan aynı olan kitabı çekip attım. Bunu yaparken flaş ışığını açmıştım. Mesaj kısmına tam yazacaktım ki . Uğur " Hatırlayamadıysan zorlama sonra hatırlarsın " yazdı . Ben şimdi hatırlamak istiyordum neden hep sonra diyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AY KIZI
AdventureAnahtarı almayı başarmıştım . Sıra kuleye girmekteydi. " Aferin sana Areles dedim " kendi kendime. Ancak bir sorun vardı. Ben anahtarı almayı başardıysam gelecek olan hamle hiç de iyi olmayacak demekti. Arkama dönerek: " Stew!" diye bağırdım. Yav...