Arabadan korkarak indim. Çok lüks ve şık bir kuaförün önündeydik. Gülümseyerek elimi tuttu ve kuaföre girdi. Kuaför deki adam bizi görür görmez yanımıza geldi.
"Hoş geldiniz Savaş Bey. Siz de hoş geldiniz Sarp Bey."
Gülümseyerek başka ile onayladım. Fakat şaşırmıştım. Adımı bilmesi beni şaşırtnıştı. Savaş adama bir şeyle söyledikten sonra beni ona teslim etti ve sonradan gelen diğer adam ile beraber ilerledi.
"Buyrun Sarp Bey."
Gösterdiği koltuğa oturdum. Öncesinde saçlarımı ıslattı. Farklı farklı kremler uyguladı. En son bir saç maskesi uygulayarak 15 dakikalık molaya çıktı.
O sırada bana kahve uzatan genç kızın elinden kahveyi alıp teşekkür ettiğimde kızın kahve bardağına yazdığı numarayı ve altına yazdığı 'ara beni' yazısını gördüm. Kıza baktım. Kız eli ile tekrardan 'Ara beni' işareti yaptığında bir kez daha şaşkınlığıma engel olamamıştım.
Tabii ki kzıın yaptığı şeyi Savaş'da fark etmişti. Hızlı adımlar ile yanıma geldi. Elindeki kahveyi aldı ve yere döktü. Kız şaşırırken, bir yandan da paspası eline aldı ve yanımıza doğru yürümeye başladı. Yanımıza varıp yeri silmeye başladığında Savaş beni iki elimden tutup kaldırdı.
Sonrasında bana sıkı sıkı sarıldı ve gülümseyerek gözlerime baktı.
"Bu gün hayatımın en mutlu günü bebeğim. Çünkü benim olucaksın canım."
Kız şok içerisinde yeri silmeyi bitirip yanımızdan ayrıldı. Gözleri doluydu. Fakat Savaş'a ne için böyle birşey yaptığını sormayacaktım.
15 dakika dolmuştu. Adam yanıma geldi ve özenle saçlarımı yıkayıp şampuanladı. Havluyu Kafama sardı. Takımıma asla su değdirmeden halletmişti. Dikkatli bir şekilde havluyu kafamdan çıkardı ve saçlarımı kurutup fön çekti. Saçlarımı ilk defa bu kadar mükemmel görüyordum.
Teşekkür edip ücreti ödedikten sonra çıktık kuaförden. O hem saçını yaptırmış hem traş olmuştu. Kirli sakalı olmadan ilk görüşümdü onu. Pürüzsüz cildi harika görünüyordu.
Kendi kendime söylenerek arabaya bindim. Onu sevmiyordum. Sadece yakışıklı olduğunu kabullenmiştim. Onu sevmiyorum ve sevmeyeceğim.
Saat dokuz buçukta kuaförden çıkmıştık. Saat onu on geçe gibi düğün yerine varmıştık. Çok stresliydim. Arabadan indi ve hızla kapımı açtı. Arabadan indiğimde arabanın süslendiğini yeni fark etmiştim.
O sırada koluna girmem için kolunu uzattı. Ben 'hayır' anlamında yüzüne bakınca sert bakışları ile koluna girdim. Düğün salonunun üstü açıktı. Düğün salonuna girdiğimizde organizasyon ve süslemelere hayran kalmıştım.
Karşıdan gülümseyerek Fatih babam geldi. Önce Savaş ile sarıldı. Ardından bana sarıldı. Ellerini tuttu ve baştan aşağı süzdü beni.
"Harika olmuşsun canım."
"Vermekten mi?"
"Gerçekten."
"Fatih baba ben organizasyon müdürü ile görüşmeliyim. "
"Tamam oğlum. Gel canım biz de odaya çıkalım."
"Peki baba."
Savaş yanımızdan ayrılmıştı. Biz ise odaya çıkmıştık babam ile. Onur babam içerde bekliyordu bizi.
"Hoş geldin oğlum."
Sadece başımı sallamakla yetindim. Fatih babam ile bakışarak anlaştıktan sonra Fatih babam beni koltuğa oturttu. Onur babam ise elinde bir kutu ile yanıma oturdu.