40.

6.6K 277 35
                                    









FLASHBACKS.

Bu gün benim doğum günüm.

Yalnız geçireceğim bir doğum günü daha.

Ama bu sefer nedeni ailemin yurtdışında olması değil. Babamın ölmüş ve annemin bizi terk etmiş olması, ailemizin dağılmış olması. Sonsuza kadar yalnız kalmış olmamdı.

Burdaydım işte. Yine o parka gelmiştim. Hayatımı ve kalbimi altüst eden adamla tanıştığım ilk yere.

Dizlerimi kendime çekmiş oturuyordum bankta. Gözlerim, Barış'ın oturduğu banka takıldığında ağlama istedim. Onu ilk kez orada sessizce otururken görmüştüm. O zaman o kadar sessiz ve durgundu ki, hep merak etmiştim neden öyle olduğunu.

Arkadaşları kendi aralarında eğleniyorlardı ama Barış onlara katılmıyordu. İlk o zaman dikkatimi çekmişti zaten, merakım kabarmıştı ama utangaç biri olduğum için onu neden böyle olduğunu soramamıştım. Zaten ilk kez tanıştığınız birine bunu sormakta doğru olmazdı.

Düşüncelerimden sıyrılmama sebep olan yanımdaki banka birinin oturması oldu. Başımı o tara çevirip baktığımda, benim yaşlarımda genç bir erkek olduğunu gördüm. Yeniden önüme döndüğümde yanımdaki bedenin derin bir nefes aldığını duydum.

"Beni hatırlamadın değil mi?"

Beklemediğim bir anda konuşması irkilmeme sebep oldu, yüzümü ona çevirip kaşlarımı çatarak baktım yüzüne. Kim olduğunu çıkaramadım ama belliki o beni tanıyor.

"Hayır, kimsin?"

"Cüneyt ben, geçen yıl bu gün ben de burdaydım hatta kaydıraktan kayıyordum sen bize gülmeden hemen önce." Hala onu hatırlamadığım için gözlerini devirip daha açıklayıcı konuştu. "Barışla birlikte gelmiştik bu parka arkadaşlarımızla."

Hafızamı biraz yokladığım da hatırladım kim olduğunu. Kaydıraktan kayan çocuktu bu, hatta Barışın evine de gelmişlerdi ama bu çocuk çıplak bacaklarıma baktığı için Barış bir tık sinirlenmişti.

Ayaklarımı aşağı indirip sırtımı arkaya yaslayıp rahat bir konumda oturdum. Cüneyt, onu hatırladığım için sevinmişe benziyordu.

"Ben seni hatırladım da sen beni nereden hatırlıyorsun? Hepi topu iki kere karşılaştık ve hiç diyaloğa girmedik, ayrıca üzerinden bir yıl geçmiş." Gözlerimi kısarak baktım gözlerine. "Barış mı gönderdi seni yoksa?"

Anlamamış gibi yüzüme baktı.

"Ne? Hayır. Biz Barışla aylardır görüşmüyoruz."

"Neden?"

Omuz silkti. "Sen Barış'ın hayatına girdikten sonra Barış bizimle görüşmeyi kesti."

"Neden?"

"Orasını ben de bilmiyorum."

Gözlerimi ondan ayırıp başımı aşağı indirerek ayaklarımı izlemeye başladım. Bu aralar sık sık yaptığım şeydi bu, başım aşağıda olması. Akmak için bekleyen yaşları, gözlerimi kapatıp açarak geri gönderdim çünkü ağlamak bile beni yoruyordu artık.

"Surat ifadenden anlaşıldığı kadarıyla ayrılmışsınız, zaten Barış sevgililik olaylarını beceremez çok takma kafana. Eğer ona aşık olmadıysan bir kaç güne unutursun zaten, ha eğer aşık olduysan o zaman vay haline."

Evet, aşık olmuştum ve Allah kahretsin ki onu unutamayacak kadar onunla kaplanmıştı dört bir yanım.

Daha fazla burada durmak istemediğim için ayağa kalktım yavaşça, yüzümü çevirip Cüneyt'e baktığımda gidecek olduğumu anladığı için bir tık şaşırmıştı.

Hız Tutkusu +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin